EMDR Terapi ile Panik Bozukluğu ve Vaka Örneği ile Danışmanlık Süreci

Psk. Fahrettin Özçelebi
Psk. Fahrettin Özçelebi
27 Aralık 2018270 görüntülenme
Randevu Al
EMDR Terapi ile Panik Bozukluğu ve Vaka Örneği ile Danışmanlık Süreci

Günümüzde eğitim veya sosyo-kültürel düzey ayırt edilmeksizin neredeyse her kesimden sıkça duyduğumuz bir rahatsızlık adı haline geldi; panik bozukluğu ve panik atak. Hatta o denli bir artış söz konusu ki panik bozukluğu ve panik atak yaşayan insanların bu konuda çektikleri ve sosyal medya hesaplarından yayınladıkları paylaşımlar izlenme rekorları kırmaya başladı. Doğrusu ve yanlışlarıyla.. Yaşanılan sorun hakkında bir şeyler paylaşılması konusunda elbette diyeceğim hiç bir şey yok. Ancak konu öyle boyutlara vardı ki; bu konuda rahatsızlığı yaşıyor olmak dışında başka hiçbir tecrübesi olmayan insanlar maalesef daha çok tıklanmak, izlenmek veya beğeni almak adına yaptıkları paylaşımlarda tedavi boyutunda bilgiler paylaşmaya bile başladılar.

İnsanlar yaşadıkları bir hastalığı başkasının yaşamasını genelde istemezler, fakat aynı rahatsızlıktan muzdarip başka insanların varlığı onları bazen rahatlatır. Çünkü yalnız olmadıklarını ve bu rahatsızlığın herkes tarafından yaşanabileceğini bilmek düşüncesi iyi gelir. Fakat unutulmaması ve çok dikkat edilmesi gereken bir nokta var ki o da; tedavi sürecinde kullanılan ilaçların veya uygulanan yöntemlerin kişiye özgü olması ve başkasına iyi gelmeme ihtimalinin ise yüksek olması. Bu durum maalesef olumsuz sonuçların doğmasına neden olabiliyor.

Rahatsızlık Neden Direnç Kazanır Veya Uzun Sürer?

Aslına baktığınızda, psikoloji kökenli rahatsızlıklar özelinde insanların çok yoğun bilgi kirliliği yaşadığı bir dönemde yaşıyoruz. Rahatsızlık psikoloji kökenli olunca sanırım insanlar, ne de olsa elle tutulur, gözle görülür, fiziksel bir şey değil diye düşünüp birçok öneride bulunabiliyorlar. Veya profesyonel olmayan bu alanda maalesef yeteri düzeyde bilgi sahibi olmayan kişilere yönelip para dahi kaybedebiliyorlar. Bu durum sonrasında maalesef rahatsızlığı yaşayan danışan/hasta popülasyonu yanlış tedavi girişimleri veya yönlendirmeleri ile rahatsızlık sürecini uzatmış hatta başarısız girişimlerle çoğu kez yaşadıkları rahatsızlığın direncini de arttırmış oluyorlar. Bunların dışında bir de rahatsızlığı yaşayan insanların kendilerini biraz iyi hissettikten sonra gördükleri danışmanlık veya tedavi sürecini yarıda bırakmaları da panik bozukluğun uzun sürmesine veya direnç göstermesine neden olan faktörlerden biri olarak karşımıza çıkıyor.

Panik Bozukluğu mu Panik Atak mı?

Panik bozukluğu kişinin atak geçirirken yaşadığı kalp çarpıntısı, terleme, titreme, sıcak soğuk basması, nefes alamama, bulantı, baş dönmesi, sersemleme, ölüm korkusu ve yabancılaşma gibi bulguları yanlış yorumlayarak ve aşırı felaketleştirme senaryoları ile birleştirerek yaşadığı dehşet nöbetleridir. Kişi yukarıdaki bulguları her yaşadığında bunları yanlış yorumlamaya başladıysa ve aynı zamanda beklenti anksiyetesi yaşıyorsa (yani bu atağı yaşamayı bekler hale gelmeye başladıysa) panik bozukluğu yaşıyor demektir.

''Panik bozukluğu bir hastalıktır. Panik atak ise yukarıda saydığımız bulguların tamamıdır.'' Yani panik atak bir bulgu panik bozukluğu ise hastalıktır diyebiliriz.

Amerikan Psikiyatri Birliği tarafından yayınlanan ve neredeyse tüm dünya ülkelerindeki ruh sağlığı uzmanlarının yararlandığı Tanı Ölçütleri Başvuru El Kitabında (DSM-5) Panik Bozukluğu tanı ölçütlerinin neler olduğuna bir göz atalım.

A. Yinelenen beklenmedik panik atakları. Bir panik atağı, dakikalar içinde doruğa ulaşan ve o sırada aşağıdaki belirtilerden dördünün (ya da çoğunun) ortaya çıktığı, birden yoğun bir korku ya da yoğun bir içsel sıkıntının bastırdığı durumdur:

Çarpıntı, kalbin küt küt atması ya da kalp hızının artması

Terleme

Titreme ya da sarsılma

Soluğun daraldığı ya da boğuluyor gibi olma durumu

Soluğun tıkanması durumu

Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma

Bulantı ya da karın ağrısı

Baş dönmesi, ayakta duramama, sersemlik ya da bayılacak gibi olma durumu

Terleme, titreme, ürperme ya da ateş basması durumu

Uyuşmalar

Gerçekdışılık (kendinden kopma ya da yabancılaşma durumu)

Denetimi yitirme ya da çıldırma korkusu

Ölüm korkusu

B.Ataklardan en az birinden sonra, diğerlerinden biri ya da her ikiside bir ay( ya da daha uzun bir süreyle) olur:

1. Başka panik atakların olacağı ya da bunların olası sonuçlarıyla (örn. denetimi yitirme, kalp krizi geçirme, çıldırma) ile ilgili sürekli bir kaygı duyma, tasalanma.

2. Ataklarla ilgili olarak, uyum bozukluğu ile giden davranış değişiklikleri (örn. spor yapmaktan ya da tanıdık, bildik olmayan durumlardan kaçınma gibi panik atağı geçirmekten kaçınmak için tasarlanmış davranışlar) gösterme.

C. Bu bozukluk,bir maddenin (örn. kötüye kullanılan bir madde, bir ilaç) ya da  başka sağlık durumunun (örn. hipertiiroit, kalp-akciğer hastalıkları) belirtilerine bağlanamaz.

D. Bu bozukluk başka bir bozuklukla açıklanamaz.

Hastalığı Yaşayanların Gözünden; Panik Bozukluğu

Konuya bu hastalığı yaşayan insanların gözünden baktığımızda, genelde bir olgudan ziyade bu rahatsızlığı iliklerine kadar hissettiklerini, ciddi anlamda kaygılandıklarını ve neredeyse ölüm düşüncesiyle burun buruna geldiklerini duyarız. Bu rahatsızlığı yaşamayan insanlara göre herhangi bir rahatsızlık veya olgu gibi gelebilir bu durum, fakat panik bozukluğu rahatsızlığını yaşayanlar için tamamen gerçekçi ve ciddi anlamda kaygılandırıcı ve korkutucu bir süreçtir. Yaşadıkları onlar için çok net ve çok acı vericidir. Yaşadıkları bu kaygı verici sürecin ardından, yani her atak sonrasında ölmediklerini görmek onları bir an için rahatlatsa da bir sonraki atakta bu korkutucu anı yaşayacaklarını bilmek ve aslında bu süreci beklemek (yukarıda da değindiğimiz beklenti anksiyetesi durumu), onların normal yaşam süreci içinde daha da kaygılanmasına ve atakların tetiklenmesine sebep olabilmektedir.

Panik Bozukluğun Nedenleri

Panik bozukluğunun sebeplerine baktığımızda hem biyolojik hem de psikolojik nedenlere dayanabildiğini görmekteyiz. Bireyler atak geçirdikten sonra tekrar benzeri bir durum yaşayacaklarını düşünmeye başlarlar, hatta bunu beklerler. Bundan dolayı fiziksel belirtilerine (çarpıntı, terleme, göğüs ağrısı gibi...) fazlasıyla odaklanırlar. Buna beklenti kaygısı denir. Yaşadıkları bu kaygı öylesine artar ki yaşam kalitelerinde ciddi düşüşler yaşanır ve evden dahi çıkamayacak hale gelebilirler. Çünkü çıktıklarında onca insanın içinde bayılma, kalp krizi geçirme, nefes alamama gibi durumları yaşayacaklarına dair kaygılar yaşarlar.

Yapılan bilimsel araştırmalar bu rahatsızlığı iki şekilde açıklamaktadır;

1- Beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal çalışması sonucu oluştuğunu göstermektedir.

2- Panik Bozukluğun, günlük yaşantımızda yaptığımız bazı davranışlarımızın sonucunda ortaya çıkan ve tamamen “doğal ve zararsız” olan çarpıntı, terleme, nefes sıkışıklığı ya da baş dönmesi gibi bedensel belirtilerin, hastalığı yaşayanlar tarafından kötü bir hastalığın belirtisi olarak değerlendirilmesi ve bunun sonucunda da “kalp krizi geçiriyorum, öleceğim, çıldırıyorum, felç olacağım” şeklinde yanlış yorumlanması ile oluştuğunu göstermektedir.

Bir Vaka Örneği

Otuzlu yaşlarında bir danışanım yaklaşık 7 yıl önce panik bozukluğu tanısı aldığını belirterek başvuruda bulundu. Yaşamının son 7 yıllık sürecinde ayın birkaç günü kendini hastanelerin acil servisinde veya kalp hastalıkları polikliniğinde bulduğunu, ölümle burun buruna geldiğini, ve bu zamanlarda hayatının adeta bir film şeridi halinde gözünün önünden geçtiğini belirtiyordu. İlk etapta bu durumun nasıl başladığını hatırlamadığını belirtse de yaptığımız görüşmeler sonucunda, beklemediği bir anda aldığı kötü bir haber nedeniyle başladığını ve o gün yaşadığı kaygılara benzer kaygıları (bazen daha da yükseğini) hiçbir nedeni yokken ara ara yaşamaya başladığını fark ettik. Yaşadığı kaygı o kadar derinleşmişti ki asansöre bindiğinde sıkışıp kalacağını ve orada nefessiz kalıp ölebileceğini düşünmeye başladığından, asansörlere binemez hale geldiğini ve sosyal ortamlara gireceği zamanlarda özellikle yolda giderken aniden atak geçirirsem! Ve yanımda beni hastaneye götürecek kimseyi bulamazsam! Ne yaparım! gibi yoğun kaygılarla çoğu kez evden tek başına çıkamadığını belirtiyordu. Yaklaşık 6 seans uyguladığımız EMDR Terapi sonucunda danışanımın kaygıları ve atakları ortadan tamamen kalktı ve devam eden kontrol seanslarında yalnız başına asansöre bindiğini paylaştı. (Aşağıda EMDR hakkında daha geniş bilgi verilecektir.)

Danışmanlık Süreci

Panik bozukluğu, tedavisi kolaylıkla gerçekleştirilebilecek olan bir ruhsal rahatsızlıktır. Ancak danışmanlık sürecinde dikkat edilmesi gereken bazı noktalar vardır. Tedavide ilaç ve psikoterapi yöntemleri kullanılmakla birlikte iyi düzeyde tedavi görülmediği takdirde bu süreç maalesef uzayabilmektedir. Burada bahsedilen iyi düzeyde tedaviden kasıt yarıda bırakılmadan tamamlanmış bir psikoterapi süreci ve aynı zamanda danışanın durumuna göre yapılan psikiyatrik yönlendirme sonucu kullanması gereken medikal tedavinin kesintiye uğratılmaması durumudur. Maalesef danışanların özellikle etraftan duydukları hatalı ve olumsuz bilgiler terapi süreçlerini baltalamaktadır. Oysa düzenli sürdürülen uygun psikoterapi yöntemi veya ihtiyaç halinde ilaç tedavisi ile süreç çok kısa bir süre içinde kolaylıkla sonlandırılabilmektedir. Son dönemlerde sıkça uygulanan ve oldukça etkili ve hızlı sonuçlar veren bir yöntem olan EMDR Terapisi de panik bozukluğunun tedavisinde kullanılan iyi yöntemlerden birisidir.

EMDR Terapisi ile Panik Bozukluğuna Müdahale

EMDR Terapisi, Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme isminin (Eye Movemenet Desensitization and Reprocessing) ingilizce kısaltma ismidir. EMDR ile danışanın geçmişte yaşamış olduğu olumsuz deneyimlerin duyarsızlaştırılması hedeflenir. Aynı zamanda kişinin geçmişinde yaşadığı ve şu anda hatırladığında kendisini hala rahatsız eden ataklarını şekillendiren olumsuz anıları da EMDR protokolüne uygun olarak yeniden işleme sokulur ve rahatsızlık seviyesi minimuma indirilir.

Panik bozukluğunun EMDR ile tedavi sürecinde; danışanın beyninin limbik sistem bölgesinde birikmiş ve hapsolmuş olan yoğun kaygı ve korku duygularının işlenerek sağlıklı bir şekilde ortadan kalkmasına yardımcı olunur. Etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmış olan EMDR, genelde kısa süreli bir terapi modeli olması ve hızlı etki etmesi nedeniyle son yıllarda çok sık kullanılmaya başlanan terapi modellerinden birisi haline gelmiştir.

Panik bozukluğu veya geçirilen ataklar hiçbir zaman tam olarak iyileştirilemez türünden inançlar, uygulanan psikoterapi çalışmasının sağlıklı bir şekilde yapılmaması veya sadece ilaç tedavisi uygulanması nedenleriyle insanlar arasında yerleşmiş yanlış bir inançtır. Hayatınızın kalitesini düşüren ve çok ciddi korku ve kaygı hali yaşatan panik atak ile yaşamak, EMDR Terapi ile artık kimsenin kaderi değil.

Bu konuda daha detaylı bilgi ve randevu için site üzerinde bulunan iletişim numarasından irtibata geçebilirsiniz.

Kaynakça: 
1- American Psikiyatri Birliği. Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5), Tanı Ölçütleri Başvuru elkitabı’ndan (çeviri ed. E Köroğlu) Ankara, Hekimler Yayın Birliği, 2013.

2-Amerikan Psikiyatri Birliği, Washington DC, Çeviri Editörü Köroğlu E, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2001

3-emdr-tr.org/emdr-nedir

Etiketler

Panik bozukluk nedirPanik bozukluk neden olurPanik atak neden olurPanik atak tedavisiPanik bozukluk tedavisiEmdr kullanan psikologlarEmdr terapisiPanik atak

Yazar Hakkında

Psk. Fahrettin Özçelebi

Psk. Fahrettin Özçelebi

Psk. Fahrettin ÖZÇELEBİ, 2007 yılında Tiflis Devlet Üniversitesi Psikoloji Lisans programını tamamlamış ve yan dal olarak Gelişim Psikolojisini tamamlamıştır. 

Lisans eğitimi stajını ise Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Ergen ve Genç servisinde yapmış olan Psk. Fahrettin ÖZÇELEBİ, İstanbul Büyük Şehir Belediyesine bağlı Kadın ve Aile Sağlığı Merkezinde özellikle kadın ve çocuklar ile yüzlerce bireysel terapi ve grup terapileri düzenlemiş, bir çok okul ve kurumda farklı konularda seminerler vermiştir.

2010-2017 yılları arasında Adalet Bakanlığı'nda görev almış ve süreç içerisinde davranış programlarının geliştirilmesinde ve ruh sağlığı alanında çalışan meslektaşlarına bu programların eğitiminin verilmesinde önemli bir görevi yerine getirmiştir. 

Davranış Bilimleri Enstitüsü ve Cinsel Eğitim Tedavi ve Araştırma Derneği (CETAD) gibi Türkiye’nin ruh sağlığı alanındaki öncü kurumlarında terapötik becerilerini geliştirmek amacıyla birçok sertifikalı terapi programı başarı ile tamamlayan Psk. Fahrettin ÖZÇELEBİ, Sağlık Bakanlığının yaptığı sınavı başarı ile geçerek Psikolojinin Tıbbı Uygulamaları Yetki belgesini almıştır. 

Psk. Fahrettin ÖZÇELEBİ, mesleki çalışmalarına, Ankara Psikolog, Psikoterapist, Evlilik ve Aile Danışma Merkezi ve Ankara'da bulunan özel muayenehanesi'nde devam etmektedir.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır