Antioksidanlar ve vücuttaki işlevleri

Antioksidanlar ve vücuttaki işlevleri

~~Tüketilen besinlerin vücutta yanarak enerjiye dönüşmesi sırasında serbest radikal diye adlandırılan toksin maddeler oluşur. Vücut sürekli olarak serbest radikallerin erozyonuna uğrayan dokuları yenileyebilmek için antioksidanlara ihtiyaç duyar. Bu “dost” maddelerin bir kısmı vücut tarafından üretilirken bir kısmını da besinlerle dışarıdan almak gerekir. Ayrıca preperat şeklinde de vücuda alınabilirler.
Antioksidanlar en iyi performansını takım halinde sinerji ortaya çıkararak gösterirler. Çünkü her biri farklı oksidasyon saldırılarına karşı koruma sağlar. Aynı zamanda hasar görmüş bir antioksidan, sağlam olan diğer antioksidanlar tarafından tamir edilir. Hücrelerimiz günde yaklaşık 10000 kere serbest radikaller veya diğer oksidatif kimyasallar tarafından saldırıya uğramaktadır. Bu nedenle sağlıklı ve genç kalabilmek için her iki ya da üç saatte bir antioksidan almak gerekir. Bununla birlikte, vücuda alınan besin miktarı da çok önemlidir. Eğer vücuttaki besin miktarı yüz trilyon kadar olan hücrenin devamlılığını sağlamaya yetecek kadar değil ise, hücreler birbirinden besinlerini çalmaya başlarlar. Bu tarz durumlar durdurulamayan oksidasyon ve hücre ölümleri ile sonlanır. Bu nedenle sadece antioksidan kaynaklarını almak, hücreyi korumak için yeterli olmayıp, alınan besine de önem verilmelidir.
Doğada özellikle sebze ve meyvelerde bol miktarda mevcut olan bazı vitamin ve mineraller, polifenoller, flavonoller, bu ek antioksidan ihtiyacımızın en güçlü kaynaklarıdır. Ağır yemekler yenilmesi, besinlerdeki katkı maddeleri, ilaç artıkları, güneş ışığı, havadaki kimyasal maddeler, egzoz ve baca dumanları gibi pek çok kanserojen faktör vücuttaki antioksidan ihtiyacını artırmaktadır. Bu nedenle beslenmede sebze ve meyvelere yer verilmesi büyük önem taşımaktadır.
En bilinen antioksidanlar A, E, C vitamini, flavonoidler, koenzim q10, likopen, selenyum ve çinkodur.

Başlıca Antioksidanlar Ve Antioksidan Kaynağı Besinler

Alfa tokoferol (E Vitamini) - Alfa tokoferol önemli bir antioksidandır. Özellikle buğday, mısır, darı, pirinç gibi tahıllarda çok bulunur. Bunun dışında ayçiçek yağı, mısırözü yağı, pamukyağı gibi yağlarda, ceviz, badem ve yerfıstığı gibi kuru yemişlerde ve yeşil sebzelerde bulunur. E vitamini aynı zamanda pişirmeye ve sıcağa dayanıklıdır, böylece pişirilme esnasında tahrip olmaz. Fakat yağda kızartma ve tahılların öğütülmesi esnasında tahrip olur. Bu yüzden E vitamini içeren ürünleri yağda kızartmadan pişirmek gerekmektedir.
Askorbik Asit (C Vitamini) - Turunçgiller, domates, yeşil yapraklı sebzeler (brokoli, ıspanak vb.) ve patates gibi sebze ve çilek, mango, papaya gibi meyvelerde bulunuyor. Fakat C vitamini çok çabuk okside olduğu için pişirirken ve hazırlarken C vitamininin çoğu etkinliğini yitiriyor. Bu yüzden C vitamini içeren besinlerin hafif pişirilmesi, yenilebiliyorsa çiğ yenmesi ve hazırlarken de kesildikten kısa bir süre sonra tüketilmesi gerekmektedir.
Beta-karoten - Vücutta depolanarak A vitaminine dönüştürülen kırmızımsı-turuncu pigment çok güçlü bir antioksidandır ve birçok kanser türüne yakalanma riskini azaltır. Havuç, ıspanak ve brokoli gibi yeşil yapraklı sebzeler ile kayısı ve şeftali gibi meyvelerde fazlasıyla bulunur.
Flavonoid - Birçok meyve ve sebzede yüksek oranlarda bulunan sarı-beyaz pigmentlerdir. Bitkilerin çoğunda bulunan bu antioksidan özellikle meyve ve sebze ağırlıklı bir diyet ile vücuda fazla miktarlarda alınabilir. Elma, çilek, üzüm gibi meyveler, çikolata ve çayda bulunur.
Koenzim q10 - Özellikle kanser ve belli nörolojik hastalıklara olan pozitif etkileriyle uzun süredir gündemde olan koenzim q10 önemli bir antioksidandır. Vücut tarafından üretilir, diyet yoluyla da alınabilir. Ciğer, kalp ve böbrek gibi sakatatlarda ve balıkta yüksek oranda bulunur.
Likopen - Birçok meyveye kırmızı rengi veren maddedir. Kardiyovasküler hastalıklar ve kansere karşı olumlu etkileri olduğu bilinmektedir. Domates, guava,  karpuz, greyfurt, üzüm maydanoz, fesleğen, hurma, kuşkonmaz, tavuk ciğeri, pul biber ve kırmızı lahanada bulunmaktadır. Prostat ve kalın bağırsak kanserlerinin risklerini büyük oranda düşürdüğü laboratuvar çalışmalarıyla kanıtlanmıştır.
Selenyum -  toprakta ulunması nedeniyle yetişen bitkilerde ve bununla beslenen hayvan etlerinde bulunur. İçme sularında da vardır. Bira mayası, tahıllar, karaciğer, tereyağ, balık, kırmızı et, sebzelerde bulunur.
Çinko – Çinko genel olarak protein içeren gıdalarla ilişkilidir. Et ürünleri, sür ve süt ürünleri,patates,esmer pirinç, fıstık, kaju, kabak çekirdeği, fasulye ve kepekli tahıllarda bulunur.
Yapılan çalışmalar neticesinde üzüm çekirdeği, şu ana kadar bulunan en güçlü antioksidan madde taşıyıcısı olarak literatüre geçmiştir. Bu nedenle özellikle siyah üzüm çekirdeğiyle birlikte yenilmelidir. Çekirdeğin yutularak değil çiğnenerek yenilmesi ile doğal bir antioksidan alınmış olunur..
Bitki çaylarından kekik, biberiye, adaçayı ve antioksidan özelliği yüksek olan yeşil çay, beyaz çay gibi çaylar ve nane, zencefil, zerdeçal gibi baharatlar önemlidir. Yapılan çalışmalarda kahve de önemli bir antioksidan kaynağı olarak gösterilmiştir.
Sağlığımızı korumak için bol bol, mevsiminde taze meyve ve sebze tüketmeli, besin çeşitliliğine dikkat etmeli ve sağlıklı beslenme ilkeleri ışığında beslenme alışkanlıklarımızı düzeltmeliyiz.

Antioksidanlar Kansere Ve Erken Yaşlanmaya Engel Oluyor !

Yetersiz antioksidan alımı ile vücutta biriken serbest radikaller, hücre zarlarına yapışarak, onların yıpranmasına, yaşlanmasına, hatta DNAsını bozarak kanserojen bir özellik kazanmasına sebep olur. Bağışıklık sistemine de zarar vererek, vücut direncini zayıflatır. Yaşlanma sürecinin tek sorumlusu değilse bile önemli bir parçasını oluşturur.
Bunlara ilave olarak antioksidanların kalp hastalıkları, yüksek tansiyon ve damar tıkanıklığı görülme oranlarının düşürdüğüne dair araştırmalar mevcuttur. Yara iyileşmesi, hava kirleticilerden kaynaklanan hasarın onarılması, cilt sağlığı, enfeksiyonlara karşı bağışıklık sisteminin güçlenmesi, saç ve tırnak sağlığı, kemik ve diş gelişimi üzerine de olumlu etkileri bulunmaktadır.

Antioksidan Preparatlar :

Şişelenmiş antioksidan formülleri ayrı bir hap veya bir multivitamin bir parçası olarak kullanılabilir. Ayrı ayrı alınan antioksidanın normal dozu değişebilir. Amerika Birleşik Devletleri Tarım Bakanlığı (USDA) önerilen günlük alım miktarlarını belirlemiştir,. Bazı antioksidanlar için günlük dozlar genellikle: A vitamini 5,000-15,000 IU; beta karoten 15,000-25,000 IU; C vitamini 250-1,500 mg; E vitamini 30-400 IU; selenyum, 50 - 400 mikrogram; biyoflavonidler 100-500 mg, üzüm çekirdeği ekstresi 150-200 mg; koenzim Q10 90-150 mg, alfa lipoik asit 20-50 mg, çinko, 40-60 mg’dır.

Antioksidan Preperat Kullanımında Dikkat Edilmesi Gerekenler:

 C vitamini: Bireysel toleranslar farklıdır. Yüksek dozlarda bazı insanlarda kramplar, ishal, ülser alevlenmesi, böbrek taşı ve guta neden olabilir.
 A Vitamini: Yüksek dozlarda baş ağrısı, bulantı, saç dökülmesi ve cilt lezyonlarına yol açabilir; kronik böbrek yetmezliği olan kişilerde kemik hastalığına neden olabilir.
• E vitamini: Genellikle, günde 400 mg kadar dozlarda yan etkisi yoktur, yüksek dozlarda kan basıncını yükseltebilir ve kan pıhtılaşma sorunlarına neden olabilir.
• Selenyum: 200 mikrograma kadar normal doz için bildirilen bir yan etki yoktur, yüksek dozlarda baş dönmesi ve mide bulantısına neden olabilir.

Antioksidanlar vücudunuzun korumalarıdır. Bedeninizi korumasız bırakmayın.

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Aysu Bekci

Dyt. Aysu Bekci, 2009 yılında İstanbul Bilim Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü'nde başlamış olduğu lisans eğitimini 2013 yılında tamamlayarak Diyetisyen unvanı almıştır. 2013 yılında başlamış olduğu Okan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beslenme ve Diyetetik Yüksek Lisans Programını 2015 yılında tamamlayarak lisansüstü derecesini almıştır. Lisans eğitimine devam ederken 2012 yılında Ümraniye Çamlık Aile Sağlığı Merkezi'nde, Özel Göztepe Medikal Park Hastanesi Yetişkin Kliniğinde, TC. Sağlık Bakanlığı Dr. Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde (Ana-çocuk Beslenmesi), 2013 yılında ise Bezmialem Vakıf Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde (Ana-çocuk Beslenmesi), Özel Kadıköy Florance Nightingale Hastanesi ve Anadolu Sağlık Merkezi (In Affiliation With Johns HOPKINS Mediciene) Yetişkin Kliniğinde Stajyer Di ...

Etiketler
Antioksidanlar
Dyt. Aysu Bekci
Dyt. Aysu Bekci
İstanbul - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube