Çocuklarda özgüven eksikliği

Çocuklarda  özgüven  eksikliği

Çocuklarımız bizim en kutsal varlıklarımız. Genetik yapılanmamızdan doğan ama ağzımızdan çıkan söz ile değil kendimize, olaylara, kişilere ve en önemlisi de eşimize olan davranış modelimiz ile yetişiyor.  Çocuklarımız ergenlik döneminden sonra kendi dünyalarını kurmaya çalışırken bizim o güne kadar onlara gösterdiğimiz; eleştirilerimiz, kayıtsız kalmalarımız, aşırı korumacı yaklaşımlarımız, anaçlığımız, sevgi yöntemlerimiz, başarı ve başarısızlığa olan bakış açımız iç dünyalarındaki etkisini güçlendirir.

Her çocuk bir dünya olmak için uğraşırken bazen istemeden de olsa onu ya kendi dünyamızın uydusu ya da farklı bir gezegen haline getirme çabamız, çocuğun kendi dünyasına yabancılaşmasını sağlar. Kişinin kendine olan yabancılaşması özgüven sorununu veya agresyonu beraberinde getirir.

Bir yerlerde yanlış yapıyoruz ama nerede? Çevremize baktığımızda çocuklarımızda çıkan sorunlara benzer sorunların birçok çocukta olduğunu görüyoruz. Örneğin: Agresyon, çekingenlik, rizikolu işlere aşırı istek, dikkat dağınıklığı,  gelecek korkuları, sınav kaygısı, kardeş kavgaları, sorumluluk duygularında azalma( ev, okul, ödev gibi alanlarda), bağımlılıklar (İnternet, Tv, Telefon, Tablet veya Madde, Alkol, Sigara gibi çocuklarımızı kendisine, geleceğine, bize yabancılaştıran bağımlılıklar. Akraba olmamamıza rağmen neden çocuklarımızda bu denli sorunlar ortak haline geliyor? Çünkü aynı yerlerde aynı hataları yapıyoruz. Bunlar neler?

Aşırı korumacı yaklaşımlar: Anne veya babanın çocuğun yaşı gereği yapması gereken sorumlulukları vermemesi veya verememesi. Bu ne demek? Çocuklar hata yaparak öğrenir. Yani çocuklar ya hata yaparak aklını kullanmayı öğrenecek bu kendine olan güvenini geliştirir.  Veya aklını kullanamayarak hazır olan annesinin babasının öngörülerini, tecrübelerini, cesaretini, telkinini, motivasyonunu, korkularını, heyecanlarını kendisininmiş gibi kullanmaya başlayarak kendisini unutmaya ve değersizleştirmeye başlayacak. Bu durum önceleri çocuğun hoşuna gitse de sonraları bir alışkanlık haline gelmesine yol açar. İster istemez çocuk bu çaba gösterilmeyen davranış modelini uygulamaya başlar. Çünkü basit ve ebeveyn tarafından olumlu karşılanır. Örneğin çocuğun ev, okul ve çevresinde yapması gereken sorumluluklar, ödevler, görevler çoğunlukla istemeden de olsa daha iyi, çabuk ve iyi olsun diye anne ve baba tarafından yapılıyorsa çocuk bu hazırcı yaklaşımı kabul etmeye başlar. Ebeveyn belli bir süre sonra yorulup bu sorumlulukları çocuğa devretmeye çalıştığında sorun çıkmaya başlar. Çünkü çocuk bunun kendi sorumluluğu dahilinde olmadığını savunur. Çatışmalar başlar ve ebeveynler bu sorumlulukları yaptırmak için; rüşvet verme, baskılama veya sorumlulukları vermeme yollarını seçerler. Seçilen her üç yolda yanlış ve çocuk için sıkıntılı, kabul edilmeyen yollardır.  Çocuk bu yaklaşımlardan sonra kendisine, ailesine ve geleceğine dair yabancılaşma içine girebilir. Çocuğun kendine yabancılaşması demek: Yeteneklerini, becerilerini yok sayması demek bu özgüven eksikliğini, çekingenliği ve pasifliği beraberinde getirir.

Aşırı korumacı yaklaşımlar nasıl oluşur?  Ebeveynin geçmişinde yapamadıklarından veya yaşamındaki mutsuzluklarından kaynaklanabilir.

Başarı odaklı çocuk yetiştirme:  Çocuklarımız belli bir hedefe kanalize olmuş güdümlü mermiler değil. Onlar bizim gibi duyguları, öngörüleri, çıkmazları olan birey olmaya çalışan kişilerdir. Ebeveynin  bu sistem içinde çocuğuna  iyi bir gelecek vermek gayretindeyken çocuğuna fazla yüklenmesi veya çocuğu başarılı olduğunda onunla daha fazla ilgilenmesi, yanlış yaptığında ciddi eleştirmesi çocuğun  kaygı ile yüzleşmesini sağlar ki buda çocuğu daha da geriletir. Duygusal zenginliği olan çocuklar daha hızlı öğrenebiliyor.

Çocuklarda özgüven eksikliğin gidermek için öncelikle çocuklarınızı anlamaya çalışmayın algılayın. Anlamak ve algılamak arasında önemli bir fark var.

Anlamak:  karşıdaki kişi ne anlatırsa anlatsın sizin onun hakkındaki önyargılarınız veya kendi duygu düşünceleriniz neyse o kadar anlarsınız.

Algılamak ise karşınızdaki kişinin duygu düşüncesine gösterdiğiniz saygıdır. Karşınızdaki kişi bir şey anlattığında onu dinleyip anlamadığınız konularda sorular sormak ve onu kendisini ifade etmesine olanak sağlamaktır.

Çocukların kaygı ve korkularını dinlemek gerekir. “Bu kaygılar yersiz”, “saçma”, “nereden çıkarttın” gibi cümlelerle çocukların özgüvenlerini yerine getiremezsiniz. Sadece çocukların kaygılarını derinleştirir ve kendinizden uzaklaştırırsınız. Çocuklarda kaygı bazen gurun, bazen utanma duygusunun, bazen aile, çevre baskısının altına saklanmış olabilir. Bunu çıkartabilecek sabır, toleransınız yoksa en yakın ve uygun vakitte çocuğunuzu Pedagoga getirmelisiniz.

Özgüven eksikliği terapilerle çözülebilir bir durum. Erken müdahale edilmezse çocuğun sosyal ve okul başarısınız derinden negatif etkileyebilecek bir sorun halini alır.

 

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Pedagog Soner Koşan

Etiketler
Aşırı korumacı yaklaşımlar doğrumu
Uzm. Pedagog Soner Koşan
Uzm. Pedagog Soner Koşan
İstanbul - Pedagoji
Facebook Twitter Instagram Youtube