Fromm ( 1956 ) aşkı, bireyin kendi kişisel benliği ve bağımsız kişiliğini koruyarak, kendi dışında olan bir kimse ile birleşme ve kişinin içindeki güçlerin büyüyüp gelişmesine olanak yaratan bir paylaşma ve etkileşim yaşantısı olarak tanımlar. Aşkın kişinin kendi “ yalnızlık “ kaygısından kurtulma ihtiyacı, onun bir başkası ile birleşmesine yol açtığını vurgulamıştır.
Fakat bu birleşmenin sağlıklı olması için tarafların kişisel “ benlik “ bütünlüğününün ve bağımsızlığının kaybolmaması gerekmektedir
Gerçek Aşkın Nitelikleri
Gerçek aşk da karşılıklı sevmek ve sevilmek birlikte bulunur.
Akıl ve duygu beraber çalışır, sevilen kişi ya da eş gerçek bir tanışma ve bilgi birikiminden sonra ortaya çıkar. Gerçek aşk, tarafların aşkı vermesini ve almasını öğrenmelerini, karşısındaki kişinin ihtiyaçlarını ve kişiliğini kendisininki kadar önemli olduğunu kavramalarını,şiddet, zorlama ve sömürüden kesinlikle kaçınmalarını gerektirir. Gerçek aşkta taraflar birbirlerinin benliğini yüceltmek ve yaşamlarını zenginleştirip renklendirmek isterler.
Aşk konusunda uğraşanlar gerçek aşkı belirleyen 4 önemli nitelik ortaya koymuşlardır. Bunlar aşağıda belirtimleştir:
1) Gerçek aşk tarafların karşılıklı “ empatik “ anlayışını içerir. Seven kimse, sevdiği kişinin duygu ve yaşantılarını anlar ve paylaşır.
2) Seven kimse, sevilenin iyilik, mutluluk ve gelişmesi ile derinden ilgilenir.
3) Seven kimse, kendi olanaklarını ve kaynaklarını sevilen kişinin iyilik, mutluluk ve gelişmesini sağlayacak bütün çabalara geniş anlamda katılır, ancak, onun benlik bütünlüğünü, davranış bağımsızlığını asla kısıtlamaz saygı duyar.
4) Seven kimse, kendi olanaklarını ve kaynaklarını sevilen kişinin iyilik, mutluluk ve gelişimi için sunmaktan büyük zevk duyar.
Görülüyor gerçek aşkta empati, başkalarını sevmek, bilgi, anlayış, kabul ve saygı vardır.
Sevme yeteneği doğuştan gelen bir özellik değildir, yani öğrenilir.
Karı - Koca İlişkisinin Doğurduğu Sonuçlar
Genel çizgileriyle karı- koca ilişkilerinin doğurduğu sorunları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
a) Kadın, erkek birlikteliğinden kaynaklanan” psiko- sosyal” sorunlar: Gelenek, görenek, dinsel inançlar, ahlak yaptırımları, sosyal değerler vb. gibi çok boyutlu süreçler etkileşiminden doğan sorunlar.
b) Birlikte yaşamı sürdürmeye yönelik,”sosyo- ekonomik” sorunlar.
c) Anne- baba ve çocuklarla, anne- baba ‘nın yakınlarıyla ilgili sorunlar: Buna “ üç kuşak “ birlikteliğinden doğan sorunlar da diyebiliriz. Özellikle bizim toplumumuzda, geleneksel aile ilişkilerinde “ üç
d) kuşak “ çatışmasından doğan sorunlar zaman zaman evliliğin sarsılmasına ve bozulmasına neden olabilmektedir.
e) Karı- koca ‘nın Cinsel Sorunları
Söze başlarken dediğimiz gibi, görünüşte her evlilikte tartışma ve sorunların ortaya çıkması doğaldır. Fakat, ortaya çıkan sorunlar eğer burada açıklamaya çalıştığımız ölçütlerden birine veya birkaçına göre belirginse ve kişilerin günlük yaşamlarını olumsuz etkileyecek kadar hoşgörü sınırını aşıyorsa, iletişimi bozuyorsa, başarı ve beceriyi zayıflatıyorsa, gereksiz yere ortaya atılıyorsa ve mantıkla çelişiyor, yaşam gerçekleriyle bağdaşamıyorsa önemlidir. Çözüm istiyor demektir.