Değer-siz hissediyorsan..

Değer-siz hissediyorsan..

DEĞER-SİZ HİSSEDİYORSAN..
Son zamanlarda ‘değersiz hissetme’ sözüne takılmış durumdayım. Hem danışanlarım, hem çevremdeki gözlemlerim bana bunu tekrar tekrar hatırlatıyor; ‘değersizleşme’, ‘değersiz hissetme’,  ‘değerini bilmeme’ ‘değer vermeme’ vs...Sürekli bir ‘değer’ kavramı dolanıyor ağızlarımızda.
Mesela kadını kocası aldatıyor..Ya da tam tersi..Mesela işinden başka bir şey düşünmeyen, ailesine vakit ayırmayan bir erkek karısını değersiz hissettiriyor..Mesela evinde sürekli eleştirilen, suçlanan, aşağılanan bir çocuk kendini önemsiz, değersiz hissediyor..Kocasının ailesi tarafından kabul edilmeyen, horlanan, küçümsenen bir kadın değersiz hissediyor..İşyerinde müdürü tarafından sürekli azar işiten, ne yapsa yaranamayan, satışları tutturamadığından işini kaybetme tehdidi yaşayan bir çalışan kendini değersiz hissediyor..Arkadaşları tarafından aranmak, sorulmak kısaca ilgi bekleyen ama bunu göremeyen bir kişi kendini değersiz ve yalnız hissediyor..Mesela... 
Bu konuya ‘Değer’ sözcüğünü masaya yatırarak başlamak gerekir diye düşünüyorum.  Nedir değer? Kendi değerimizi belirleyen ne? Ölçebilir miyim değerimi? Değerim arttırılıp azaltılabilir mi? Bunu kendim yapabilir miyim? Ya başka insanlar? Onlar benim değerimi nasıl etkileyebilir? Bu soruları hiç sordun mu kendine?
Depresyonun gün geçtikçe arttığı günümüzde bu soruları kendine sormanın ve cevaplarını aramanın vakti geldi de geçiyor bile. Özellikle de yaşamdan yeterince keyif alamadığını düşünüyor, yaşam enerjini nasıl arttıracağını bilemiyorsan!
Öncelikle şunu unutma ki hepimiz birbirimizden farklıyız, biricik ve özeliz. Olaylara, insanlara ve deneyimlerimize yüklediğimiz anlamlar da farklı bu bağlamda. O yüzden sözlük anlamı ‘kıymet, bedel’ olan ‘değer’ tanımın diğerlerinden farklı olabilir. Belki senin için değerli olmak ne kadar güzel olduğunla biçilirken, bir başkası için ne kadar zengin olduğuyla, başkası için ne kadar çok bilgili olduğuyla, bir başkası için ise ne kadar çok çevresi seveni olmasıyla tanımlanabilir. Bu tamamen senin değerli buldukların, yüklediğin anlamlarla ilgili..
Önce bir düşün senin kendi değerini belirleyen ne? Hangi kriterler? Peki, ikinci soru şu; değerini sadece kendin mi belirliyorsun yoksa başkalarının değerlendirmesi de önemli mi? Yani sen kendini güzel bulurken başkaları bulmazsa değerin düşüyor mu? Kendini daha mı az güzel hissediyorsun? Yoksa daha mı az değerli? Benim düşündüğüm mü yoksa başkalarınınki mi? Hangisi önemli, hangisi söyle?
Arz-talep dengesi diye bir kavram var ekonomide; bu pek çok nesnenin fiyatını belirliyor hayatımızda. Ben de kendi değerimi arz-talep dengesiyle mi ölçmeli miyim? Daha çok talep görmem kendi değerimi arttır mı?
Bu sorularının cevabı sende sevgili okuyucu..Dış dünya rekabetçi, en iyi olmak zorundasın..En iyi olmak için mücadele vermen gerekli..Evet, başarılı bir sunucu, başarılı bir avukat ya da yazar olman, değerin, yaptığın işin kalitesi kadar beğenilmesinden, nasıl sunduğundan geçiyor..Ama bunun da özü kendine verdiğin değerden..Ancak kendini seven, kendini değerli bulan ve bunu yansıtan bir birey, başkaları tarafından da değerli bulunulur...
Üzgünüm işin özü yine senden geçiyor..Yine sorumluluk sende..Başkaları tarafından daha çok onaylanarak, daha çok sevilerek bir gün hakkettiğin değeri bulacağına kendini inandırmışsın ama bu yolu değiştirme vakti artık!  Çünkü bu yol hiç bir zaman karaya varmıyor, bir durgun bir dalgalı o denizde sen ısrarla yolculuk etmeye devam ediyorsun.. Başkaları kendini değersiz mi hissettiriyor? Bırak artık başkalarını suçlamayı. Bırak artık seni istemeyen adamın peşinden gitmeyi..Bırak artık değişmesini beklemeyi..Buna izin veren sensin! Kendini değersiz hissettiren de! Bugun sadece KENDİNİ değiştirme kararı ver..Kendini değerli bulmuyorsan neye ihtiyacın olduğunu düşün ve harekete geç..Daha güzel olmak istiyorsan bunun yolunu bul..Daha zengin olmaksa buna odaklan..Ama en çok şu hayatta keyif aldıklarını, ilgi alanlarını, sevdiklerini, yeteneklerini düşün..Yeni tecrübelere aç kapılarını, yeni insanlar tanı, görmediğin yerler gör..Okunacak kitaplar, gidilecek filmler KENDİNİ keşfetmende rol oynar belki kimbilir..’Benden geçti artık’ dediğini duyar gibiyim..Bahane bulma, geçmedi geçmez korkma! Daha anlamlı, coşkulu, dolu dolu yaşanmayı hakeden anların var önünde unutma! Sen biricik ve özelsin..Eşin benzerin olmadığına göre çok da değerlisin..Önce bunu kabul et..Sonra da söyle kendine, seni sen yapan güçlerini, değerlerini, içinden değil yüksek sesle, coşkuyla..Git onların üstüne..Zorla kendini, sabırla, azimle besle, geliştir..Başkaları değil onlar senin en büyük hazinen, en büyük değerin unutma..
 
 
 
 
   
 
        
 

Bu makale 9 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış

Uzm. Psikolog Manolya Özek Tatış 1980 İzmir doğumludur. İzmir Amerikan Lisesi’nin ardından Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümünü kazanmış, son senesini Amsterdam School of Business’ta exchange öğrenci olarak tamamlamıştır. Avrupa ülkelerinin çoğunu gezdiği bu deneyimin ardından özel sektörde satış pazarlama alanında çalışmış, kurumsal hayatın kendisine göre olmadığını anlayınca kendi işini kurmaya karar vermiştir. 26 yaşında Pozitif Manevra Psikolojik Danışmanlık & Koçluk Merkezi’nin kurucularından olan Tatış, önce koçluk eğitimi alıp öğrenciler, aileler ve okullarla çalışmaya başlamıştır. Çocuklarla çalışırken Play Attention Dikkat eğitim programını ve 5-17 yaş aralığındaki çocuklara uygulanabilen bir bilişsel beceri değerlendirme sistemi olan CAS (Cognitive Assesment System) testini kullanmıştır. Ardından psikoterapist olarak ilerlem ...

Etiketler
Denge
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış
Uzm. Psk. Manolya Özek Tatış
İzmir - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube