Dispepsi halk arasında karnın üst kısımında belirgin, dolgunluk, sişkinlik, erken doygunluk, hazımsızlık, bulantı kısacası rahatsızlık hissi şeklinde ifade edilen bulguların tümünü içeren tıbbi bir terimdir. Bu belirtiler stresli zamanlarda artabilir. Dispepsiyle birlikte göğüs alt bölgesinde bir yanma şikayeti de oldukça sık görülmektedir. Kadın ve erkeklerde her yaş grubunda görülebilir.Aşırı alkol kullanımı, aspirin gibi mideyi tahriş eden ilaçlar, sindirim kanalında ülser gibi bozukluklar ve endişe hali ya da depresyon gibi duygusal sorunlar riski artıran faktörlerdir.
Dispepsi erişkin nüfus arasında %25 sıklıkla görülür ve doktora başvurunun önemli sebeplerinden biridir. Dispeptik yakınmaların çok çeşitli nedenleri vardır. Olguların %50’sinde bu nedenlerin hiçbiri olmadan da dispepsi görülebilir. İşte altta yatan organik bir hastalığa bağlı olmadan hissedilen bu şikayetlerin ortak adı ‘’fonksiyonel dispepsi veya non-ülser dispepsidir".
Ülser benzeri dispepsi: İyi lokalizasyon gösteren ,sıklıkla açlıkla artan ve gıda veya antasit alımı ile hafifleyen üst batın ağrısı
Dismotilite benzeri dispepsi: Hastanın mide barsak hareketlerinde koordinasyon bozukluğu vardır. Zayıf lokalizasyon gösteren, yemeklerle artan, şişkinlik, erken doyma, bulantı ve kusma ile hissedilebilen rahatsızlık hissi
Reflu benzeri dispepsi: Çok belirgin olmayan heartburn (yanma) ve/ veya regürjitasyon(ağza acı su gelmesi) ile birlikte görülen üst batında rahatsızlık veya ağrı hissi
Sınıflandırılamayan dispepsi
Ne yazık ki bu subgruplama ile fonksiyonel dispepsi ile organik dispepsi ayırımı güvenilir bir şekilde yapılamamaktadır. Dispepsili hastaların üst GİS değerlendirilmesinde altın standart tanı yöntemi endoskopidir.
Dispepsi nedenleri:
1- İlaçlar (Aspirin, ağrı kesici ilaçlar, antibiyotikler, teofilin, digital, demir içeren ilaçlar, anti-aritmik özelliği olan bazı kalp ilaçları- kinidin gibi-, bazı tansiyon düşürücü ilaçlar, doğum kontrol ilaçları)
2- Alkol
3- Mide barsak sistemi ile ilgili hastalıklar (Mide-duedenum ülseri, reflü hastalığı, çeşitli paraziter hastalıklar, mide kanseri, gastroparezi, kronik barsak iskemisi)
4- Safra yolları ve karaciğer ile ilgili hastalıklar (Taşlı keseye bağlı biliyer kolik ağrıları, akut kolesistit, koledok taşı, hepatitler, hepatobiliyer kanserler)
5- Pankreatik hastalıklar (kronik pankreatit, pankreatik kanserler)
6- Sistemik hastalıklar (Diabetes mellitus, tiroid hastalıkları, kronik renal yetmezlik, iskemik kalp hastalıkları, karın içi çeşitli kanserler)
7- Hamilelik
8- Nadir görülen diğer bazı hastalıklar (Ailevi Akdeniz ateşi, porfiriler gibi)
Fonksiyonel dispepside yukarıda sayılan nedenlerin hiç biri olmamasına rağmen olgularda
bulantı, şişkinlik, hazımsızlık, erken doyma gibi şikayetler vardır.
Dispepsi belirtileri nelerdir:
– Mide yanması
– Karın ağrısı
– Şişkinlik
– Geğirme ve gaz
– Bulantı ve kusma
– Ağızda acımsı veya asitli tat
Nasıl tanı konur?
Dispepsi şikayetleriniz varsa daha ciddi bir durumun varlığını ekarte etmek için mutlaka doktorunuza gidin. Çünkü dispepsi geniş bir kavramdır, altında çeşitli hastalıklar gizlenebilir. Doktorunuz altta yatan başka hastalıkları araştıracaktır. Bu amaçla birçok kan testi yapabilir, görüntüleme tetkikleri isteyebilir. Yemek borusunu, mideyi ve bağırsakları daha iyi incelemek için endoskopi isteyebilir.
