Erken boşalmadan erkek olunmaz

Erken boşalmadan erkek olunmaz

Türkiye’de gözümüzün önünde bir eğitim reformu oldu, çocuklarımız 5,5 yaşında okula başlayacaklar, ilkokul 4 sene sürecek, 12 sene eğitim almak mecburi olacak, isteyen aileler çocuklarına başta, bazı özel dini konular olmak üzere birçok alanda seçmeli ders aldırabilecekler… Bunları basını takip eden herkes üç aşağı beş yukarı biliyor..

Bana ilginç gelen ise yıllardır klinik yöneticisi ve serbest psikiyatrist olarak çalışıp, Türk halkının bilgi düzeyinde maalesef en ufak bir ilerleme görmediğim ‘cinsellik’ alanının 5,5 yaşından 18 yaşına kadar sürecek olan bu mecburi eğitim düzeninde hiç kendine yer bulamamış olması.. Haydar Dümen’in 1970’li yıllarda çıkardığı cinsellik kitaplarında sorulan soruların aynılarının hala bizlere tekrar tekrar sorulması ; ‘sevgilimle elbise üzerinden seviştik, bende bir ıslaklık oldu, acaba hamile kalır mıyım’ ya da ‘penisimi ölçtüm, 13 santim geldi, karımı tatmin edebilir miyim’ den birkaç santim de olsa ileri gidemediğimizi ve cinsellik alanının Türk halkının temel cehalet alanlarından biri olmaya devam ettiğini gösteriyor. Vajinismus, orgazm bozuklukları, ereksiyon güçlüğü gibi kısmen fizyolojik olan sorunların yanı sıra işin içine toplumsal ahlak gibi faktörlerin de çok sert şekilde dahil olduğu cinsel kimlik ve yönelimler , fetişizm ve cinsel fanteziler gibi konularda kafaların çok karışık olduğu gözlenebiliyor

Erkek egemen cinsellik kültürünün temel öğelerinden biri olarak her zaman ilişkiye hazır ve kadını zevkten çıldırtan erkek mitinin gerçekle karşılaşıp yerle bir olduğu durum ise ‘erken boşalma’. Dolayısıyla, kendini bir tatmin etme ve tatmin olma makinesi şeklinde gören erkek için de ciddi bir utanç ve yetersizlik hissi yaratan ve gizlenmesi gereken bir olay olarak algılanıyor. Oysa erkek cinselliği söz konusu olduğunda belki de en çok rastlanılan ve hemen tüm erkeklerin hayatlarında karşılaşmış olma ihtimalleri çok yüksek bir durumdan bahsediyoruz. Erken boşalma sorunu yaşayan erkeklerin oranı çeşitli araştırmalar ve farklı örneklemlerde değişmekle birlikte %5 in altında hiç çıkmıyor ve bazı araştırmacılar %30’ lar gibi oldukça yüksek rakamlar veriyorlar.

Kadın ve erkek arasında yaşanan heteroseksüel bir cinsel ilişkide ideal olan, erkeğin penisinin kadının vajinasının içine girecek bir sertliğe ulaşması , bu sertleşmeyi devam ettirebilmesi ve kadın orgazma ulaşana kadar boşalmamasıdır, çünkü erkek kadından önce orgazma ulaştığında cinsel ilişkiye daha fazla devam edemez, ikinci bir cinsel ilişkiye girebilmesi ve tekrar sertleşme sağlayabilmesi için refrakter periyod denen bir zaman dilimini geçirmesi gerekir.

Tabii ki bu ideal duruma ulaşmak çoğu zaman söz konusu olmaz, çünkü yaşanan cinsel ilişkilerin büyük bir kısmında erkek, kadın orgazma ulaşmadan boşalır. Üreme sağlığı açısından bakarsak bunda bir sorun olmaz ama cinsellik sadece üreme amaçlı bir eylem olarak nitelendirilmiyorsa (bir takım koyu muhafazakar Musevi tarikatlari haricinde sanırım öyle diyen de yok!) her iki tarafında tatmin olması gerekir. Eğer, kadın orgazma ulaşmadan boşalmayı bir erken boşalma kriteri sayarsak- ki zamanında Masters ve Johnson böyle yapmıştır- o zaman partnerininin orgazmını bekleyen erkekler o kadar azdır ki onlardan ancak bir futbol takımı oluşturabiliriz. Bu yüzden günümüzde erken boşalmayı tanımlamak için en çok kullanılan ölçüt, penisin vajinaya girişini takiben ilk iki dakika içinde boşalma olmasıdır.

İlk cinsel ilişki yaşamaya başlamasının ardından ömür boyu erken boşalma sorunu yaşayan erkeklerin yakın akrabalarında da erken boşalma sorunu gözleniyor oluşu, erken boşalmanın genetik bir altyapısı olabileceğini düşündürtür ama yine de erken boşalmanın çoğu zaman psikolojik faktörlere bağlı gelişen ve tedavi edilebilen bir durum olduğu gerçeğini değiştirmez.

Erken boşalma sorunu yaşamamış bir erkeğin hayatının bir döneminde bu sorunu yaşamayacağını kimse garanti edemez, erken boşalma sonradan ortaya çıkabilir, kendine cinsellik konusunda çok güvenen ve o güne kadar cinsel hayatında sorun yaşamamış bir erkeğin özgüvenini yerle bir edebilir. Erken boşalma tüm erkeklere bir taş atımı kadar yakın mesafededir. Durumsal olarak ortaya çıkabilen erken boşalmanın en büyük tetikleyicisi partnere karşı duyulan yoğun cinsel arzu ve bence, buna bağlı olarak değerlendirebileceğimiz ‘kendini beğendirme’ isteğidir. Eğer yoğun bir arzu duyduğunuz partneriniz varsa, ona da kendinizi ispat etmek gibi bir havaya girdiyseniz, hele ki o kişiyle ilk defa cinsel ilişki yaşayacaksanız erken boşalma neredeyse kaçınılmazdır.

Özgün bir örnek olarak, ülkemizde çok yaygın olan kayınvalide-kayınpeder ile beraber yaşanılan ev ortamlarında- yani kadın erkek arasındaki cinselliğin doğasına uygun olarak yaşanamayacağı, kişilerin önceliğinin cinsellikten haz almak değil, mahremiyetlerini korumak olduğu durumlarda da erken boşalma ortaya çıkması şaşırtıcı olmaz. Yine cinsel heyecanın doruk yapabildiği ‘yasak ilişkiler’ de de erken boşalma olasıdır.

Erkeklerde yaşın büyümesi ve cinsel deneyimin artması ile birlikte erken boşalma oranları düşer. Aynı partnerle cinsel ilişki sıklığının artması, partnerlerin birbirlerini fiziksel olarak tanımaları da erken boşalmayı önler. Ancak bir grup erkekte, erken boşalma erişkinliğin ilk dönemlerinde başlar ve hiçbir durumda gerilemez, hangi yaşta ve hangi partnerle birlikte olurlarsa olsunlar, erken boşalma devam eder. Bu gruptaki erkekler, erken boşalma açısından en özenle takip edilmesi gereken ve medikal tedaviye de çoğu zaman gereksinim duyan erkeklerdir.

Erken boşalma, erkeğin cinsel gelişiminde adeta bir basamaktır, genç erkeklerde erken boşalma sıklığı o kadar yüksektir ki, bunu bir hastalık olarak değil de doğru eğitim ve deneyimle bir süre sonra geride bırakılacak bir cinsellik aşaması olarak görmek belki de daha doğru olabilir, ancak bu gerçek, kesinlikle erken boşalmanın önemle üzerinde durulması gereken bir durum olduğunu unutturmamalıdır. Çünkü doğru müdahale ve yönlendirme yapılmazsa özgüven kaybı ve fobik endişe gelişmesi sonucu, erken boşalma sorunu cinsellikten soğumaya yol açabilir veya kronik nitelik kazanabilir.

Eğer, erken boşalan erkeğe, erken boşalmanın doğru tanımlaması yapılırsa, aşırı heyecana yol açan faktörleri tanımlayıp kontrol edebilmesi öğretilirse, en önemlisi, cinselliğin bir kendini kanıtlama ve şov yapma yeri olmayıp, birbirini arzulayan ve seven ( bu da ideal bir durum ama her zaman şart olmadığını söylemek gerek) iki insanın karşılıklı haz almayı amaçlayan bir fiziksel bir eylemi olduğunu anlatılırsa , yani sağlıklı bir cinsel bilgilendirme verilirse, erken boşalma sorununda önemli bir gerileme ve düzelme sağlanabilir . İlginç olan, sadece kırsal kesim kökenli ve az eğitimli grubun değil, şehirli ve iyi eğitimli erkeklerin de erkek egemen söylemin mitleriyle yoğrulmaktan muaf olmamasıdır. Her zaman ilişkiye hazır ve başarılı olması gereken, hiç zaafı olamayacak erkek imajı her iki grup tarafından da paylaşılmaktadır. Dolayısıyla erken boşalma; dil, din , ırk ve sınıf ayrımı yapmayan oldukça eşitlikçi bir sorundur.

Başta bahsettiğim, eğitimde cinselliğin hiç yeri olmamasının önemine tekrar dönersek, katı toplumsal ahlak normlarıyla büyümüş-büyütülmüş bir kadının cinsel ilişki sırasında; isteyen-arzu eden-cinsellik eylemi ve kadın kimliğiyle barışık bir role bürünmesi hiç de kolay olmaz, dolayısıyla yine aynı toplumsal normlar ile büyümüş ve erkeklik egosu şişirilmiş erkeğin, cinsellikte yönlendirici olması, ne yapması gerektiğini bilen ve uygulayan, hem haz alan hem de haz veren kişi olması gerekir. Oysa bu yük kaldırılabilecek bir yük değildir ve çoğu gence de ağır gelir. Neticede evlilik öncesi cinsel deneyimini sevgilisi ile değil de profesyonel seks işçileriyle yaşayan erkek oranının halen daha çoğunluğu oluşturduğu bir toplum burası…. Hayatın bu kadar önemli ve temel bir alanında, arkadaş ve internet yerine daha kontrollü ve sağlıklı bir eğitimin okulda verilmesinin ne kadar da gerekli ve insanlarımızın yaşam kalitesini arttırıcı olduğunu bilsek de bu ideallerin hala uzak ihtimal olduğunu bilmek insana üzücü geliyor.

Erken boşalma, çok net bir fiziksel sonucu olan, oysa psikolojik faktörlerin çok önemli olduğu bir erkek cinselliği sorunu. Kökeninde, aşırı heyecan, deneyimsizlik, kendini kanıtlama ve beğendirme arzusu, cinsel bilgi eksikliği, kendini ve kadın vücudunu iyi tanımama, stres ve baskı altında hissetme gibi birçok faktör var. Çoğu zaman doğru bilgilendirme ve kısa süreli destekleyici psikoterapiyle düzelme sağlanabilse de, bunun başarılı olmadığı durumlarda ilaç tedavisi ile de çok yüz güldürücü ve hızlı bir sonuç elde etmek mümkün olabiliyor.

Galiba, biz psikiyatristler ne yaparsak yapalım, erken boşalma, vajinismus gibi cinsel sorunların en güzel çözümü, kadın ve erkeğin, birbirleriyle serbestçe görüşüp kaynaşabilecekleri, birbirlerini sevebilecekleri, cinsel mitlerin gölgesinin ilişkilerin üzerine düşmediği, herkesin kendi cinsel kimliğini gururla taşıyıp bundan utanç duymayacağı bir ortamı yaratmaktan geçiyor… Ha, tüm bunlar olmasına rağmen, hala erken boşalan varsa onu da bizler tedavi ederiz…

Bu makale 18 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Özgür Öztürk

1973 yılında doğdu. İzmir Bornova Anadolu Lisesi’nden mezun olan Özgür Öztürk, 1991 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde başladığı lisans eğitimini 1997 yılında tamamladı. 1998 yılında girdiği Tıpta Uzmanlık Sınavı’nda ilk tercihi olan Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’nda başladığı uzmanlık eğitimini, 2003 yılında “Şizofrenide Obsesif Kompulsif Belirtiler” başlıklı tez çalışması ile tamamladı. Uzmanlık tezi “Journal of Psychiatry and Clinical Neurosciences” dergisinde yayınlandı. Avrupa Psikiyatri Birliği (AEP) ve Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) toplantılarında davetli konuşmacı olarak bulunan Dr. Özgür Öztürk, aynı zamanda Türkiye Psikiyatri Derneği Asistan Çalışma Birimi’nin de kurucusudur. 2005-2008 yılları arasında Balıklı Rum Hastanesi Anatolia Klinikleri’nde psikiyatri uzmanı olarak görev yapan Dr. ...

Prof. Dr. Özgür Öztürk
Prof. Dr. Özgür Öztürk
İstanbul - Psikiyatri
Facebook Twitter Instagram Youtube