Dil bozukluğu ve gecikmiş konuşma sorunu

Dil bozukluğu ve gecikmiş konuşma sorunu

Çağımız iletişim çağı, tüketim kültürü ve hızlı yaşam. Televizyon, bilgisayar, tablet, telefon, internet, gazete, dergi vs. sürekli bir uyaran saldırısı altındayız. Çocuklar bu saldırı karşısında ciddi tehdit altında bulunmaktadır. Bu yoğun uyaran saldırısı, çocukların algı, dikkat, ilgi, motivasyon ve konuşma gibi alanlarda bozulmalara yol açabilmektedir. 


Her çocuğun gelişimi birbirinden farklılık gösterir. Bilişsel, sosyal, özbakım, motor, dil ve iletişim becerileri, çocuğun çevresel, genetik, kültürel vb. alanlardan etkilenmektedir. Günümüzde yoğun çalışma trafiği, hızlı yaşam, zaman yönetiminin olmaması gibi faktörlerden dolayı aileler çocuklarına yeterince zaman ayıramamakta ya da yeterince ilgi gösterememektedir. Bu ilgi eksikliği çocuklarda bir takım konuşma sorunlarına da yol açabilmektedir. Bakıcıyla büyüyen çocuk, bakıcının kültür ve eğitimine göre şekillenmektedir. Bu durumlarda çocukların konuşma gelişimi de etkilenmektedir.

Çocukların konuşma gelişimi özellikleri birbirinden farklıdır. Aileler ya da bu konuda uzman olmayan kişiler tarafından ayrımına varılması güç nokta çocuğun konuşmasının gecikmiş mi yoksa bir dil veya konuşma bozukluğu mu olduğu ve bunlardan öte, bu sorunu kendi başına aşıp aşamayacağıdır. Bu konuda uzman olmayan kişiler tarafından çocuğun konuşmasının gecikmiş mi yoksa bir dil veya konuşma bozukluğu mu olduğu ve bunlardan öte, bu sorunu kendi başına aşıp aşamayacağına dair verilen karar çok önemlidir. Bu hususun bir dil ve konuşma terapisti tarafından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Çocuklar on ikinci ve on sekizinci aylarda ilk kelimeleri söylemeye başlar, bu yaştaki bir çocuğun konuşabildiği sözcük dağarcığı yaklaşık 10-50 civarında olması beklenir. Bu dönemde çocuğun söylediklerinin yaklaşık dörtte biri başkaları tarafından anlaşılır düzeyde olur. Bir buçuk iki yaştan sonra çocuğun dil gelişimi ivme kazanır. 2-2.5 yaşındaki bir çocuk 400 kelime konuşabilir, iki-üç kelimelik cümleler kurabilir, 2,5-3 yaşındaki çocuklar 3-5 kelimelik cümleler kurabilirken konuştuklarının yüzde 80-90’ı başkaları tarafından anlaşılır. 3-4 yaşında konuşmanın tamamına yakını anlaşılırken, 4-5 yaşlarında 6-8 sözcüklü cümleler kurabilir. Çocuğun konuşmasının normal gelişim basamaklarına göre geri kalması bir hastalık belirtisi olabilir. Tedavi sürecinde çocuğun yakın çevresindeki anne, baba ve kardeşleriyle kurduğu iletişimin doğru yönde yapılandırılmasının yanı sıra gerekli durumlarda konuşma terapisi ve/veya özel eğitim desteğinden faydalanılabilir. Konuşma gecikmesi zeka geriliğinden olabileceği gibi, iki dillilik ya da ilgisizlik gibi birçok nedenden kaynaklanabilir.

Genel tutum çocuğun konuşup konuşmayacağını zamana bırakıp gelişimin olacağına inanç duymaktır. Elbette böyle bir durum söz konusu olabilir. Ancak çocuğun konuşma gecikmesinin olaması, dil bozukluğunun olması ya da tanı konulmamış başka bir sendromunun olabileceğinden şüphe etmek çocuğun ileride yaşayacağı sorunları engelleyebilir.

Geç konuşan ya da dil ve konuşma bozukluğu görülen çocuklarda kimi ailelerin konuyu yeteri kadar önemsemediği gözlenmektedir. 'Ne de olsa konuşur.' 'Ailede de geç konuşan vardı.' türündeki tutumların telafisi zor sorunları doğurabilmektedir. Çevrenin ya da konusunda uzman olmayan kişilerin bu yaklaşımı yerine konusunda uzman dil ve konuşma terapistlerine başvurulması gerekmektedir. Eğer çocukta bir dil ve konuşma sorunu var ise bunu bekletmenin bir yararı yoktur. Erken konulan tanı, çocuğun gelişiminin desteklenmesi için gerekli bir faktördür. Çocukların 4- 5 yaşlarında konuşmaya başlaması onların okul çağında da zorlanmalarına sebep olabilir. Çünkü dil ve konuşma bozukluğu bu yaşlarda giderilmese çocuğun okul hatta ve yaşamın daha sonraki dönemlerine dek sürebilir.

Çocukların 2 yaşından önce dilbilgisini sözcüklerle birlikte jest-mimik gibi işaretleri kullanabilirler. 2 yaş civarı çocukların da iki sözcük birleştirerek cümleler oluşturup işaretleri azaltarak dilbilgisel kurallardan faydalanmaya başladıklar. Çocukların 2.5 yaşından sonra sözcük dağarcıkları, kelime hazinelerinin arttığını ve ürettikleri cümlelerin anlamsal ve dilbilgisel olarak zenginleşmektedir. 4-5 yaşında çocuklar isteklerini ve ilgilerini uzun ve karmaşık cümlelerle zorlanmadan ifade edebilirler ve çevresinde duyduğu şeylerin çoğunu rahatlıkla anlayabilirler. İşte bu seviyelerin birinde aksama varsa çocukta dil ve konuşma bozukluğundan şüphe etmek gerekir. Çocukların konuşarak, kendilerini ifade ederek geçirebileceği zamanları aksine bekleyerek geçirmek onların akademik gelişimlerini, duygusal zekalarını, bilişsel becerilerini, özel yeteneklerini, özgüvenlerini engellemektedir. Dil ve konuşma sorunlarının varlığında zaman geçirmeden dil ve konuşma terapisi almak çocuğun diğer alanlardaki gelişimi açısından hayati önem taşımaktadır.

Dil ve konuşma terapisi alan çocuklar ile terapi almayan çocuklar karşılaştırıldığında kelime dağarcığında, konuşma anlaşılabilirliğinde ve sosyalleşme becerilerinde artışın yanında ebeveynlerin endişelerinin azalması gibi farklar belirlenmiştir. Yapılan araştırmalara göre, 2 yaşında konuşma geriliği olan çocuklar 3 veya 4 yaşına geldiklerinde hala yaşıtlarının performansını yakalamamış olabilirler. Erken müdahale sayesinde ise (3 yaş öncesi başlayan tedavi) çocuğun gelişimini desteklemek ve mümkündür. Erken müdahalenin hem dil ve konuşma hem de eşlik edebilen başka bozukluklar için faydalı olduğu belirlenmiştir. 
Gecikmiş konuşma bir çocuğun yaşıtlarıyla benzer konuşma becerilerini sağlayamaması olarak tanımlanabilir. Bir çocuk yaşıyla uyumlu beklenen konuşmayı sağlayamıyorsa bu bir "konuşma bozukluğu" olabilir, veya "gelişimsel dil gecikmesi" olabilir. Herhangi bir organa bağlı olarak konuşmada bozukluk olmasına "organik konuşma bozukluğu", herhangi bir organda bozukluk olmadan ortaya çıkan duruma "işlevsel konuşma bozukluğu" denir. 
Konuşmada gecikmenin en önemli nedenlerinden biri işitme azlığı olmasıdır. İşitme azlığı doğumsal olabileceği gibi sonradan kazanılmış da olabilir. Çocuk daha önceden duyarken yeni başlayan bir işitme azlığı olabilir. Çocuğun yüksek sesleri duyması, bazı sesleri (sadece pes sesler, sadece tiz sesler) duyması o çocukta işitme kaybı olmadığını göstermez ancak konuşmanın başlamamasına neden olabilir. Bu nedenle konuşmasında gecikmeden şüphelendiğimiz çocukta detaylı bir işitme değerlendirmesi yapmak esastır. Edinsel (sonradan olma) işitme kaybının en sık nedeni sık üst solunum yolu geçiren çocuklarda orta kulak havalanmasının bozulmasıyla ortaya çıkan durumlardır. Bunun yanında fark edilmeyen bir (submukozal) damak yarığı, dil bağı varlığı gibi ağız içi problemleri de geç konuşma veya konuşma bozukluğu yapabilir. 
Gecikmiş Konuşmadan Şüphelenilecek Durumlar
Her bebek 3-6 aylık oluncaya kadar anlamsız sesler çıkarabilir ve bu o çocukta işitme kaybı olmadığını göstermez. Sağlıklı doğan her bebekte mutlaka işitme taraması yapılmalıdır.
6-12 aylık bebek "ba ba ba", "ma ma ma" gibi anlamlı sesler çıkarmaya başlamalıdır.
12 aylık bebek "evet", "hayır" gibi komutları anlamalı, ismiyle çağırıldığında bakmalıdır.
12-16 ay arasında "dede", "baba" gibi anlamlı 1-2 kelimesi olmalıdır.
24. ay tamamlandığında 5-10 kelimeli bir kelime dağarcığı gelişmiş olmalıdır.
24-36 ay arasında "bu ne?", "top nerede?", "ben kimim?" gibi soruları anlıyor ve anlamlı cevap veriyor olmalıdır.
24-36 ay arasında 2 veya 3 kelimeli cümleler kurabiliyor olmalıdır.
36. aydan sonra kullandığı kelimeler yabancılar tarafından anlaşılıyor olmalıdır.
4-5 yaşında basit bir olayı anlatabiliyor olmalıdır.
7 yaşında karmaşık bir olayı anlatabiliyor olmalıdır.
Gecikmiş Konuşmanın Nedeni Araştırılmalıdır
Çocuğun işitmesine ve konuşmasına engel oluşturan patolojiler araştırılmalıdır. Psikolojik bir engel varlığı sorgulanmalıdır. Daha sonra yaşıyla uyumlu gelişim testi, zeka testi değerlendirmeleri yapılmalıdır. Ayrıca kas ve sinir sistemini etkileyebilecek rahatsızlıklar araştırılmalıdır. Tüm bunlar normalse konuşmada gecikmeye neden olabilecek çevresel faktörler irdelenmelidir.
Ailesel dil gecikmesi, gelişimsel dil gecikmesi, prematüre doğum veya büyüme gelişme geriliği, iki dil konuşulması, sağ el- sol el kullanılması gibi çatışma yaratan durumlar, işitme kayıpları, işitmenin algılanması bozuklukları, yarık damak-dudak gibi ağız içi problemleri, otizm, zeka geriliği, psikososyal uyaran eksikliği, aşırı koruyucu-kollayıcı ana-baba tutumları gibi faktörler dil gecikmesine ya da dil bozukluklarına sebep olabilmektedir.

Bu makale 17 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Engin Olgun

Psk.Engin Olgun, Mersin Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nü bitirmiştir. 2011 yılında ise Anadolu Üniversitesi Dil ve Konuşma Terapistliği bölümünde lisansüstü eğitimini tamamlayarak, “Uzman Dil ve Konuşma Terapisti” unvanını almıştır. 

Kütahya Özel Su Eğitim ve Danışmanlık Merkezi (Psikolog + Dil ve Konuşma Terapisti) – 2012 – 2013 Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi (Psikolog + Dil ve Konuşma Terapisti) – 2011-2012 Eskişehir Elifana Çocuk Sağlığı Dal Merkezi – Yarı Zamanlı (Psikolog), 2007-2009 Eskişehir Zübeyde Hanım Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi (Psikolog), 2007 – 2009 Hazem Kardelen Özel Eğitim ve Danışmanlık Merkezin'de görev almış olan Psk.Engin Olgun mesleki çalişmalarına şu an Derin Terapi Danışmanlık ve Toprak Danışmanlık ve Konuşma Merkezin'de devam etmektedir.

 

Etiketler
Gecikmiş konuşma
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Engin Olgun
Uzman Dil ve Konuşma Terapisti Engin Olgun
Antalya - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube