Focusing odaklı psikoterapi nedir? focusing terapisi uygulama alanları nelerdir?

Focusing Terapisi, yetişkinlerle olduğu gibi, çocuklar ve ergenlerle de bireysel terapi olarak gerçekleştirilebilir. Focusing Terapisi, çift ve aile terapisinde olduğu gibi, öz farkındalık ve terapi gruplarında da kullanılabilir. Bir kendi kendine yardım yöntemi olarak focusing, herkesin öğrenebileceği, kendisi (kendine odaklanma) ve kişisel veya profesyonel alanlarda bir partnerle (partnerli focusing – eşlik etme) kullanılabileceği bir yöntemdir.

Focusing odaklı psikoterapi nedir?  focusing terapisi uygulama alanları nelerdir?

Focusing Terapisi, yetişkinlerle olduğu gibi, çocuklar ve ergenlerle de bireysel terapi olarak gerçekleştirilebilir. Focusing Terapisi, çift ve aile terapisinde olduğu gibi, öz farkındalık ve terapi gruplarında da kullanılabilir.
Bir kendi kendine yardım yöntemi olarak focusing, herkesin öğrenebileceği, kendisi (kendine odaklanma) ve kişisel veya profesyonel alanlarda bir partnerle (partnerli focusing – eşlik etme) kullanılabileceği bir yöntemdir.

Focusing Terapisine kısa bir bakış:

Focusing Terapi’de, mevcut deneyiminizin akıcı süreciyle nazik bir şekilde temasa geçersiniz. Focusing Terapi’de içsel deneyim alanında ortaya çıkan her şey memnuniyetle karşılanır. Değerlendirilmesi, yorumlanması ve analiz edilmesi gerekmez. Deneyimin kendi anlamı vardır. Bu anlam gelişmek, kendini göstermek ve kendini ifade etmek ister. Gösterilenler gözlemlendiğinde ve eşlik edildiğinde ve olduğu gibi bırakıldığında da gerçekleşmektedir.

Focusing Terapi’de, deneyimin iç alanında yeni şeylerin ortaya çıkmaya başladığı o alanı ararız. Belirsiz olanı, bilinmeyeni, henüz ifade edilemeyeni ama var olanı. Bu fiziksel durum, hissedilen duyu (Felt Sense), anlık içsel ruh halidir. Bir Felt Sense her zaman "bir şey", bir konu, bir sorun, bir durum vb. ile ilgilidir.

Felt Sense’de, konuya, soruna ait olan her şey örtük olarak iç içe katlanmıştır. Hikâyenin sayısız yönü, şimdiki anlamı ve geleceğe uzanan adımlar bulunmaktadır. Hissedilen duyunun hissi üzerinde, kasıtsız olarak (sadece orada olma) durursanız, açılacak ve kendi anlamında kendini gösterecektir. İçsel görüntülerde, kelimelerde, duygularda ve dışa doğru yollarını dil ve harekette arayan fiziksel duyumlarda ortaya çıkacaktır.

Focusing süreci doğrusal değil döngüsel bir karaktere sahiptir. İçeriye doğru tek yönlü bir sokak değildir; aynı zamanda ifadeye, eyleme, başkalarıyla ve dünyayla ilişkilere de kapı açmaktadır (Focusing=Yol açıcı süreç)
Belirsiz bir şekilde hissetmekten, açık ve belirgin anlam deneyimine, ifade etmeye ve eyleme geçmeye kadar olan bu focusing süreci, nefes almak gibi doğal bir süreçtir.

Ancak bu süreç her türlü bireysel, "yapıya bağlı" alışkanlıklar tarafından kısıtlanır ve engellenir. Focusing Terapi’de, sürecin serbest akışının önünde duran bireysel, donmuş kalıpların izini sürme, onları anlamayı öğrenme ve böylece onları değişim için tekrar erişilebilir kılma amacı bulunmaktadır.

Bu yapıya bağlı süreçler üzerinde çalışmak, terapistin yalnızca tam olarak algılayabilmesini ve sürece eşlik etmesini değil, aynı zamanda sorumluluk almasını ve terapötik sürecin sorumluluğunu üstlenmeye istekli olmasını da gerektirmektedir.

Focusing Terapi’de beden, deneyimin "yeri", sürecin ve ifadesinin taşıyıcısı olarak farkındalığımızın merkezindedir. Focusing terapisti, danışanın deneyim sürecine tüm benliğiyle (Person) dinleyerek ve yanıtlayarak, bakarak ve hissederek (orada olarak) eşlik eder. Focusing terapisti, temel tutumu (merkezlilik, mevcudiyet, kasıtsız, dikkat) aracılığıyla danışana focusing sürecinin açılabileceği bir ilişki alanı sunar. Yapıya bağlı deneyim ve davranış da terapötik ilişkide ortaya çıkacak ve danışanın benliğini anlamak için önemli bilgiler sağlayacaktır.

Focusing Terapi, bütünsel bir psikoterapi biçimi oluşturmak için beden ve dili birleştirmektedir.

Carl Rogers tarafından kurulan danışan odaklı psikoterapi geleneğinde ve Eugene Gendlin'in Deneyimsel Psikoterapisi (Experiential Psychotherapy) yoluyla daha da geliştirilmiştir.

Rogers, kabul, sıcaklık, empati, anlayış ve özgünlük üzerine kurulu bir ilişki teklif edildiğinde, bir insanın kendisinin değiştiğini göstermiştir. Bu dış koşullar altında kişide bir içsel süreç, bir hareket başlamaktadır.

Kişi daha büyük bütünlüğe, kendi doğasında var olan olasılıkların gerçekleşmesine giden yoldadır. Psişik ve psikosomatik bozukluklar, kişinin kendini gerçekleştirme eğilimi içsel veya dışsal çatışmalar tarafından engellendiğinde ortaya çıkmaktadır. Psikoterapi, kişinin bu çatışmalara dikkatli, kabul edici ve anlayışlı bir şekilde yaklaşmasını sağlayan koşulların yaratılması anlamına gelmektedir. Bunu yaparken, kendini gerçekleştirmenin içsel sürecinin nasıl "işe yaradığını" deneyimler. Başlangıçta yeni, bilinmeyen ve tehditkâr görünen durumlar zamanla açılır ve kendini önemli, gerekli olarak gösterir ve kişiye tanıdık gelir.

Böylece kendini gerçekleştirme sürecinin yolunu yavaş yavaş açar. Rogers, bu yolu mümkün kılmak için gerekli koşulları araştırmış, tanımlamış ve bilimsel olarak doğrulamıştır. Bu sayede, danışan odaklı psikoterapi olarak dünya çapında bir psikoterapi ekolü kurmuştur.

Danışan odaklı terapi, Almanca konuşulan ülkelerde en sık kullanılan terapötik yöntemlerden biridir. Rogers’in danışan odaklı terapi ekolü, Almanya Psikoterapi Bilim Kurulu ve Almanya Psikoterapi odası tarafından bilimsel olarak onaylanmış, psikoterapi ekolleri arasında yer almaktadır.

Danışan odaklı terapi ekolü Türkiye’de, danışan odaklı terapi, birey merkezli terapi, birey merkezli yaklaşım, kişi merkezli yaklaşım, kişi merkezli terapi gibi isimlerle kendine yer bulmuştur.

Bütün bu terapi ekolleri aslında, Rogers’in danışan odaklı terapisi’nin farklı isimlerle adlandırılması sonucu ortaya çıkmıştır.

Yine Gendlin, Rogers tarafından tanımlanan ve genel olarak her kişisel değişimin kalbinde yer alan süreci araştırmış ve bir ekol hâline getirmiştir. Gendlin bir kişinin içsel deneyimleriyle ilişki kurma biçiminin, terapinin başarısı için belirleyici faktör olduğunu ortaya koymuştur.

Gendlin, içsel deneyimle pratik ve felsefi düzeyde temasa geçmenin bu özel yolunu tam olarak tanımlamış ve Focusing yöntemi ile öğretilebilir ve uygulanabilir hâle getirmiştir.

Gendlin, bu süreçte bedenin önemine özellikle dikkat çekmiştir. Bu sayede "danışan odaklı terapide" ihmal edilen çeşitli fiziksel olayları, terapötik sürece dâhil edebileceği bir yol göstermiştir.

Eugene Gendlin Focusing Terapi Enstitüsü Türkiye, Rogers ve Gendlin'in ekollerini temsil etmektedir. Focusing Terapisi, temel bir ilkeye dayanan bütünleştirici bir terapötik yöntemdir. Kişiye, saygı ve terapötik bir ilişki çerçevesinde kendini geliştirmek için doğuştan gelen yaşam gücüne güvenmesini öğütler.

Focusing terapi, çerçevesinde diğer terapötik prosedürlerin yöntemleri kullanılabilir. Hangi terapötik ekole ait olduklarına önemsizdir. Tüm psikoterapistler, kendi psikoterapötik eğitimlerine focusing terapiyi dâhil ederek güvenle focusing terapi yöntemini uygulayabilirler.

Focusing Terapisi Nedir?

Focusing Terapi (Odaklanma Terapisi), Viyana doğumlu Amerikalı psikolog, psikoterapist ve filozof Eugene T. Gendlin tarafından geliştirilmiştir. Prof. Dr. Eugene Gendlin, felsefe ve psikoloji profesörü olarak Şikago Üniversitesi’nde çalışmıştır. Carl Rogers’in öğrencisi olan Eugene Gendlin, Rogers ile birlikte danışan odaklı terapi ekolünün kurucuları arasında yer almıştır. Danışan odaklı terapinin geliştirilmesinde önemli katkılarda bulunmuştur. Şikago Üniversitesi’nde, Prof. Dr. Carl Rogers ile birlikte uzun yıllar birlikte çalışmıştır. Carl Rogers’in ilk önce öğrencisi daha sonra çalışma arkadaşı olmuştur. Carl Rogers’ın Şikago Üniversitenden emekli olmasıyla birlikte Rogers’tan devraldığı kürsüde, felsefe ve psikoloji profesörü olarak çalışmalarına devam etmiştir.

Focusing terapisi, "felt sense" olarak adlandırılan bedensel farkındalıklara odaklanmaktadır.

Gene Gendlin'in kitapları ve makaleleri 17 dile çevrilmiştir. Ayrıca dünya çapında otuzdan fazla ülkede "Focusing Psikoterapi" üzerine eğitim vermektedir.

1966'da Gene Gendlin, Carl Rogers'ın danışan odaklı terapisini daha da geliştirerek "deneyimsel psikoterapi" (experiential psychotherapy) olarak adlandırmıştır. Farklı hümanist psikoterapi ekollerinin ve psikoterapistlerin de bu terimi kullanmasıyla birlikte, 1973'te Gendlin terapi ekolünü, "focusing-oriented psychotherapy" (focusing yönelimli psikoterapi) olarak güncellemiştir. Almanya'da, Johannes Wiltschko (danışan odaklı terapist ve focusing psikoterapisti) ve Klaus Renn (danışan odaklı terapist ve focusin psikoterapisti bu yaklaşımı daha da geliştirmişlerdir. 1988'den bu yana ise "focusing terapisi" ifadesi kullanılmaktadır. (Focusing-Therapie)

"Terapist, koltuğuna oturduğu anda korkutucu bir boyuta ulaştığını (omnipotent güç) ve terapi odasının dışında olduğu özel kişiyle orantısız bir güçle birleştiğini aklında tutmalıdır" (Gene Gendlin).

Focusing terapisinin temeli, deneysel araştırmalara ve Gene Gendlin'in felsefi kavramlarına dayanmaktadır. Gendlin'e göre, danışandaki değişiklik terapötik tekniğe veya terapistin eğitimine değil, danışanın içsel olarak ne “yaptığına” ve danışanın terapistle arasında sahip olduğu içsel davranış olasılıklarına bağlıdır.

Gendlin'in ampirik araştırmasının temel sorusu şudur: "Sözde ‘başarılı’ danışanları daha az veya başarısız danışanlardan ayıran nedir?”

Bu soruya bağlı olarak, Gendlin’in Şikago Üniversitesi’ndeki bilimsel araştırma ekibi, tüm psikoterapi süreçlerinin yüzlerce kaydını analiz edilmiştir. Deneyimli terapistlere ve onların danışanlarına terapinin başarılı mı yoksa başarısız mı olduğu sorulmuştur. Ayrıca olumlu değişiklikleri belirlemek için psikolojik testler uygulanıp değerlendirilmiştir Çalışmaya sadece danışanın, terapistin ve bağımsız testin değerlendirmesi eşleşen kişiler dahil edilmiştir. Bu ön çalışmayı yaptıktan sonra, araştırmacılar başarı ile başarısızlık arasındaki farkı neyin yarattığını bulmak için bantları karşılaştırmışlardır. Ekibin hipotezi, başarının veya başarısızlığın temel nedeninin terapist olduğudur: "Terapist ne kadar empatik, özgün ve sıcak kalpli olursa, terapi o kadar başarılı olur." Bu noktadan hareketle, bilim insanları kayıtları dinlerken başlangıçta terapistler üzerinde yoğunlaşmışlardır. Ancak başarılı ve başarısız danışanların terapistleri arasında önemli bir fark bulamamışlardır. Ancak sonrasında dikkatlerini danışanlara verdiklerinde ve büyüleyici bir keşif yapmışlardır.

Birinci veya ikinci terapi seansında fark edilebilen farklılıklar bulmuşlardır. Başarılı danışanlar seans esnasında konuşma hızlarını yavaşlatıp kendilerini daha az net ifade etmişlerdir. Seans sırasında deneyimlediklerini anlatmak için kelimeler aramaya çalışmaktadırlar. Danışanlardan genellikle şöyle sesler çıkmıştır: "Hmm, evet, ... orada öfke var ... hm, hayır, ... bu farklı ... Kızgınım - evet öyle, kızgınım!" (birdenbire kavrama - ani kavrama deneyimi - şaşırma deneyimi)

Başarılı danışanlar, seans esnasında yaşanan anlık deneyimlerinden söz ediyor ve kendilerini yavaş yavaş netleştirerek anlatmışlardır. Konuşurken daha fazla duraksayıp (pause) ve bu duraklamadan sonra, yeni anlatım nüanslarıyla kendilerini daha net ifade etmişlerdir. Bedenindeki fiziksel duyumları vokalize etmişlerdir: "Göğüs bölgeme baskı yapıyor" veya “Midemde tuhaf bir his var" veya "Boğazımda bir düğüm var" gibi.

Başarılı danışanların mevcut deneyimleriyle bir ilişkisi olduğu ve deneyimlerini görsel ve dilsel olarak jestlerle destekleyerek ifade etmişlerdir. Kendileriyle empati kurmuş ve doğrudan deneyimleriyle ilgilenmişlerdir.

Başarısız danışanlar ise seans sırasında değişen mevcut bedensel hislerini veya hislerini paylaşmamışlardır. Bu danışanlar bir şey "üzerine" konuşmuşlar, "bir şeyden" söz etmişler, ancak bedensel durumlarını veya hislerini paylaşan hiçbir ifade kullanmamışlardır.

Focusing Terapi:

Focusing Terapi size deneyim ve değişimin iyileştirici süreçlerine derinlemesine erişim sağlayacaktır. Bu erişimi kendi terapötik yaklaşımınız için kullanabilirsiniz. Focusing terapisi ile çalışan psikoterapistler, çalıştıkları psikoterapi ekolünü derinleştirebilirler.

Focusing Terapisi; Travma Terapisini / Beden Psikoterapisini / Bilişsel Davranışçı Terapisini / Sistemik Terapisini / Aile Terapisini / Dinamik Psikoterapisini / Psikanalitik Psikoterapisini / Danışan odaklı Terapisini / Ego State Terapisini derinleştirir.

Focusing Terapi ile fiziksel olarak içselleştirilmiş durumlara (somutlaşan durumlar - duygu, bilişler, hayaller, işitsel, imajlar ...) erişilebilir ve süreç haline getirilir.

Focusing Terapisi Terapist-danışan ilişkisindeki her değişikliği fark eder ve tanır (Terapist-Danışan ilişkisini vurgular).

Focusing Terapi Terapistin boş alanı (özgür alanı) birincil süreç değişkenidir. Terapistin kendi varlığı (Varoluşuna), kişisel varlığınız (Dasein) ve danışanla kendi duygusuna yönelik teknikler ve tutumlar, "Focusing Terapi Temel Eğitimi"nin bir parçasıdır.

Focusing Terapide Terapistin terapötik tutumu ve duruşu seans sırasında tüm terapötik müdahaleler için esastır.

Focusing Terapisinde Değişim süreçleri gerçekleşir - bunlar açık uçludur ve doğrudan başlamazlar.

Focusing Terapisi Mevcut nörobilişsel (Damasio, Bauer, Hüther, vd.) üniversite araştırmalarını doğrular ve bunu fenomenolojik eylem araştırmalarıyla (Gendlin, Gallagher, Fuchs ...) devam ettirir.

Focusing Terapi Süreç temelli psikoterapi için biliş, beden duyumları, duygular, görsel, işitsel, tat, koku ve kişi (Person) / durum (Situation) / çevre (Umwelt) açar.

Focusing Terapisi Mevcut psikoterapi ekolleri ile karşılaştırıldığında, biliş ve düşüncelerle çalışmaya daha az yer verir ve süreç temelli çalışma için uygun bir alan sağlar.

Focusing:

  • İç farkındalıkla çalışmak (mindfulness)
  • İlişkideki alanlar (personal and inner relationship)
  • Felt Sense (the whole beyond awareness)
  • Bedensel farkındalık süreci (bodily awareness)
  • Özgür/Açık alan (Open Space)

"Terapist, kendi içindeki her iki parçayı da bilmeli ve bunlarla başa çıkma alıştırması yapmalıdır. Bunlar; saldırıya uğradığında tamamen küçülen kısım ve övüldüğünde muazzam bir şekilde şişen diğer kısım" (Gene Gendlin).

Eugene Gendlin Focusing Terapi Enstitüsü Türkiye® (TESCİL NO 2020 161159 TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU) 2021 yılında İzmir’de Abdullah ÖZER tarafından kurulmuştur. Kurucu Başkanı olduğu Focusing Terapi Enstitüsü’nde eğitmen olarak Focusing Terapi eğitimleri vermektedir.

Yayınlanan yazılar kaynak göstermeden, izinsiz kullanılması, kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Yayınlanan yazılar, makaleler, haberler kaynak gösterilerek içeriği değiştirilmemek şartıyla yayınlanmasına izin verilmektedir.


Abdullah ÖZER

Sosyal Çalışmacı, Bilim Uzmanı (Klinik Psikoloji)

Eğitimini almış olduğu Psikoterapi Ekolleri:

  • Focusing (DFI)
  • Pozitif Psikoterapi (WAPP)
  • Psikodinamik Psikoterapi (CSU)
  • Ego State Terapi (EST-DE/ESTI)
  • Ericksonian Psikoterapi (M.E.G.-DE)
  • Logoterapi ve Varoluşçu Analiz (VFI-Wien)

Bu makale 23 Haziran 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psikoterapist Abdullah Özer

1981 senesinde Almanya Münih’te doğan Abdullah Özer ilkokul eğitimini Münih’te tamamladıktan sonra, 1992-1998 yılları arasında, ortaokul ve lise öğrenimini, İzmir Yunus Emre Anadolu Lisesi’nde tamamlamıştır. 1999-2006 yıllarında Almanya Duisburg-Essen Üniversitesi'nde Sosyal Hizmet ve Pedagojik Eğitim (Soziale Arbeit und Erziehung) alanlarında lisans ve yüksek lisans eğitimi alarak üstün başarı ile mezun olmuş ve bilim uzmanı unvanını almaya hak kazanmıştır. Yüksek lisans tez çalışmasını Sosyal Hizmet/Sosyal Pedagoji Yöntemleri'nde yapan Abdullah ÖZER, Tez konusunu; "Almanya'daki Türk Göçmenler. (Dışlanma-Kimlik- İslam.) Başarısız bir azınlığın arka planı ve perspektifi." olarak belirlemiştir. Tez Danışmanlığını Prof. Dieter Oelschlägel ve Carsten Frieburg gerçekleştirmiştir. (Eşdeğer öğrenim gördüğüne ilişkin Denklik Belgesi 2547 Sayılı ...

Etiketler
Psikoterapi
Psikoterapist Abdullah Özer
Psikoterapist Abdullah Özer
İzmir - Aile Danışmanı
Facebook Twitter Instagram Youtube