BATIL İNANÇ PSİKOLOJİSİ


-Üstüne kuş pislerse şanstır,
-Kara kedi/ kırık ayna / merdiven altından geçmek uğursuzluktur,
-Terliklerini ters bırakma/ çamaşırları ters katlama kötü şanstır,
-Tahtaya vur/dilini ısır/poponu kaşı nazar değmesin,
-Akşam tırnak kesilmez/ sakız çiğnenmez/ ıslık çalınmaz…
Ve daha niceleri… Yaşam tarzımızda etkili olan inanışlardan, batıl inançlarımızdan söz ediyorum. Zihnimize öyle yerleşmişler ki bazen farkında bile olmadan batıl inançlar çerçevesinde hareket edebiliyoruz.
Batıl inanç, genellikle kader gibi doğaüstü güçlerle açıklanan, öngörülemeyen faktörleri etkileme arzusu ve belirsizliği çözme ihtiyacı anlamına gelir. Bireysel inanç ve deneyimler batıl inançları harekete geçirir. Batıl inançlar, yakın zamanda meydana gelen ve birbiriyle ilişkili olmayan olaylar arasında bir bağ olduğu varsayımından türer. Ödül veya ceza olarak algılanan bir sonuçla karşılaşılınca yakın zamanda gerçekleştirilen davranışı yapma ya da yapmama hali pekiştirilmiş olur ve davranış böylece sürüp gider.
Büyülü düşünme olarak adlandırılan bu düşünce tarzında rasyonel düşünmeden ziyade sezgisellik ön plandadır. Davranışı gerçekleştiren kişi davranışın sorumluluğunu üstlenmektense sorumluluğu dış güçlere (kader, şans vb.) atfetme eğilimindedir. Birçok insan, bu düşüncelerin bilimsel olarak yanlış hatta imkânsız olduğunu bilse bile, iyi veya kötü şansın kontrolü ile ilgili irrasyonel inançlara sahip olduğunu belirtmektedir. Bunun insanların “işini garantiye almak” istemesiyle ilişkili olduğu öne sürülebilir.
Batıl inançlı davranışlar, özellikle belirsiz durumlarda, stresli ve kontrolsüz hissedildiğinde ortaya çıkar. Stres, kontrolün bizde olduğu algısını zayıflatır ve batıl davranışlar kontrolü yeniden ele almanın bir yolu olarak görülür. Bu nedenle stresli ve öfkeli zamanlarda batıl inanç seviyeleri artar. Batıl inançlar bazen kaygıyı azaltarak kontrol algılarını artırır ve böylece gerçekten de olumlu sonuçlar elde edilebilir.
Ancak araştırmalar batıl inançlarla ilişkili eylemlerin bir alışkanlığa dönüşebileceğini ve ritüeller yerine getirilmediği durumlarda kaygıyı daha da artırabileceğini göstermektedir.