Ev dışında diyet nasıl yapılır ? diyet yaparken eve hapsolmak zorunda değilsiniz !

Ev dışında diyet nasıl yapılır ? diyet yaparken eve hapsolmak zorunda değilsiniz !

İçinde bulunduğumuz çağda artık her birimiz neredeyse hayatımızın büyük bir çoğunluğunu dışarıda geçiriyoruz. Buna çalışma koşulları da dahil, yolda bir sürü vakit harcamak da dahil. Özellikle de söz konusu kişiler başta İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde yaşayan kişilerse.

Kişi kilosundan veya beslenme alışkanlığından rahatsızsa aslında aklın yolu bir, kişiyi diyete yani sağlıklı beslenme yöntemine adapte etmek gerekir. Bir nevi kişiye hazır balık temin etmek değil de balık tutmayı öğretmek gerekir. Bu yüzden de danışan adaylarımız bazen diyete başlamamak için direnebiliyor. Ben diyeti yapamam,yapamıyorum,bana göre değil, çalışıyorum, vaktimin çoğu dışarıda geçiyor, müşteri ziyaretlerindeyim, işim hep seyahatli yurt dışında ya da şehir dışındayım,adliyedeyim,şantiye ortamındayım. İşe giriş çıkış saatim belli değil, çok karışık, mesaiye kalma durumum var,stresli bir iş yapıyorum ve aslında stresten atıştırıyorum. Kişinin kendine koyduğu engelleri – kişinin bahanelerini böylece sıralayabiliriz. Biraz daha oturup düşünsem bu listeyi daha çok uzatabilirim. 

Yalnız işin farklı bir tarafı daha bulunmaktadır. Çalışan insanlar çalışma koşullarından, işte veya dışarıda yedikleri yemeklerden memnun değilken veya orda yenilen yiyeceklerin diyete uygun olmadığını düşünüyorlarken tam tersine çoğunlukla evde zaman geçiren ev hanımları veya home Office çalışanlar ya da ders programı düzensiz olan öğrenciler de diyeti sürdüremedikleri yönünde çoğu zaman aynı çalışanlar gibi dert yanmaktalar. 

Buradan da anlaşılıyor ki, sorun çalışma şeklinde veya streste ya da evde olup iş yapmada değil, sorun günü beslenme bakımından doğru planlayamamakta. 
Evdekilere öneri kolay, ortalama 4 saat aralıklarla ara öğün veya ana öğün şeklinde beslenmeliler. Kişilerin eğer uyanık kaldıkları süre kısaysa ve çok fazla açlık, atıştırma ihtiyacı hissetmiyorlarsa 4-5 saatte bir ana öğünlü bir programla günlerini geçirebilirler. 
Ama kişi dışarıda çalışan biriyse tabi işler değişmektedir. Yine eğer kişi evden işe yemek taşıyabiliyorsa tabi ki bu durum harika olur. Fakat bunu yapabilen çok az sayıda kişi var. 

Bir de akşam yemeği seremonisini düşünürsek kişinin öğlen ne yiyeceğini ayarlaması da zor bir durum olmaktadır. Bu yüzden dışarıda da nelerin seçilebileceğini öğrenmek en gerekli kriz yöntemi olmalıdır. 

Bunu nasıl gerçekleştirebiliriz ? Önerilerimi şu şekilde paylaşabilirim; 
Eğer restoran seçme lüksünüz varsa tercihiniz mutlaka sağlıklı bir menüsü olduğunu bildiğiniz bir restoran olsun. Az yağlı ve kızartılmadan yapılan yiyecekleri olan bir restoran- ev yemekleri yapan bir lokanta da olabilir. 
Esmer ekmek varsa benim tercihim ,danışanlarıma uygulattığım da genelde çorba yerine veya makarna/pilavın her türlüsü yerine ekmeğin tüketilmesini öneririm. Çünkü çorbayı sıvı ağırlıklı olduğu için bir çok kişi sağlıklı olarak düşünebilir ama gerçekler böyle değildir. Çorbayı içinde un, bazen krema veya et suyu- tavuk suyu, fazla yağ, bazen de pirinç,bulgur kullanılarak yapıldığını unutmayın. 
Özellikle çorba fazla yağlı ise kalorisi neredeyse ekmeğin 3 katına çıkmaktadır. 
Sağlıklı olduğunu düşünüp bulgur pilavı da yenilmesini tavsiye etmem. Yağ ve tuz kullanılarak pişmiş çoğu yiyecek (ana madde lifli, besleyici olsa bile) kilo verilmesine engel olabilir. Bu sebeple bu gibi yiyeceklerin evde pişirilip tüketilmesini tavsiye ederim.
Yemekler eğer mümkünse yoğurtla ve salata ile desteklenmelidir. Bu şekilde kişi daha kolay doyacaktır. 
Kimi kişiler özellikle açık büfelerde ilk başta önden salata tüketip , ana yemek faslına sonra geçebilirler.
Bu yöntem diyet açısından besin alımını sınırlandırmak için gayet iyi bir yöntemdir. 
Önden salata tüketmeye imkan yoksa eğer yemekten ortalama 10 dakika kadar önce 2 bardak su içip yine iştah baskılanıp besin alımı azaltılabilir.
Dışarısı yani restoranlar için başka bir alternatif de ızgara yiyecekleri olan yerler veya ızgara et ile yapılan salatalar olabilir. Çünkü bazen sebze yemeklerini lezzetli yapmak ve müşteriye beğendirmek için lokantalar çok fazla yağ kullanabiliyorlar. Bu yüzden de sebze yemeğinin kalorisi neredeyse et grubu ile aynı ölçüye gelir ve sebze yemeğinde kaliteli protein olmadığı için kişiyi fazla tok tutmaya yardımcı olmaz.Bu yüzden dışarıda az miktar ekmekle beraber köfte/döner/tavuk ızgara/tavuk şiş/hindi/balık çeşitleri tüketilebilir. 
Bazen de öyle zamanlar olur ki, gidip bir restoranda oturup yemek yiyecek kadar kişinin vakti olmaz. Böyle durumlarda çok aperatif yiyeceklerle öğle yemeği atıştırmak istenebilir.
Bunun için de kurtarıcı olan esmer ekmeğe beyaz peynirle yapılmış bir sandviç veya standart bir lahmacun olabilir. Hiçbir şeye imkan yoksa eğer simit bile tüketilebilir. 
Öğle menüsü tabldot şeklinde olan bir kurumda çalışılıyorsa sağlıklı beslenmek adına kızartma olan, hamur işi olan veya patates ağırlıklı olan yemeklerden kişinin uzak durması önerilir. 
Eğer yemek patates ağırlıklı, hamur işi, kızartma ya da dolma türü yiyecekler çıkıyorsa bu gruba fazla yönelmeyip yani o gün ana yemeği almayıp sadece çorba , biraz ekmek, salatabardan salata ve yoğurt alıp öğle menüsünü o şekilde oluşturmanızı tavsiye edebilirim.

Tabi yenilen ana öğüne göre ara öğünlerin asla ihmal edilmemesi de şarttır. Çünkü kişi akşam yemeğine kadar ortalama 7 saat beklemekte olduğu için ızgara da tüketilmediyse eğer daha kolay acıkacaktır. Bu kez de akşam yemeğine kadar çok acıkıp akşam yemeğinde kendisini frenlemede zorlanabilir. Sadece kilo artışı veya kilo düşüşü olarak bu durum değerlendirilmemeli , kişinin düzensiz beslenmesinden de kaynaklı kişi pankreasının çalışma fonksiyonunu olumsuz etkileyebilir bu da ileride insülin hormonu , hatta diyabet ile ilgili bir sıkıntı gelişmesinde rol oynayabilir. 

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Zeynep Işıl Küçükgöncü

Dyt. Zeynep Işıl KÜÇÜKGÖNCÜ, 1987 yılında Tarsus - Mersin'de doğmuştur. Lisans eğitimini 2010 yılında Başkent Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü'nde tamamlamış ve Diyetisyen unvanı almıştır. Üniversite eğitimi boyunca pek çok kurumda staj yapmış olan Dyt. Zeynep Işıl KÜÇÜKGÖNCÜ, henüz öğrenciyken mesleki deneyim edinmeye başlamıştır. 2009 yılı Eylül-Kasım aylarında Kadıköy Acıbadem Hastanesi'nde Klinik - Poliklinik stajını, 2009 yılı Kasım-Aralık aylarında Ankara Başkent Üniversitesi Hastanesi'nde kurum beslenmesi stajını, 2010 yılında Ankara Yıldırım Bayezit Eğitim Araştırma Hastanesi, Çocuk Hastalıkları Hastanesi'nde Klinik ve Poliklinik stajını ve 2010 yılında ise Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Klinik ve Poliklinik stajlarını tamamlamıştır. Mezuniyetinin hemen ardından 2010-2015 yılları arasında Kızılay Altıntepe Tı ...

Etiketler
Diyete yardımcı besinler
Dyt. Zeynep Işıl Küçükgöncü
Dyt. Zeynep Işıl Küçükgöncü
İstanbul - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube