Ailede güven ve mutluluk

Ailede güven ve mutluluk

“En çok ne isteriz ?” sorusuna çok çeşitli cevaplar verilebilir. Ancak; “mutlu bir aile ortamının olması” dileği belki de en iyi bilinenidir. Mutlu ve sağlıklı bir aile ortamının sağlanabilmesi için aile kurumunun temel gereksinimlerinin karşılanması gerekmektedir. Aile bireylerinin, değerli olma, güvende olma, yakınlık ve dayanışma, sorumluluk gibi temel duygu ve gereksinimleri karşılanıldığından emin olunmalıdır.

Aile içindeki etkileşim çocukları “ben değerliyim” ya da “değersizim” duygusuna götürür. Bu gereksinim aile içinde yerine getirilmezse, çocuk farklı yollarla bu duyguyu elde etmeye çalışır. Ergenlik çağındaki erkek çocukların çete kurarak çoğu kez ölümle sonuçlanan çatışmaları da, kendilerini önemli görmeyen aile ortamlarına bir tepki olarak yorumlanabilir. “Ben değerliyim” duygusunu aile içinde elde eden birey, kendisini kanıtlamak için aşırı davranışlarda bulunmaya gerek duymayacaktır.

Aile içindeki bireyler kendilerinin aile içinde emniyette olduğunu, dışarıdaki tehlikeli olayların aile içine girmeyeceği duygusunu hissetmek ister. Bu duygu da aile içinde kazanılması gereken bir duygudur. Unutulmaması gereken bir konu da, çocuğun ev içinde kendini ne kadar güvende hissettiğidir. Özellikle şiddete maruz kalma açısından TV, yaşına uygun olmayan internet ortamının yaratabileceği tehlikeler düşünülerek ev ortamı yapılandırılmalıdır. TV karşısında yemek yenilmesi, ev ortamının televizyona göre dekore edilmesi, aşırı şiddete yönelik haber programları, çocuk ve gençleri özendirecek magazin programları, çocuklar için evin güvenliğini bozacak etkenler olabilmektedir. Kendisini güvende hissetmeyen çocuk, ailenin dışında bir yere yönelerek aile ile olan bağlarını koparabilir.

Aile içinde temel güven ve dayanışma varsa, aile dışında bireyin karşılaştığı stres oluşturan olumsuz olaylar çok da yıkıcı olmaz. Güven duygusunun yaşandığı aile, dış dünyanın yaratmış olduğu sıkıntı ve kaygılardan kendisini koruyabilir. Eğer aile içinde güven ve dayanışma sağlanmamışsa bireyler yoğun stres ve gerginlik yaşarlar. Bu bireylerin öz saygı ve öz güven gelişimleri de problemli olur. Dolayısıyla ailede ve sosyal ortamda sağlıklı ilişkiler kurmakta sorun yaşarlar.

Sorumluluk duygusu aile sistemi içindeki gelişmeyle başlar. Anne ve babalar davranış ve sözleri ile sorumluluk duygusunu ifade ederler. Aile içinde sadece anne baba değil, herkes sorumluluk duygusunu paylaşır. Elbette ki çocuklara yaşları oranında sorumluluk verilmelidir. Tüm sorumluluğu kendi üzerine alan, çocuğunu sorumluluktan kurtaran anne ve babalar; kendi yaşamını biçimlendirmekte zorlanan, sürekli başkalarının yönetiminde olma ihtiyacı hisseden bireyler yetiştirirler. Bu tür tutumlar sonucunda yetişmiş bireyler, yaşamlarında yer alan olaylardan da sürekli başkalarını sorumlu tutarlar.

Bu makale 19 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Figen Karaceylan Çakmakçı

Uzm.Dr Figen KARACEYLAN ÇAKMAKÇI, 1972 yılında Isparta'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimini Antalya'da tamamladıktan sonra Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1997 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise 2004 yılında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden almış ve Çocuk Psikiyatrisi Uzmanı olmuştur.

Uzmanlık eğitimi sonrasında, 2004-2010 yılları arası Kocaeli'nde birçok kurumda görev yapmış olan Uzm.Dr Figen KARACEYLAN ÇAKMAKÇI, mesleki çalışmalarına 2007 yılından biri kurucusu olduğu Dünya Çocuk Psikiyatri & Psikoloji merkezi'nde devam etmektedir.

Yazarı sosyal medya'da takip edin
instagram
Etiketler
Çocuk ve ergen psikolojisi
Uzm. Dr. Figen Karaceylan Çakmakçı
Uzm. Dr. Figen Karaceylan Çakmakçı
Kocaeli - Çocuk ve Ergen Psikiyatristi
Facebook Twitter Instagram Youtube