Evli kalabilmenin anahtarı

Evli kalabilmenin anahtarı

Romantik ve heyecan verici flört ya da nişanlılık döneminde evliliğe hazırlanan çiftler, iki gönül bir olunca samanlığın seyran olacağına ve evliliklerinde aşamayacakları hiçbir sorun olmayacağına inanarak yeni bir hayata adım atarlar. Hemen her çift, aşk bitse bile sevgilerinin hayatlarının sonuna dek süreceğine ve boşanan çiftlerden biri olmayacaklarına inanarak evlenir. Çoğu çift, mutlu bir evliliğin sırrına da vâkıf olduğunu düşünür. Ancak son yıllarda ortaya çıkan ve boşanma oranlarındaki çarpıcı artışı gösteren istatistikler, samanlığın hiç de seyran olmadığını gösteriyor. Çoğunlukla şiddetli geçimsizlik nedeniyle sonlanan evlilikler, aslında  evliliğin uzaktan bakıldığı kadar kolay olmadığını gören çiftlerin, birbirlerini anlamaya ve aralarındaki uyumu korumaya çalışmamaları nedeniyle bitiyor.

Flört döneminde kadın ve erkek, henüz birbirlerine bağlılıklarından emin olamadıkları için kaybetme korkusuyla birbirlerine daha ilgili, özenli ve hassas davranırlar. Ancak bağlılık kesin olarak ilan edildikten, yani evlendikten sonra işin rengi değişmeye başlar. Zaman içinde kadın da erkek de bir dizi değişimden geçer. Her ikisin de arzularının, ihtiyaçlarının, isteklerinin ve beklentilerinin değiştiği yeni bir dönem başlar. Bu yeni dönemde ilişkide adeta bir iklim değişikliği olur. Flört günlerinin yakıp kavuran tutkulu ve sıcak aşk iklimi, yerini kimi zaman ılık, kimi zaman serin rüzgârların estiği parçalı bulutlu, kimi zaman da karlı ve fırtınalı geçen bir iklime bırakır. Bu değişim, eşler tarafından anlayışla karşılanıp kabullenilmez ve uyum sağlanmazsa aralarındaki iletişim bozulur. Çatışmalar, tartışmalar, kavgalar ve hatta aldatmalar yaşanır. Oysa mutlu bir evliliğin temeli iyi bir iletişimle atılır. Eşlerin birbirini dinlediği ve anladığı bir iletişimleri varsa, evlilikleri de sağlam temeller üzerine kurulmuştur. Bu sayede, yaşadıkları çatışmaları ve diğer sorunları etkili bir biçimde çözebilirler. Aksi takdirde boşanma oranları her geçen gün artmaya devam edecektir.

Herkesin hayalinde mutlu ve sağlıklı bir ilişki yaşamak vardır. Buna rağmen farklı kültür ve ailelerden gelen bireylerin ailesel değerleri ve kişisel düşünceleri, gündelik hayatın stresi ve zorlukları ile birleşince  çiftlerin kimi zaman fikir ayrılıkları, tartışmalar, sıkıntılar yaşamaları kaçınılmaz olabiliyor. Aslında hemen her çift tartışır, sağlıklı olan da zaten bazen tartışmaktır. Hiç tartışmıyor olmak ilişkinin kopmuş ve cansız olduğunu gösterir. Ancak tartışmanın da bir usulü vardır; tartışmayı başlatırken de sürdürürken de eş ile tartışıldığı asla unutulmamalıdır. Bu yüzden bütün o aşağılayıcı, küçültücü, alay içerikli, suçlayıcı, iğneleyici sözlerden ve surat ifadelerinden kaçınmak gerekir. Tartışma esnasında eş ille de eleştirilecekse, kişi eleştiri nitelikli o cümleyi sarf etmeden duramıyorsa terazinin kefelerini dengelemeyi unutmamalı. “Şu yaptığın davranış çok beceriksizce görünüyor” tenkitinin ardından “yine de seni seviyorum” diyebilmek tartışmayı uzlaşmaya götürebilir.  Tartışmada uzlaşma olmazsa ilişkide buzlaşma olur; bu da ya resmen ya ruhen boşanmaya götürür.

Erkekler hayata mantık penceresinden, kadınlar da duygu penceresinden bakarlar. Kadınlar özel ve değerli olduklarını, sevildiklerini hissetmek ve bunları davranışlarla görmek isterler. Kadınların sevgi dilleri dokunmaktan, birlikte vakit geçirmekten, iltifat duymaktan, ilgi, değer, özen, sevgi ve anlayıştan oluşur.. Bunu göstermek için de dağları delmenizi, çölleri aşmanızı beklemezler. Sıcak, içten ve sevgi dolu bir çift söz, sabah işe giderken sarılmak, akşam birlikte  vakit geçirmek, paylaşımlarda bulunmak, onu dinlemek çoğu zaman yeterli olacaktır. Ancak zamanla erkek, karısının duygusal ihtiyaçlarının farkında olmadan ihmal etmeye başlarsa, eşinin yavaş yavaş kendisinden uzaklaşmasına neden olur. Kadın için erkeğin ilgisini sözlerle, seçimlerle ve eylemlerle göstermesi sevgisinin en önemli belirtisidir. Kadınlar kırılgandır; kocalarından gördükleri ilgisizlik ve değersizlik onları darmadağın edebilir ve bu ilgiyi başkasından görmesi tehlike çanlarının çalması anlamına gelebilir.

Unutmayınız ki mutlu bir eş, mutlu bir yaşam demektir…

 

Bu makale 11 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Taner Canatar

1970 yılında gözlerini hayata açan Taner CANATAR,  İçel Anadolu Lisesi ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdikten sonra 2001 yılında  ihtisas eğitimini tamamlayarak tıpta uzmanlığını almıştır. 2002 yılından bu yana Aile ve Evlilik Terapileri, Aile Danışmanlığı, Bilişsel Davranışçı Terapi, EFT (Duygusal Özgürleşme ve Enerji Psikolojisi Teknikleri), Cinsel Terapi ile çeşitli kişisel gelişim ve süpervizyon eğitimleri almıştır.  Farklı kurumlarda görev yapmasının ardından 2009 yılında kendisine ait CANATAR Terapi Merkezi’ni kurmuş ve danışanlarını kendi terapi merkezinde kabul etmeye başlamıştır. 2009 yılında “Cinsel Sağlık Enstitüsü Derneği (CİSED)  Adana Şubesi’ni”, 2015 yılı Ocak ayında “Canatar Terapi Enstitüsü’nü”, 2015 Haziran ayında “Aile Terapileri ve Terapistleri Derneği’ni (TERAPİDER)” kurmuş olan Uzm. Dr. Taner CANATAR, halen ...

Etiketler
Aşk
Uzm. Dr. Taner Canatar
Uzm. Dr. Taner Canatar
Adana - Cinsel Terapi Sertifikalı Tıp Doktoru
Facebook Twitter Instagram Youtube