Çocuk intiharları

Çocuk intiharları

İntihar olgusu incelenirken en ilginç ve en üzücü olanı hiç şüphesiz çocuk intiharlarıdır. Henüz bedensel gelişimlerini tamamlamamış, kişilikleri gelişmemiş, hayatın çeşitli zevklerini alamamış bu küçük insanların daha bu yaşta niçin intihar ettiklerine geçmeden önce, çocuklarda ölüm kavramının nasıl ve ne zaman geliştiğini inceleyelim.


Çocukluğun ilk yıllarında ölüm, görünmezle eşanlamlıdır. İlk yaşın sonlarında bebek annesinin yanında olmayışıyla onun var olmadığını düşünür. Daha sonraki yaşlardaysa çocuk tamamen yalnız olmadığını ve bu gücünü kontrol edebileceğini öğrenir. 2-4 yaşları arasında çocuk bazı fanteziler geliştirir. 6 yaşına kadar süren bu fanteziler; sevilen bir kişiye karşı duyulan ölüm isteklerdir. Bu tür fantezileri arttığı zaman, çocuk bu düşüncesinden dolayı utanır ve suçluluk duygusu uyanır. Çünkü başkasının ölümünü istemek, kendi ölümünü düşünmekten daha korkunçtur.


Çocukluk döneminin sonuna kadar ölüm kavramı tam olarak gelişmez; çocuk, ölümün sadece büyüklere özgü olduğunu düşünür. Çevresel güçlüklere tepki verirken, ciddi olarak kendini öldürmeyi düşünmek onun yapısına aykırıdır. Burada fantezileri ve gündüz rüyaları da yardımına koşar. Bunlar yoluyla intihar düşüncesi pek akıllarına gelmez.


Çocuk yavaş yavaş büyüyerek yaşamın edilgenliğinden, oyunun etkinliğine geçerken hoşa gitmeyen yaşantısını oyun arkadaşlarından birine aktarır ve böylece yerine geçen biri aracılığıyla kendinden öcünü alır.


Yapılan araştırmalara göre, çocukların hemen hepsinde geçici intihar eğilimleri vardır. Çocuklar, ölümlerinin diğerleri üzerinde yaratacağı etkinin düşüncesinden zevk almalarına rağmen, onunda uygulamayı reddederler.


Çocuklarda evden kaçma olaylarına sık sık rastlanır. Yapılan araştırmalarla evden kaçma ve intihara aynı dinamiklere sahip oldukları saptanmıştır. Çocuk evden uzaklaşarak sorunlarından kurtulacağını düşünür. Sevdiklerinin yanında olmamak, onların ölü olmalarıyla aynı sonuca varır. Ancak ağır korku ve sıkıntı dolu bir yaşam çocuğun kaçma dışında kendisine zarar verme düşüncesi için bir ortam hazırlayabilir.


Ölüm hakkındaki düşünceler çocuklarda genellikle 10 yaşından sonra oluşur. Bu nedenle 10 yaşın altındakilerde intihar olaylarına pek rastlanmaz. 10 yaşındakilerden büyük olanlarda bile intihar oranları oldukça düşüktür. Fakat, buna rağmen intihar girişimleri gerçek intiharlardan kat kat fazladır. Bu oransal farklılığın başlıca nedeni seçilen yöntemin ölümcül olmaması yanı sıra, iki davranışın –daha öncede belirtildiği gibi- farklı dinamiklere sahip olmasıdır. Gerçek intihar grubunda dağılmış aile etkeninin oluşması ve büyük bir oranda ana-baba ölümüne bağlıdır. İntihar girişimlerinde ise ana-baba boşanması yüksek oranda bulunmaktadır.


İntihar girişimi ile çocuk ailesindeki sorunları halletmeyi amaçlar. Bu tür bir tepkiyle ebeveynlerini korkutarak dağılan aile birliğini eski durumuna getireceğini düşünür; bunda oldukçada başarılıdır. Çünkü dağılmış ailelerin bir çoğu çocukları için tekrar bir araya gelirler.


Gerçek intiharlarda ise, ana-babadan birinin kaybı ve ona kavuşmak isteği çocuğu ölüme sürükleyebilir. Bunun yanı sıra başkasına yönelik öfkenin suçluluk ve utanç duygusuyla içe alınması sonucu ortaya çıkan bunalımla da çocuk intihar edebilir.


Çocuk intiharlarının sayısal olarak az olduğunu belirtmemize rağmen, bu intiharların yaklaşık % 75’i erkek çocuklar tarafından gerçekleştirilir. Girişimlerdeyse kız çocuklar çoğunluğu oluşturur. Kız çocuklar edilgen olmaya daha çok zorlandıkları için, bir şeyi elde etme amacıyla girişimlerde daha çok bulunurken, erkek çocuklar otoriteye karşı gelme, nefret, saldırganlığın kendine yöneltilmesi sonucu ölmeyi daha çok istemektedirler.


Başkalarını yönetme, sevgi ve etkinlik kazanma, sevdiği insanları cezalandırma çocukları intihara sürükleyen nedenler arasında sayılabilir. Çocuk daha önce, “beni kaybedince çok üzüleceksiniz” vb. uyarılarda bulunmuş, fakat gerekli ilgiyi yine de bulamamıştır; başvurulacak son çare ise intihar olur. Ailede meydana gelen intihar olayları da çocuğu bazen cezbede bilir. Çocuklukta bu eğilim otaya çıkmasa bile, ilerde bazen kendini gösterebilir. Burada önemli olan, eğilimin çocuklukta ortaya çıkmasıdır.


Sonuç olarak çocuk intiharlarında en önemli etkenin aile olduğunu söyleyebiliriz. Boşanma veya ölüm sonucu ailenin parçalanmasıyla çocuk, en çok ihtiyaç duyduğu sevgiden yoksun kalmaktadır. Ayrıca, aşırı ya da az ilgi göstermek de çocuk bu tür bir davranışa yönelebilir. Şunu da belirtmek gerekir ki, çocuğun sosyalleşmesine çalışan aile bireylerinin yapması gereken en önemli şeylerden birisi de, yaşam ve ölüm hakkında az da olsa tatminkâr edici bazı bilgileri vermeleridir.


Hemen her ülkede çocuk intiharları toplam intihar oranlarının % 10’unu geçmemektedir. Bunların çok büyük bir kısmı da 9-10 yaşından büyük olanlar tarafından gerçekleştirilmektedir.


Nedenler:


Çocukların, ölümün gerçek anlamını algılayamayışları da intihar girişimleri için bir risk faktörüdür.
İntihar girişiminde bulunan erkek çocukların sıklıkla ruhsal bozukluklara ilişkin belirtiler gösterdiği dikkati çekmektedir.
Depresyon yetişkinlerde olduğu gibi çocuk ve gençlerde de önemli bir risk faktörüdür.
İntiharın problem çözme becerilerinin yetersizliği, stres ve umutsuzluk duyguları ile de yakın ilişkisi vardır.
Çocuklar, 9 yaş ve üzerinde, ölümün geri dönülmezliğini ve evrenselliğini anlamaktadırlar. Aynı zamanda, bu yaşlardaki çocuklar gelişimsel olarak zorlu bir dönem olan ergenliğe adım atmak üzere oluyorlar. Ağır yaşam koşulları, kişisel etkenler ve beklenmedik olaylar bu yaş çocuklarının üzerindeki baskıyı artırıyor ve intihar risk oluşturuyor.
Mükemmeliyetçilik ve bilişsel faktörler de intihar girişimleri için risk oluşturmaktadır.
Ülkemizde erken yaşlardan itibaren çocukların sınav hazırlıkları içine sokulmaları belki de hiç hazır olmadıkları bir yarışın bayrağını taşımak zorunda kalmaları da bu baskıyı ve riski artıran etkenler arasında yer almaktadır.


Kendine gerçekçi olmayan standartlar ve hedefler koyma, başarısız olduğunda aldığı eleştiriye katlanamama gibi nedenler de çocuk ve gençlerin intihar girişimlerinde etken oluşturmaktadır.
Göçler, ailenin parçalanması ve tek ebeveynle sosyal desteklerden yoksun kalarak yaşamak da intihar girişimleri nedenleri arasındadır.
İşsizlik ve buna bağlı olarak yaşanan ekonomik sorunlar, ailenin ya da çocuğun bağlı olduğu yer ve kişilerden ayrılması, sosyal ilişkilerin kesintiye ve değişime uğraması da intihar girişimleri için risk oluşturur.


Aile içindeki geçimsizlikler, ihmal ya da istismar da çocukların intihar girişimleri için risk faktörleri arasında yer alır.
Ayrıca, aile içi sorunlar, geçimsizlik, aile içi şiddet, ayrılık ve kayıp intihar riskini artıran öğeler arasında yer almaktadır.


ÇOCUĞA NASIL YARDIM EDİLEBİLİR?


1-     Yaşına uygun açıklamalar yapın.
2- Soyut açıklamalardan uzak durun.
3- Ölümü bir seyahat ya da uyku olarak açıklamayın.
4- Sorularına ve konuşmasına izin verin.
5- Merakını geçiştirmeyin.
6- Vefat etmiş aile fertlerinin de bulunduğu fotoğraf albümlerine bakın.
7- Mezarlığı ziyaret etmelerini sağlayın.
8- Kendi duygularınızı saklamayın.
9- Ana-babalarına veya kendilerine bir şey olacağına ilişkin kaygıları hakkında konuşun.
10- Çocuklarla suçluluk duyguları hakkında konuşun.

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Pedagog Barış Çakır

Etiketler
Çocuk
Pedagog Barış Çakır
Pedagog Barış Çakır
İstanbul - Pedagoji
Facebook Twitter Instagram Youtube