Doktorsitesi.com

Bel Fıtığı

Doç. Dr. Mustafa Sakar
Doç. Dr. Mustafa Sakar
31 Aralık 20259 görüntülenme
Randevu Al
Bel fıtığı, günlük hayatımızı etkileyebilecek yaygın bir omurga sorunudur. Genellikle bel bölgesindeki disklerin zamanla yıpranması ya da ani bir hareketle zorlanması sonucu ortaya çıkar. Bu durum sinir köklerine baskı yaparak çeşitli belirtilere yol açabilir. Her bireyin vücut yapısı farklı olduğu için, belirtiler kişiden kişiye değişebilir. Ancak sık karşılaştığımız bazı şikâyetleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bel Fıtığı

1.Belde Ağrı ve Hareket Kısıtlılığı

Bel bölgesinde hissedilen ağrı, en sık karşılaştığımız şikâyetlerden biridir. Bazen hafif bir sızı şeklinde başlar, bazen de ani bir hareketle şiddetlenebilir. Özellikle uzun süre oturduktan sonra kalkarken ya da öne eğilirken ağrı artabilir. Sabahları belde tutukluk hissi yaşayan hastalarımız da olur; bu genellikle kasların ve bağ dokusunun zorlanmasından kaynaklanır.

2.Bacaklara Vuran Ağrı (Siyatik)

Bel fıtığı, sinir köklerine baskı yaptığında ağrı belden kalçaya ve bacaklara doğru yayılabilir. Bu duruma “siyatik” deriz. Genellikle tek bacakta hissedilir ama bazı hastalarda iki bacakta birden de görülebilir. Uzun süre oturmak veya ayakta kalmak bu ağrıyı artırabilir. Bu türlü bacak ağrıları bel fıtığının daha da ciddi boyutlara ulaştığının da bir göstergesi olarak değerlendirilir.

3.Uyuşma, Karıncalanma veya Yanma

Sinirlerin etkilenmesiyle bacaklarda ya da ayaklarda uyuşma, karıncalanma veya yanma hissi oluşabilir. Bu hisler bazen hafif olur, bazen de günlük yaşamı zorlaştırabilir. Bu tür belirtiler, sinir iletimindeki değişikliklerden kaynaklanır.

4.Kas Güçsüzlüğü

Bazı hastalar merdiven çıkarken zorlanma, yürürken dengesizlik ya da bacaklarda güçsüzlük hissi tarif eder. Bu durum sinir baskısının kas kontrolünü etkilemesiyle ortaya çıkabilir. Her zaman belirgin olmayabilir ama uzun süren ağrı ve uyuşmayla birlikte görülüyorsa dikkatle değerlendirilmelidir.

5.Oturup Kalkmada Zorluk

Günlük hareketlerde yaşanan zorluklar da bel fıtığının habercisi olabilir. Özellikle otururken ya da yataktan kalkarken zorlanma hissediyorsanız, bu bel bölgesindeki yapıların zorlandığını gösteriyor olabilir.

6.Öksürme veya Hapşırma ile Artan Ağrı

Bazı hastalarımız öksürürken, hapşırırken ya da ıkınırken bel ağrısının arttığını fark eder. Bu hareketler karın içi basıncını artırarak omurgaya kısa süreli baskı yapabilir. Her hastada görülmeyebilir ama bazen karşılaştığımız bir belirtidir.

 

Ne Zaman Doktora Başvurmalısınız?

Eğer bu belirtiler uzun süredir devam ediyorsa, şiddeti artıyorsa ya da günlük yaşamınızı etkiliyorsa mutlaka bir uzmana başvurmanızı öneririm. Her hastanın durumu farklıdır; doğru tanı ve tedavi ancak bireysel değerlendirmeyle mümkündür.

Unutmayın, bel fıtığı doğru yönlendirmelerle yönetilebilir bir durumdur. Size özel çözümlerle hem ağrılarınızı hafifletmek hem de yaşam kalitenizi artırmak mümkün.

 

Bel Fıtığında Tedavi Yöntemleri

Bel fıtığı tedavisinde amaç, hastanın yaşam kalitesini artırmak ve sinir üzerindeki baskıyı azaltmak veya tamamen kaldırmak olabilir. Tedavi planı, hastanın şikâyetlerinin şiddetine ve süresine göre belirlenir:

İlaç Tedavisi: Ağrı kesiciler, kas gevşeticiler ve bazen sinir üzerindeki baskıyı azaltmaya yönelik ilaçlar kullanılabilir.

Fizik Tedavi ve Egzersiz: Uygun egzersiz programları ve fizik tedavi uygulamaları, kasları güçlendirerek omurgayı destekler.

Girişimsel Yöntemler: Epidural enjeksiyonlar gibi ağrıyı azaltmaya yönelik işlemler bazı hastalarda etkili olabilir. Ancak sinir üzerindeki basıyı azaltmazlar.

Cerrahi Müdahale: Esasen bel fıtığı hastalarında üç tane ameliyat endikasyonu vardır. Konservatif tedaviler ismini verdiğimiz ilaç ve fizik tedaviye yanıt vermeyen ağrı bunlardan ilki ve en sık olanıdır. Hastamızın muayenesinde tespit edilen ileri veya ilerleyici kas güçsüzlüğü ikinci endikasyondur. İdrar-büyük tuvalet kontrolünde bozulma ve ayak veya bacaklarda tam kuvvet kaybının bulunduğu hastaların ise acil ameliyat edilmeleri gerekir ve üçüncü endikasyondur.

Yazar Hakkında

Doç. Dr. Mustafa Sakar

Doç. Dr. Mustafa Sakar

Doçent Doktor Mustafa Sakar 1979 yılında Kayseri’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Kayseri’de tamamladı. Lise sonrasında 1997-2003 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tıp eğitimini tamamladı ve doktor unvanını aldı. 2004 yılında Hacettepe Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı’nda 6 yıllık uzmanlık eğitimine başladı ve 2010 yılında Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı olarak mezun oldu. Mecburi hizmet yükümlülüğünü 2011-2012 yıllarında Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde Karaelbistan Devlet Hastanesi’nde tamamladı ve ardından 2013 yılında Marmara Üniversitesi, Tıp Fakültesi, Beyin ve Sinir Cerrahisi Anabilim Dalı’nda Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladı. Marmara Üniversitesi’nde 12 yıl boyunca görev yaptı ve bu süreçte 2017 yılında Yardımcı Doçent, 2023 yılında Doçent oldu. Kariyerinin farklı dönemlerinde beyin cerrahisinin farklı konularında çalışma imkanı buldu.
2013-2017 döneminde omurga ve omurilik cerrahisi, 2017-2023 yıllarında çocuk beyin cerrahisi, son dönemde ise erişkin beyin tümörleri ve beynin damarsal patolojileri (anevrizma, AVM, kavernom) üzerinde yoğun şekilde ameliyatlar yaptı. Bu dönemde Brezilya, Sao Paulo’da HCor Hastanesi’nde fetal spina bifida (anne karnında miyelomeningosel kesesi onarımı) üzerine çalışma ve Marmara Üniversitesi’nde fetal spina bifida ameliyatlarını başlattı. Yine bu dönemde Tübingen Üniversitesi’nde köşe tümörleri (vestibüler schwannom, akustik nörinom) cerrahisi üzerine çalışmalarda bulundu.
Doç. Dr. Mustafa Sakar evlidir. İngilizce ve Almanca konuşmaktadır.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.