Detox nedir?

Detox nedir?

Detoksifikasyon; vücudun toksinlerden arınması demektir. Nasıl ki çok yorgun düştüğümüzde dinlenmeye ihtiyaç duyarız hücrelerde biriken ve vücudun istemediği materyaller olan toksinlerden arınma metoduna detoksifikasyon denmektedir. Toksin (Toxium) zararlı etkileri olan ve vücutta istenmeyen, sağlığı negatif etkileyen bir maddedir. Toksinler hem vücudumuzda üretilir hem de dışarıdan alınır. Vücudun fizyolojik metabolizmalarının çalışması sonucunda açığa çıkar. Dışarıdan ise yemeklerden, soluduğumuz havadan, fiziksel temaslar sonucunda alınabilir.

Besinler, üretim safhasından başlayarak, mutfağımıza gelene kadar birçok işlemden geçer ve belirli oranlarda toksin kazanırlar. Özellikle tarımsal ilaçların kullanılması, havadan, sudan, topraktan gelebilecek zararlı maddeler, saflaştırılma, korumak amacıyla koruyucu maddeler katılması, boyama gibi işlemlerde düşünülürse bir miktar toksin içerdiği ortaya çıkmaktadır.

Vücudumuzda günlük işlevlerini gerçekleştirirken de toksin üretir. Vücuda gerekli olan enerji üretilirken serbest radikaller denilen ve vücutta istenmeyen maddeler oluşur. Bunlar vücuttan uzaklaştırılamazsa; kanser, kalp hastalıkları, erken yaşlanma, artrit gibi riskleri artırmaktadır. Bunların yanında baş ağrıları, halsizlik, yorgunluk gibi günlük olarak sürekli şikayet ettiğimiz rahatsızlıkların da nedeni olabilmektedir.

Toksinleri vücuttan uzaklaştıran başlıca organımız karaciğerdir. Bu maddeler dışarıya atılabilmesi için; böbreklerden idrarla, deriden ter ile, bağırsaklardan dışkı yoluyla atılmaktadır. Karaciğerin görevini tam olarak yapmasını engelleyen bazı maddeler bulunmaktadır. Bunlar; kafein (çay- kahveden), alkol, ilaçlar,Sigara dumanı, egzoz dumanı, fazla protein tüketimi, doymuş yağlar, rafine şeker ( çay şekeri-tatlılar vs ...)

Sağlıklı bir vücut belli düzeydeki toksinleri vücuttan rahatlıkla uzaklaştırabilir. Fakat vücutta fazla miktarda toksin varsa bu denge bozulur. Toksinler hücrelerin içinde birikmeye başlar ve çalışmalarını engeller. Günlük işlevini tam yapamaz duruma gelen vücut gerekli enerjiyi üretemediğinden yorgunluk, halsizlik, konsantrasyon güçlükleri, bellek zayıflığı gibi istenmeyen durumlarla karşılaşılır.

Bu maddelerin vücutta birikmesini önlemek ve vücuttan uzaklaştırılmasını sağlamak için vitamin ve minerallere ihtiyacımız vardır. Antioksidan vitamin olarak bilinen A, C ve E vitaminleri yanında özellikle Çinko ve Selenyum mineralleri de serbest radikal olarak adlandırdığımız bileşikleri vücuttan uzaklaştırmada görev almaktadır. Bunların yanında flavanoid olarak adlandırılan maddelerde yardımcı olmaktadır.

Enerji metabolizmasında birçok vitamin ve mineral görev almaktadırlar. Özellikle B vitaminleri, C vitamini, demir, magnezyum gibi mineraller görev almaktadır.

Çinko birçok enzimin yapılmasında anahtar görevi yapmaktadır.

Koenzim Q10 vitamin benzeri bir maddedir. Enerji üretiminde önemli bir görevi vardır. Hem vücudumuzda üretiliyor, hem de besinlerden alınabiliyor.

Krom, hücre yapısının korunmasında, enerji üretiminde, kalbin çalışmasında, iştahı ayarlamada görev alan bir mineraldir.

Organizmamızı ele aldığımızda ne kadar kompleks bir yapıda olduğu ihtiyaçlarından da görülebilmektedir. Vücudun ihtiyacı olan vitamin ve minerallerin hepsi birbirinden etkilenmekte ve böylece düzenli bir şekilde çalışmaktadırlar. Nasıl bir elin beş parmağı tüm el fonksiyonumuzu gerçekleştirmek için gerekli ise vitamin ve mineraller de tüm fizyolojik olayların gerçekleştirilmesi için gerekli olan parmaklardır. 

Her zaman sloganımız; Sağlıklı ve dengeli beslenmenin öğrenilip, uygulanabilmesidir.

Detoks adı altında diyet programları sağlıklı bir yöntem midir??
Kendimizi açlığa mahkum etmenin bedenimizde biriktiğini düşündüğümüz toksinlerden bizi kurtardığını gösteren sağlam kanıtlar yok . Özellikle çocuklar, ergenler, hamileler ve emziren kadınlar gibi gelişim ve değişim yaşayan insanlar, böbrek ve karaciğer yetmezliği olan yaşlı yetişkinler, kalp rahatsızlığı olan veya diyabetli hastalar, bağırsak düzensizliği yaşayanlar, anemi, düzensiz beslenme veya bozuk emilim (örneğin mide by-pass'lı veya düzensiz yeme alışkanlığı olan hastalar) gibi kronik rahatsızlıkları olanlar ve kanın pıhtılaşmasını engelleyen ilaçlara devam edenler meyve-sebze ve su karışımlı detoks rejiminin olumsuz reaksiyonlarına ve etkileşimlerine maruz kalabilirler. Sınırlı besin tüketimi uygulamaları; Herxheimer Reaksiyonu adı verilen duygu-durum değişiklikleri, uyku hali, baş ağrısı, mide bulantısı, kötü ağız kokusu, yüzde çökme, sıvı kaybı (dehidratasyon) ve metabolizmanın yavaşlaması gibi sorunlar doğuruyor. Vucüy yağ dokusu azalmıyor kas dokusu erimeye başlıyor. Bütün bunların sonucunda da hızla kilo artışı kaçınılmaz bir hal alıyor. Kalp ritmi bozuklukları, beyin fonksiyonlarında kayıplar, psikolojik problemler; hemoroid ve bağırsak problemleri, beslenme yetersizlikleri de cabası…

Zaten en iyi detoks makinelerine sahibiz: Karaciğer, Böbrekler, Barsak sistemi.. Çoğu kişi detoks diyetinde kalori alımlarını azatlığı için kilo verdiğini fark eder. Hızlı detoks programlarından uzak durun ve bunların yerine daha dengeli bir yaklaşım tercih edin.

Daha az kaloriye daha uzun süre tok kalmak ve su kaybı yerine gerçek kilo kaybı sağlamak için çok yağlı, çok şekerli gıdalardan aldığınız kaloriyi azaltın, doyurucu meyve ve sebze miktarını arttırın.

Alkol ve kafeini azaltarak karaciğerin yapmak zorunda olduğu toksinlerden arındırma işlemini miktarını azaltmak da mantılıdır.

Sıvılar yaşam için elzemdir. Vücudunuzun su ihtiyacını tam olarak karşıladığınızdan emin olun.

Donmuş gıdalar soğutucudaki hazır gıdalara göre, daha az koruyucu katkı maddeleri içerir unutmayın!!!

Kısacası, Sağlıklı Yaşam Tarzı (SYT) benimsenmeli!! Enerji ihtiyaç duyulan ölçüde olmalı, temel besin gruplarından çeşitli besinleri tüketerek ‘meyve, sebze, tam tahıl ve yağsız veya az yağlı süt ve süt ürünleri'nin ve her gün fiziksel aktiviteye yer vererek SYT'nı yakalayabiliriz. 

Sağlıklı, dengeli, iyi bir beslenme planı; yaşam biçimine, yaşa göre ayarlanmış bir egzersiz programı; zaten beklenen detoks sonuçlarını bize gösterecektir.

SYT için nasıl Beslenmeliyiz??

v      Her gün Mutlaka su içmeliyiz. ( 2-3 lt)

v      En az 5 porsiyon sebze-meyve, 

v      Kişiye göre önerilen tam tahıllı ürünler,

v      Yeterli miktarda yağsız et, balık ve diğer et alternatifleri

v      Düşük yağlı süt ürünleri,

v      Alkol ve kafeinden uzak durmalıyız

Beslenme programlarında daha güçlü antioksidanlar kullanılabilir!! Buzdolabınızı Gözden Geçirme zamanı

Her gün günlük beş porsiyon sebze ve meyve çerçevesinde bir porsiyon ORMAN MEYVESİ yiyin. 2-3 yemek kaşığı ortalama 80 gr bir porsiyona denktir. Orman meyveleri polifenol adı verilen maddeden zengindir. Polifenoller serbest radikalleri vücuttan uzaklaştıran güçlü antioksidanlardır.

Özellikle Taze yabanmersini: Koyu mavi rengi serbest radikallerle( vücutta istenmeyen toksik maddeler maddeler) savaşan güçlü bir antioksidan olan ‘antosiyanin' pigmentinden gelir. Sadece yarım kase yabanmersini ; beş porsiyon bezelye, brokoli, havuç veya almadakine denk antioksidan içerir.

Cranbberry Suyunda 200 ml veya Elmadan yaklaşık 25 gr ( Granny Smith ve Red Delicious) kadar alınması bile Prosiyanidin maddesinin alınması için iyi bir ölçü..

Porsiyonda Antioksidan miktarı                                             Meyveler

EN İYİYLER              ELMA-BÖĞÜRTLEN-YABANMERSİNİ-KİRAZ-CRANBERRY-KIRMIZI ERİK-AHUDUDU-ÇİLEK

ÇOK İYİLER             KAYISI-KIRMIZI VEYA YEŞİL ÜZÜM-PORTAKAL-KIRMIZI GREYFURT-ŞEFTALİ-ARMUT-MANDALİNA

İYİLER                       MUZ-KİVİ-MANGO-NEKTARİN

ORTA                         KANTOLUP KAVUNU-KARPUZ

Cildimizi kurtarmak için domates kaçamağı; Likopeni günlük hayatımıza çok rahat alabiliriz. Birkaç domatesi sızma zeytinyağında (likopen yağda çözülebildiği için çeşitli organlarda daha aktif olarak birikir: karaciğer,akciğer,prostat), yumuşayana ve yarılmaya başlayana kadar kabuklu halde ısıtıp, taze fesleğenle karıştırabilir ve kızarmış bir ekmeğe sürerek tüketebilirsiniz. Her gün ortalama 16 mg likopen alınmalı..

Domates tüketemiyorsanız likopen için alternatifleri deneyebilirsiniz!!Kırmızı greyfurt( 3 tane), Guava suyu( 300 cc), Karpuz ortalama 350 gr…

Yağsız ve yeşil olan ISPANAK: Yağ içermeyen bitkiler içinde en önemli folik asit kaynaklarından biridir. Ayrıca çok iyi lutein kaynağıdır.. Ispanak koparıldıktan sonra içerdiği folik asit ve antioksidanlar hızla azalmaya başlar. Dolayısı ile taze ıspanak birkaç gün içinde mutlaka tüketilmedir. Buzdolabında maksimum 8 gün dayanır.Yıkanmış ıspanağı, Salata kurutucusunda iyice kuruttuktan sonra buzdolabındaki sebze bölmesine ağzı açık bir torbada gevşek bir halde muhafaza edebilirsiniz. Çiğ ıspanak tüketemiyorsanız, ıspanağı dört dakikadan uzun süre haşlamamalısınız.(folik asitin nerdeyse tamamı yok olur)

 

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Aylin Yılmaz

Etiketler
Detox nedir
Dyt. Aylin Yılmaz
Dyt. Aylin Yılmaz
İstanbul - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube