Ergenlik dönemi değişimleri ile gelen kaygı bozuklukları ve özgüven sorunları

Ergenlik dönemi değişimleri ile gelen kaygı bozuklukları ve özgüven sorunları

İnsanların gelişim dönemlerini sekiz evrede tanımlayan Erik Erikson, ergenlik dönemini kimlik kazanımına karşılık rol karmaşası olarak ifade eder. Çocukluktan yetişkinliğe geçişsüreci olarak da ifade edilen ergenlik döneminde, kişiler ayna karşısına geçerek süreklikendilerini izlemeye ve üstlerinde kimlikler denemeye, bir özne olmaya çalışırlar. Yaşadığıgörüntüsel ve hormonal değişiklikler sonucu beğenilme ihtiyacında olan ergen için, ötekileringözünde nasıl göründüğü belki de diğer bütün yaşlarından daha önemlidir bu dönemde.

Yenibir saç stili, yeni bir giyim tarzı, konuşma biçimi vs hepsi üstlerinde denedikleri kimliklerdir. Bunu genellikle idealize edilen bir kişinin özelliklerini üstüne alma biçiminde gerçekleştirirler. Yani o yeni saç stili tesadüfi değildir de iyi bir kimliğe sahip birinin birözelliğidir aslında. Bu kadar imajıyla ilgili olduğu bir dönemde, imajına gelen küçük bir darbebile kişinin özgüvenini sarsmaya yetebilir. Araştırmalara göre ergenlerin yarısından fazlası özgüven sorunlarıyla uğraşıyor. Bu sorunların sağlıklı olarak atlatılması ise büyük önemtaşıyor.

Gelişim psikologları, gençlerdeki pozitif benlik değerinin, yeni şeyler denemek, kendini geliştirmek, sağlıklı riskler almak ve krizleri yönetebilmek anlamında önemli olduğunu;çocuğun yetişkin olduğu dönemde de bu durumun bağımsız ve olgun davranmak, başarılarından gurur duyabilmek ve bunun yanında başarısızlıklarını kabul edip bunların sorumluluğunu alabilmek, ve gerektiğinde herkese yardımcı olabilmekle sağlıklı bir gelecek oluşturmalarında büyük katkısı olduğunu belirtiyorlar.

Hikayeye öbür taraftan bakmaya kalktığımızda ise başarısızlık, utanç veya hata yapma ihtimali olan durumlardan kaçan, okulyaşamında ve sosyal ilişkilerinde sorunlar yaşayan bir çocuk çıkıyor karşımıza. Müdahale edilmediği durumlarda düşük özgüven, çocukların, utangaç, öfkeli, üzgün ve kaygılı, düşük motivasyonlu, bedenini beğenmeyen, daha iyi hissetmek için alkol veya madde gibi riskli davranışlara yönelen biri olmalarına neden olabiliyor. Bu dönemde yaşanan özgüven sarsıntıları ve kaygı bozukluklarında arkadaşların etkisi büyükolsa da korucuyu bir faktör olarak ailenin rolü yadsınamaz. Çocuklar kendilerini ilk olarakanne babalarının bakışından tanıdığı için, ilk özne kurulumları da onların bakışından olur. Çocuklar, anne babalarından, herkesten olduğundan daha fazla etkilenirler. Hepimiz,çoğunlukla farkında olmadan, bizi onların gözüne güzel gösteren kimliklere bürünürüzaslında. Çocuk için de çevresinden gelen tüm tepkilere karşın ailesinin ona biçtiği kimlik, birreferans olarak durmaktadır kenarda. Bu anlamda, ailelerin çocuklarının özgüvenlerinindesteklenmesinde tahmin ettiklerinden çok daha fazla etkileri vardır.

Çocuklar için özgüven genellikle onları seven ve değer veren bir aileye sahip olduklarınıbilmeleri ile gelişir. Sevginin doğrunun ifade edilmesinin yaygın olmadığı toplumumuzda,çocuklar bunları dolaylı olarak anlamaya çalışıp, bunu söylemenin normal olmadığını yetişkinhayatlarında da devam ettirebiliyorlar. Yani sevginizi açıkça söylemekten çekinmeyin, çocuğunuzun buna ihtiyacı var.

Ayrıca çocuklar için önemsediği konularda cesaretlendirilmekve yaptığı işlerin övgü alması da özgüvenlerini destekleyen şeylerdir. Bunlara ek olarakçocuğunuzun özgüvenine motor gücü olabileceğiniz şu stratejileri izleyebilirsiniz:- Çocuğunuzla ilgili veya yaptığı bir şeyle ilgili iyi hissettiğinizde, bunu ona söyleyin. Çocuklar onlara söylediğimiz pozitif ve negatif şeyleri çok iyi saklarlar.- Çocuğunuz bir yeteneğini sergilediğinde veya bir konuda iyi bir iş çıkardığında onuöverken cömert olun. Hiçbir zaman çok fazla övmüş olmazsınız.

Ayrıca överken kullandığınız pozitif karakter özelliklerini çocuğunuzun gelecekte tamamen benimsediğini göreceksiniz.- Çocuğunuza kendisine dair pozitif şeyleri hatırlamasını öğretin çünkü nedüşündüğümüz nasıl hissettiğimizi ve nasıl hissettiğimiz de nasıl davrandığımızıetkiler.- Çocuğunuza karar verebilmeyi öğretin ve karar vermesi gereken anlarda verdiği iyi birkararı hatırlamasını öğütleyin.- Çocuğunuzla kaliteli zaman geçirmeye çalışın; aktif şekilde dinleyin onu, yeni şeyleröğrenmesine ve hedeflerine doğru yürümesine yardımcı olun.Bunların tümünde ortak olan şey çocuğunuza sizin desteğinizle kendi ayakları üzerindeyürümesini öğretmenizdir. Ergenlik dönemindeki çocuğunuz için özellikle aktif zamangeçirmek ve onu dinlemek önemli olacaktır. Unutmamanız gereken şey şudur ki gençlerdekiözgüven sık iniş-çıkışlarla gelişir.

Bunları yapmanıza karşın çocuğunuz bir anda pozitifözgüven işaretleri göstermeye başlamadıysa, bu, yanlış bir şeyler yaptığınız anlamına gelmez,yalnızca biraz zamana ihtiyacı var anlamına gelecektir. Bunların yanında ailelerin kaçınmaları gereken bazı davranışlar da bulunmaktadır. Çocuğumuz her zaman bizim hoşlandığımız biçimde davranmayabilir ve biz onun bazıdavranışlarını değiştirmeye çalışıyor olabiliriz. Böyle durumlarda;- Çocuğunuza karşı sert veya negatif bir dil kullanarak onu duygusal olarak cezalandırma yoluna gitmek yerine, o davranışı yerine yapabileceği bir alternatifibelirtmek ve onun fikrini de alarak üstüne konuşmak,- Sinirinizi kontrol ederek özellikle başkalarının da olduğu ortamlarda çocuğunuzabağırmamak (özellikle ergenlik dönemindeki çocuğunuz için bu utanç kaynağıolacaktır, ve sizden tamamen uzaklaşmasına neden olabilir),- Aşağılama biçimini alan eleştirilerden uzak durmak,- Çocuğunuzu tek başına hissettirecek konuşmalardan kaçınmak (örneğin isteğimizindışında davrandığında ‘Ne yaparsan yap’ gibi bir söylem içine girmek),- Onları görmezden gelmemek,

- Başkalarıyla -özellikle de diğer kardeşlerle- kıyaslamamak önemlidir. Her çocuk özeldir ailesi için fakat o bunu ancak ailesinin aktarımıyla öğrenebilir. Bu yüzden öyle olduğunu hissettirin.

Bu makale 20 Mayıs 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Kl. Psk. Melek Sarıçiçek

Uzm .Klinik Psikolog Melek Sarıçiçek Almanya’ da Sosyal Pedagoji eğitiminin ardından bir çok kurumda çalışmalar yapmıştır. Aydın Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümünden mezun olmustur. Üsküdar Üniversitesi Klinik Psikoloji Tezli Yüksek Lisans eğitimini tamamlayarak Klinik Psikolog ünvanını almıştır. Lisans eğitimi süresince bir çok kurumda çalışarak mesleki deneyimiyle birlike Yurt içi ve Yurt dışında bir çok kongre Terapi Eğitimleri ve seminerlere katılarak mesleki açıdan halen kendini geliştirtirmeye devam etmektedir. İstanbulda yaşamaktadır. Bakırköy ve Bostancı ilçelerinde çalışmalarını yürüten Melek Sarıçiçek ağırlıklı olarak Şema Terapi, EMDR yaklaşımı, Bilişsel Davranışçı Terapi ve Bütüncül Psikoterapi yöntemlerini kullanarak sorunların yapısına göre ekletik olarak çalışmaktadır. Çift ve Aileler, Ergenler ...

Etiketler
Ergenlik dönemi
Uzm. Kl. Psk. Melek Sarıçiçek
Uzm. Kl. Psk. Melek Sarıçiçek
İstanbul - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube