Bağımlılık hakkında farkındalık sahibi olmak için öncelikle bağımlılığın nörobiyolojisi hakkında fikir sahibi olmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bağımlılık alışkanlık değil bir beyin hastalığıdır.
Beynimizde kişinin duygusal tepkilerini ve eylemlerini düzenleyen dopamin nörotransmitterleri vardır. Yapılması keyif veren aktivitelerden sonra salgılanır.
Bağımlı olunacak madde veya davranış neticesinde normalden fazla dopamin salınır. Yüksek seviyede dopamin ile tanışan beyin artık normal seviyede dopamin salgılatan eylemi tercih etmez.
Böylece beyindeki dopamin dengesi bozulur. Ödül zevk merkezi tahrip olan beyin yüksek dopamin salgılatan madde veya eyleme bağımlı hale gelir.
Dijital Bağımlılık, kumar bağımlılığı ile benzer olarak davranışsal bağımlılıklar içerisinde değerlendirilmektedir.
Kişi eğer;
-Dijital nesne kullanım bozukluğunu bildiği halde kendini durduramıyorsa,
-Giderek kullanım süresi artıyor, tolerans geliştiriyorsa,
-Aile ve arkadaşlarını ihmal ediyorsa,
-Dijital nesne ile temas halinde değilken boşluk hissi, depresyon, huzursuzluk veya sinirlilik halleri yaşıyorsa,
-Kullanım bozukluğu konusunda yalan söylüyorsa,
-Sadece dijital nesne ile kendini iyi hissediyorsa,
-Sorumluluklarını yerine getiremiyor, psikososyal yaşam becerileri düşüyorsa,
-Uyanır uyanmaz , yemek yerken, asansör beklerken, lavabo ihtiyacını giderirken, araba kullanırken dijital nesne ile ilgileniyorsa,
Dijital bağımlı diyebiliriz.
Dijital bağımlılığın yanı sıra kişi Plagomani(şarz bağımlılığı), Fear of Missing Out(gündemi kaçırma korkusu) ve Netlessfobi( internetsiz kalma korkusu) gibi bozukluklar oluşabilir.
Ayrıca bireyin dikkati ne kadar dağınıksa, zihin ne kadar geçmişe ve geleceğe gidiyorsa, ne kadar anda kalamıyorsa mutsuzluk artıyor.
Bizde telefona baka baka kendimizi mutsuzluğa eğitiyoruz.
Dijital Bağımlılıktan korunmak için davranışsal tavsiyelerim:
-Kontrollü dijital nesne kullanımı için anahtar davranış sınırlar koymaktır.
-‘’İşten geldim, yemeği yedim biraz internetle ilgileniyim’’ derken ‘’internetle ilgilenme’’ kısmı ucu açık olmamalı.
- Mesele sosyal mecraya başlamak değil, başladıktan sonra durduramamak. Oluşturulan algoritmalar da zaten bunun üzerine. Bu yüzden sosyal mecra gezintimiz başladıktan sonra mutlaka bir son bulmalı.
- Sosyal mecra kullanımına günde 2-3 kere 1 er saat ayırabilirsiniz. Önemli olan kullanımın 1 saatte bittiğini bilin. ‘’Biraz daha bakiyim’’ derseniz bunun sonu yok. Kontrolün kesinlikle bizde olması gerekiyor.
-Uyandığımızda ilk iş telefonla ilgilenmemek için analog saatlerle alarm kurabiliriz.
-Ayrıca radyasyondan etkilenmemek adına telefonlarımızın kesinlikle yattığımız odanın dışında bırakmalıyız. Radyasyondan korunmak için Dijital nesne en fazla 40 santim yakınlıkta olunmalıdır. Sürekli dijital nesne radyasyonuna maruz kalmak biliş bulanıklığı oluşturur.
-Yemek masasına kesinlikle telefonla gitmemeliyiz.
-Lavaboda dijital nesne ile uzun süre geçiriyorsak telefon yerine bir dergi bulundurabiliriz.
-Arabada telefonumuz gözümüzün ucunda bulundurmamalıyız.
Davranışsal önlemler sizi engelleyemiyorsa bir ruh sağlığı uzmanına başvurmanızı öneriyorum.
Sağlıklı ve kontrollü dijital kullanımlar dilerim.