Depresyon ( duygu durum bozukluğu )


Depresyon, stres gibi çevresel bir etkene bağlı olarak gelişen, depresif duygu durum, karamsarlık ve umutsuzluk temalı belirtilerin görüldüğü rahatsızlıktır. Her üzüntü hali depresyon anlamına gelmez. Klinik belirtilerin anlamlı düzeyde şiddetli olması gerekmektedir.
Tanı konulabilmesi için, iki haftalık bir dönemde DSM-5’de tanımlanan belirtilerden en az 5 tanesinin görülmesi gerekmektedir ve kişinin işlevselliğinde değişim olmalıdır. Bu belirtilerden en az biri ya çökkün duygu durum (1. Belirti) ya da ilgisini yitirme, zevk alamama (2.belirti) olmalıdır.
Aaron Beck, duygu durum bozukluğu olan depresyonu ilk defa bir düşünce bozukluğu olarak ele almıştır.
Bilişsel Terapi, depresyonu biyopsikososyal bir model ile ele alır. Biyolojik, çevresel, bilişsel ve davranışsal etkenlere odaklanır.
Kişi içinde bulunduğu/yaşadığı durumu, olayı geçici yerine kalıcı ve sürekli, tekil yerine yaygın ve genel, herkesin yaşayabileceği bir durum olarak değil de kendisine özel, kişisel olarak açıklar.
Örneğin kişi başarısızlıklarını değişebilir özellikler ( yeterince çaba göstermemek) yerine kalıcı özelliklere (yetersizim) bağlama eğilimindedir.
Antropolojik model, depresyonu kaybı en aza indirmek için geri çekilme ve yüksek beklenti içeren iyimserliği reddederek riskten kaçınma stratejisi olarak açıklar.
‘’8 verip (enerji harcama) 4 almaktansa, 2 verip 1 alırım, kaybım 1 olur, hem de daha az enerji harcarım.’’
Kişi kendisi, geleceği ve dünya hakkında olumsuz bilişlere sahiptir.
‘’Ne yaparsam yapayım ben yetersiz biriyim’’
‘’Dünya baş edemeyeceğim zorluklarla dolu’’
‘’Geleceğe dair hiçbir ışık yok’’