Boyun fıtığına dikkat

Boyun fıtığına dikkat

Boyun fıtığının görülme sıklığı bel fıtığına yakındır. Boyun fıtığının bel fıtığından bazı önemli farkları vardır. Bu farkların başında boyun fıtığının olduğu yerde omuriliğin kendisi ve kola giden sinirlerin olmasıdır. Oysa bel fıtığı seviyesinde omurilik değilde sadece bacaklara giden sinirler vardır. Bu yüzden bel fıtığında sadece bacaklara giden sinirler ve dura dediğimiz bu sinirleri çevreleyen doku baskı altında kalırken boyun fıtığında omuriliğin kendisi ve kola giden sinirler baskı altında kalır. Her iki durumda da merkezi ağrı (bel-boyun ) ve ekstremite ağrısı ( kola bacaklara yayılan ağrılar) olabilir.

Boyun fıtığında sadece omurilik basısı olduğunda bazen hiç ağrı olmayabilir. Bunun tam nedeni bilinmemekle beraber çok nadir bir durum değildir. Bu durumda omurilik baskısı sessizce ilerleyip ciddi ve kalıcı nörolojik hasarlara hatta yürüme zorluğu ve felce kadar giden sonuçlar doğurabilir. Baskı omuriliğe kalıcı olarak zarar verdiğinde miyelopati dediğimiz ciddi bir durum ortaya çıkar. Başlangıçta semptomlar belli belirsizidir ve hastalar genellikle bir şey anlamazlar. Özellikle bacaklarda belli belirsiz çekilme kasılma ve yürümede çok hafif aksama olabilir. Bu durum, ağrısız vakalarda tanı koymayı çok güçleştirebilir. Bazen bu vakalar genç olabildiğinden şikayetlerin boyundan olabileceği atlanabilir ve başka hastalıklar araştırılarak zaman kaybedilebilir. Bu evrede erken evrede tanı konursa tedavi ile myelopati geri dönebilir. Aksi durumda kalıcı güç kayıpları yürüme zorluğu hatta ciddi felç durumları ortaya çıkabilir. Örnek vermek gerekirse son bir yıl içinde hiç ağrı şikayeti olmadan üç hastayı boyun fıtığı ve miyelopati nedeniyle operasyona gönderdim. Bu vakaların ağrısı yoktu. Biri nerdeyse 1 yıldır tanı konamayan 50 yaşında bir hastaydı sadece yürümede hafif bir aksaması vardı. Boyun ve kol ağrıları olmadığından ve hastanın yaşının miyelopati için göreceli genç olmasından dolayı tanı konamamıştı. Diğeri boyun fıtığı ve omuriliğe belirgin bası nedeniyle takip ettiğimiz 43 yaşında bir hastaydı. Takip MR’larında hiç şikayeti olmadığı halde miyelopati tespit etmiştik. Diğeri ise maalesef tekerlekli iskemlede yaşlı bir hastaydı. Hiç boyun şikayeti olmadan ağır myelopati gelişmiş ve tekerlekli iskemleye mahkum olmuştu.

boyunfitigi1                boyunfitigi2

Bir hastada tespit edilmiş bir fıtık yada kireçlenmeye-kanal darlığına bağlı ciddi bir omurilik basısı varsa hasta tedavisi tamamlandıktan ve ağrıları tamamen geçtikten sonra bile seri (genelde yılda bir) MR’lar ile izlenmelidir. Kritik hastalarda omurilik duyu yollarının kontrol eden SEP ve hareket yollarının takip eden MEP tetkikleri de senelik olarak yapılmalıdır. Bu elektrofizyolojik testler MR görüntüsü değişmeden bile omurilik fonksiyonlarındaki bozulmayı yakalayabilirler. Böylece erken tanı koymak mümkün olabilir. Öncesinde hiç bir semptom vermeden ilerleyen miyelopatilerde hastaların ve doktorların daha dikkatli olmak dışında yapacak çok şeyi yoktur.

Boyun fıtıklarında konservatif yani cerrahi dışı tedaviler (fizik tedavi, traksiyon, boyundan ozon ve kortizon enjeksiyonu vs) ile hastaların çok büyük kısmı iyileşir. Miyelopati ise boyun fıtıklarının çok az bir kısmında (%1 den az) ortaya çıkar. Sebep kireçlenme yada fıtık olsun miyelopatiler genellikle cerrahi olarak tedavi edilirler. Bununla beraber her miyelopati operasyon demek değildir. Çok yaşlı bir hastada klinik bulgu vermeyen bir miyelopati konservatif tedavi yöntemleri ile izlenebilir. Burda cerrahi kararı alınırken hastanın olası risk yarar oranı düşünülmelidir. Hemen her hastalıkta olduğu gibi boyundaki kanal darlığına bağlı myelopatilerde erken tanı kalıcı hasar ortaya çıkmaması için son derece önemlidir. Ameliyat sonrası sekel olarak güçsüzlük ve yürüme güçlüğü gibi şikayetleri kalan hastalar ancak fizik tedavi ve rehabilitasyon programı ile eski sağlıklarına kavuşabilirler

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Cengiz Bahadır

Prof. Dr. Cengiz BAHADIR, 1969 yılında Samsun'da doğmuştur. Lisans öncesi eğitimlerinin ardından İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1992 yılında tamamlamış ve tıp doktoru unvanı almıştır. Aynı yıl Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı'nda ihtisas eğitimine başlamıştır. İhtisasının ardından 1997-2000 yılları arasında Marmara Üniversitesi Nörolojik Bilimler Enstitüsü'nde Elektrodiagnostik Nöroloji (EMG) lisansüstü programını tamamlamıştır. 2010 yılında Doçent, 2015 yılında ise Profesör olmuştur. Radikulopatiler (bel ve boyun fıtıklarına bağlı ağrılar), bel ve boyun fıtıklarının cerrahisiz tedavisi, EMG (kas ve sinir hastalıklarının tanısına yönelik elektrofizyolojik inceleme), kas-iskelet sistemiultrasonografisi, artritler (romatoidartrit, ankilozanspondilit, kireçlenm ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
whatsapp
Etiketler
Fizik tedavi
Prof. Dr. Cengiz Bahadır
Prof. Dr. Cengiz Bahadır
İstanbul - Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon
Facebook Twitter Instagram Youtube