Her insanın okula başladığı ilk günle ilgili özel bir hatırası vardır. Kimisi ne kadar kolay alıştığından bahseder, kimisi duyduğu heyecandan ve sevinçten, kimisi ne kadar çok ağladığından, kimisi terkedildiğini düşündüğünden, kimisi bir daha anne-babasını göremeyeceğini sandığından bahseder… Hepimizin bir zamanlar çeşitli duygular ve deneyimlerle geçtiği o sıralardan, şimdi çocuklarımız geçmeye hazırlanıyorlar. Hayata ilk adımlarını atıyorlar.
Okul, çocuğun artık dış dünyaya açıldığı, toplumsal çevreyle iyice tanıştığı ve kendi sosyal becerilerini geliştirmeye olanak bulduğu ilk kurumdur.. Burada çocuk kendini sınıf, arkadaş ve oyun grubu içerisinde bulur. Ev ortamının güven verici ve korunaklı atmosferinden çıkmak, daha önce hiç tanımadığı bir çok akranla tanışmak, uyması beklenen pek çok kural ve öğrenmesi gereken bir çok bilginin olduğu bu yeni sosyal çevre çocuk açısından farklı duygularla karşılanabilir. Bu durum pek çok güçlüğü de beraberinde getirebilir. Evde ‘ilgi merkezi’nde olan çocuklar, okul ortamına geçerken bir uyum süreci yaşarlar. Uyum süreci içerisinde bazı çocuklar okul ortamına kolay alışırken, bazı çocuklar kaygılanabilir..
Her çocuk okula yönelik tutumlarda farklılık gösterebilir. Bu kaygılı durum okula gitmek istememe, anne-babadan ayrılmak istememe, ağlama, bağırma, tepinme vb şekilde ortaya çıkabilir. Eğer anne-baba olarak, bu kaygıların doğal bir süreç olduğunu kabul edersek ve tutumlarımızı bu yönde belirlersek çocuğa okula uyum sürecindeki ilk önemli desteği vermiş oluruz. Çocuğun uyum sürecine saygı duymak ve sabır göstermek gereklidir. Anne-babanın bu süreçte telaşa kapılmadan doğal davranması, çocuğun da bu durumu daha kolay kabullenmesine yardımcı olur. Eğer çocuk, anne babasının kaygılı ve telaşlı olduğunu hissederse, kendi endişelerinde haklı olduğu sonucuna varabilir ve bu da çocuğun sıkıntısını artırır.
Okula başlamadan önce okul hakkında olumlu ama gerçekçi konuşmalar yapmak faydalı olabilir. Öğretmeninin onu çok seveceğini, yeni arkadaşları olacağını, yeni ve eğlenceli bilgiler öğrenebileceğini bu bilgileri öğrenirken ara sıra sınıf içinde oyunlar oynayıp keyifli zaman geçirebileceğini anlatın.
Okula gitmek istemeyen çocuk duyduğu stresle başa çıkmak için ağlamayı seçebilir. Özellikle okulun ilk günlerinde çok sık rastlanan bir durumdur. Bu onun duygusunu ifade ediş ve duygusuyla başa çıkma şeklidir. Çocuk ağladığında sevgi göstermek, sakin kalmak, yumuşak bir dil kullanmak önemlidir. Fakat kararlı ve net bir iletişim dilini tercih etmek gerektiği unutulmamalıdır.
Çocuğu sınıfta bıraktıktan sonra oyalanmadan ve kısa bir vedayla yanından uzaklaşılmalıdır. Okul bitiminde gelip onu okuldan alacağınızı özellikle belirtin ve tam vaktinde çocuğunuzu almaya özen gösterin.
Son olarak çocuğun okuldaki ilk günü çok önemlidir. Okuldaki ilk gün hem aile hem de çocuk açıcından son derece heyecan verici bir deneyimdir. Anne-baba-öğretmen işbirliğinin de önemi ilk günlerde çok önemlidir. İlk gün öğretmeni tarafından sınıfında sevgiyle ve mutlulukla karşılanan çocuk için sonraki günler daha sorunsuz geçecektir.