Tedavi:
Dispepsiye neden olan yemekleri saptamak için bir yemek günlüğü tutulması da çok faydalı olacaktır. Bazen kalp krizleri de dispepsiye benzeyen belirtilere yol açabilir. Bu şikayetler aniden başladıysa ve sizin için olağan dışıysa ve ayrıca nefes darlığı, terleme veya çeneye, boyuna, kola yayılan ağrıyla birlikteyse derhal doktora başvurmak gerekir. Genelde en önemli husus hasta ve hekim ilişkisinin iyi olmasıdır. Hastanın güven duyacağı bir ortam oluşturulmalıdır.
Hastaya güven vermesi bakımından semptomların patofizyolojisi hakkında bilgi verilmelidir. Kronik semptomu olan hastalarda başvurma sebebi, hastanın korkuları (kanser fobisi vb.) yaşam stresi (iş, aile, kişisel ilişkiler, okul vb.), diyetteki değişiklikler, kullanılan ilaçlar ve hastanın psikolojik durumu sorgulanmalıdır. Yaşam şeklindeki değişiklikler: Aşırı alkol ve kahve tüketiminden kaçınılmalıdır. Küçük porsiyonlu öğünler postprandiyal semptomları azaltabilir. Hastalara stres azaltıcı önlemler (egzersiz, yemeklerin düzenli olması, uyku düzeni vb.) ve uğraşlar (meditasyon, relakzasyon kürleri vb.) önerilebilir.
– Bir oturuşta çok fazla yemek yemeyin.
– Baharatlı yemeklerden kaçının.
– Turunçgiller ve domates gibi yüksek miktarda asit içeren gıdaları tüketmeyin.
– Sigarayı bırakın.
– Alkollü içeceklerden uzak durun.
– Kafeinli ve gazlı içecekleri tüketmeyin.
-Karnınızı sıkan dar giysilerden kaçının. Bunlar mideye baskı yaparak içindekilerin yemek borusuna geçmesine neden olur.
-Yedikten hemen sonra yatmayın veya uzanmayın.
-Son yediğiniz yemekle yatma saatiniz arasında 2-3 saat olsun.
-Yatağın baş ucu ayak ucundan en az 15 cm. yüksekte olsun. (Yüksek yastık değil, yatağın başucunu altına kitap gibi bir şeyler koyarak yükseltin veya özel reflü yastıkları kullanın) Böylece yatarken yediklerinizin yemek borusu yerine, bağırsaklara doğru akışı sağlanır.
İlaç tedavisi:
Antisekretuar ilaçlar: H2 reseptör antagonistlerinin kullanımı plasebo ile karşılaştırıldığında ancak %20 oranında daha fazla fayda sağlamaktadır. Proton pompa inhibitörleri (PPI) ile tedaviye yanıt veren hastalarn çoğunlukla reflü tipi dispepsi ve predominant olarak epigastrik ağrı yakınması olanlardır. PPI ile %50 semptomatik düzelme elde edilmektedir. Yanıt veren olgular aralıklı olarak, semptomatik dönemlerde 2-4 hafta tedavi edilmelidir.
Prokinetik ajanlar: Güvenli olmamaları nedeniyle fonksiyonel dispepside kullanımı tartışmalı konuma gelmiştir. Sisaprid üretici firma tarafından kalbde QT uzaması ve kardiyak aritmilere neden olabilmesi nedeniyle piyasadan çekilmiştir. Domperidon bir çok ülkede kolaylıkla temin edilebilmesine rağmen ABD’de kullanılmamaktadır. Bulantı şikayeti belirgin olanlarda ve postprandiyal şikayetleri olan hastalarda tercih edilebilir. ABD’de metokolopramide kullanılan tek ajandır. Ancak yüksek MSS yan etkileri ve ektrapiramidal yan etkileri nedeniyle kronik kullanımı önerilmemektedir.
Viseral duyarlılığı etkileyen ilaçlar: Fedotozine, somatostatin analogları, trisiklik antidepresanlar
Diğer ajanlar: Antispazmodikler(buskopan vb.), antimeteorizan ajanlar(meteospasmly vb.) sucralfate, pankreatik enzim preparatlar(pankreoflat vb.). Bunlar spazm çözücü gaz giderici ilaçlardır.
Antidepresanlar: Bu ajanların etkileri psikiyatrik etkilerinden bağımsız olarak uykuyu düzeltmeleri, viseral duyarlılığı azaltmaları sonucunda olmaktadır.
İlaç tedavisi, semptomlar yaşam tarzındaki değişikler düzeltildikten sonra da devam ediyorsa uygulanmalıdır. İlaç kombinasyonları denenebilir. Tedavi intermittant olarak semptomların arttığı dönemlerde uygulanabilir. Refrakter dispepside psikiyatrik destek önerilebilir.