Boşansak da anne-babayız (boşanma sürecini ebeveyn olarak çocuklarımıza nasıl anlatabiliriz?)

Bütün çocuklar anne-babaları ile birlikte mutlu bir aile hayatı yaşamak ister. Fakat bazı çocuklar anne-babalarının ayrılma gerçeği ile yüzleşmek durumunda kalır. Çocuklar için anne- babalarının ayrılmasını kabul etmek hiç kolay değildir.

Boşansak da anne-babayız  (boşanma sürecini ebeveyn olarak çocuklarımıza nasıl anlatabiliriz?)

Boşansak da Anne-Babayız

(Boşanma sürecini ebeveyn olarak çocuklarımıza nasıl anlatabiliriz?)
Bütün çocuklar anne-babaları ile birlikte mutlu bir aile hayatı yaşamak ister. Fakat bazı
çocuklar anne-babalarının ayrılma gerçeği ile yüzleşmek durumunda kalır. Çocuklar için anne-
babalarının ayrılmasını kabul etmek hiç kolay değildir. Bu durumu yaşayan çocuklar; büyük bir
hayal kırıklığı yaşayabilir, içinde yaşadıkları bu duruma isyan edebilir ya da kendi kabuklarına
çekilip sessiz kalabilirler. Eşinden ayrılmak durumunda kalan ebeveyn için de durum hiç kolay
değildir. Ayrılma sürecine kadar, kötü de olsa işleyen bir sistem, aile içerisinde acı tatlı biriken
anılar vardır. Boşanma kararı ile birlikte eşler hali hazırda var olan düzenlerinin bozulacağı ve
yeni bir düzen kurulacağı gerçeğine kendilerini hazırlamaya çalışmaktadır. Bütün bu olanların
yanında çocuğun psikolojisine en uygun şekilde davranmaya çalışarak, birlikte çocuk büyütmeye
çabalamak hiç de kolay olmayan bir durumdur.
Aileler öncelikli olarak şunu bilmelidir ki; çocuklarımızın yaşı ne kadar küçük olursa olsun,
çocuklar içinde bulundukları aile ortamında yaşanılan gerçeğin, hissedilen duyguların az ya da
çok farkındadır. Boşanma stresin, endişenin ve öfkenin yoğun yaşandığı bir süreç olarak kabul
edilirse hem ebeveynleri hem de çocuğu bekleyen zorlu bir durumun yaşanacağı aşikardır. Bu
zorlu süreci sağlıklı bir şekilde yürütmeye çalışan anne-babaların; boşanmadan olabildiğince az
hasar görebilmeleri mümkün olur.
Değerli anne-babalar kabul etmeliyiz ki; boşanma hiç kolay olmayan, yürütülmesi de bir o
kadar zor olan, gerginliklerin fazla olduğu bir süreçtir. Ama bu süreç aile içerisinde
yaşanmaktadır ve aile bireylerinin tümünü etkilemektedir. Dolayısıyla ailedeki tüm bireylere
anlayabileceği bir üslup kullanılarak bu gerçek anlatılmalıdır. Ebeveynler tam da bu noktada
“Çocuğum bu durumu kaldıramaz. O daha çok küçük. Bu durumu ona açıklayamam.” gibi
düşünceleri öne sürerek çocukları ile yaşadıkları bu durumu paylaşmayabilir. Ya da “Çocuğuma
en sağlıklı açıklamayı bir psikolog yapar. İyisi mi biz çocuğumuzu bir psikoloğa götürelim.
Yaşadığımız gerçeği çocuğumuza bir psikolog anlatsın.” düşüncesi ile çocukla gerçeği paylaşma
sorumluluğunu bir psikoloğa yüklemeye çalışır. Halbuki çocuğun dünya hayatında
güvenebileceği iki önemli kişi anne ve babasıdır. Dolayısıyla çocuk hayatını etkileyecek bu
gerçeği ilk olarak anne ve babasından öğreniyor olması oldukça kıymetlidir.
Anne-babalar bilmelidir ki; boşanma ile ebeveynler karı-koca olmaktan ve birlikte hayatı
paylaşmaktan vazgeçerler. Çocuklarının anne-babası olmaktan ve çocuklarının ihtiyaç duyacağı
her an ellerinden geleni yapabilme sorumluluğundan vazgeçmezler. Boşanma süreci nasıl
ilerlerse ilerlesin bu gerçeğin değişmeyeceği bilgisinin çocuğun kendisiyle paylaşılması
önemlidir. Boşanmada bazı durumlarda; bilinçli ya da bilinçli olmadan yaşanılan bazı gergin
anlar da vardır. Böyle anlarda eşler birbirlerine karşı yoğun öfke ve kızgınlık besleyebilir. Tam da
bu noktada ebeveynler birbirlerine karşı çocuklarını bir güç unsuru olarak kullanmamalıdır.
Örnek vermek gerekirse “Böyle davrandığın için bu hafta çocuğumu senin yanına
göndermeyeceğim.” Ya da “Çocuğunun yüzünü görmek istiyorsan şu masrafımızı karşıla.” gibi
cümleler çocuğun iç dünyasında ne gibi yaralar açacağının düşünülmeden söylendiği
cümlelerdir. Ebeveynler ne yaşamış olursa olsun, çocuk bu durumun tamamen dışında tutulmalı,
çocuktan bir taraf seçmesi beklenmemelidir.
Anne-babalar boşanma kararını kendi zihinlerinde netleştirdikten sonra, çocuklarının
psikolojisine en iyi gelebilecek açıklamayı yapma yoluna gitmelidir. Bu açıklama mümkün ise
anne-baba birlikteyken yapılmalıdır. Mümkün olmaması halinde anne-baba ortak bir dil
kullanarak birbirlerini kötülemeden ayrı ayrı olarak çocuklarına gereken açıklamayı yapmalıdır.
Bu açıklamada çocuğa, bu süreçten sonra nasıl bir hayat yaşayacağı, kiminle kalacağı,

ebeveynleri ile görüşme durumunun nasıl olacağı gibi bilgiler de verilmelidir. Örnek vermek
gerekirse “Canım kızım, sen de fark ediyorsundur ki, son zamanlarda annenle ben çok iyi
anlaşamıyoruz. Birbirimizi çok üzüyoruz, kırıyoruz, incitiyoruz. Bundan dolayı biz annenle
düşündük ve bir karar verdik. Bundan sonra birlikte yaşamayalım istedik. Ayrı ayrı evlerimiz
olacak ve ayrı ayrı yaşamımıza devam edeceğiz. Biliyorsun ki seni çok seviyoruz, biz sadece
yetişkin anne-baba olarak anlaşmanın yolunu bulamadık. Bizim yaşadığımız bu süreçte senin
hiç bir suçun yok. İkimiz de seni ayrı ayrı çok seviyoruz. İyi ki bizim çocuğumuzsun. Ayrılsak da
senin için zaman zaman bir araya geleceğiz. Birlikte programlar yapacağız.” gibi bir açıklama
yapılabilir.
Anne-babalar çocuğuna gereken açıklamayı yaptıktan sonra çocuklarından görecekleri
tepkiye hazırlıklı olmalıdır. Çocuklar böyle durumlarda ağlayabilir, durumu kabul etmeyebilir,
sorular sorabilir ya da sessiz kalabilir. Bu tamamen çocuğun kendi doğasıyla ilgili olan bir
süreçtir. Anne-babalar çocuklarının her sorusuna cevap vermek vermek, çocuklarını bir doğruya
inandırmak durumunda değildir. Bu tür olaylarda çocuklar bazen işin içinde çıkılamaz sorular da
sorabilmektedir. Böyle anlarda anne-babalar çocuklarından soruyu cevaplamak için zaman
isteyebilir, bu sorunun cevabını düşünmeye ihtiyaçlarının olduğunu ifade edebilirler. Hatta bazı
zamanlarda ebeveynler duygusallaşabilir, ağlama ihtiyacı da hissedebilir. Anne-babaların
süreçte samimi olması, duygularının üzerini örtmek yerine konuşmayı tercih etmesi atılacak
doğru adımdır.
Unutmayalım ki anne-babalar; çocuklarımız karşılarında hiç hatası olmayan mükemmel
ebeveynler istememektedir. Çocuklarımız hata yapabilen, hatasını kabul eden, gerektiğinde özür
dileyen, hissettiği duyguyu paylaşabilen, çocuğunu önemsediğini hissettiren anne-baba
istemektedir.

Bu makale 5 Ekim 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Cennet Büşra Vural

Psikolog & Psikoterapist & Çocuk Gelişimci Cennet Büşra VURAL, 1995 yılında Konya’ da doğmuştur. İlköğretim ve lise eğitimini Konya’ da tamamlamıştır. Hacettepe Üniversitesi Psikoloji ve Pamukkale Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümlerinden lisans ve önlisans eğitimlerini tamamlamıştır. Yaşlı ve engelli yatılı bakım merkezinde, özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinde ve anaokullarında kurum psikoloğu olarak çalışmıştır. Hiera Psikoloji’ nin kurucu ortaklarından birisidir. Katıldığı Eğitimler ve Kurslar  Bütüncül Psikoterapi Eğitimi-Teorik (Psikoterapi Enstitüsü/Gebze Uzm.Dr. Tahir ÖZAKKAŞ)  Bütüncül Psikoterapi Eğitimi-Formulasyon (Psikoterapi Enstitüsü/Gebze Uzm.Dr.Tahir ÖZAKKAŞ)  Bütüncül Psikoterapi Eğitimi-Süpervizyon (Psikoterapi Enstitüsü/Gebze Uzm.Dr.Tahir ÖZAKKAŞ)  Bütüncül Yönelimli Oyun Terapisi Eğitimi (Psikoterapi E ...

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Etiketler
Boşansak da Anne-Babayız
Psk. Cennet Büşra Vural
Psk. Cennet Büşra Vural
Denizli - Psikoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube