Acil afet durumlarında beslenme

Yaşanan felaketin ardından boğazımızın düğüm düğüm olduğu  bu zor günlerde depremzedelerimiz için beslenmenin öneminden bahsetmek istiyorum.

Acil afet durumlarında beslenme

Yaşanan felaketin ardından boğazımızın düğüm düğüm olduğu  bu zor günlerde depremzedelerimiz için beslenmenin öneminden bahsetmek istiyorum. Depremin ilk vakitleri ve süre gelen ileriki saatlerinde arama kurtarma ekiplerinin çalışmaları, kurtarılmış afet zedelere uygulanan ilk yardım öncelikli olup hayati önem taşırken,  bunun yanı sıra depremzedelerin besleslenmeleri de oldukça önemlidir.

Beklenmedik olan tüm bu olayların karşısında kurtarılmış veya kendi canını kurtarmış insanların aile, mal, mülk... herşeylerini! kaybetmelerinin yanı sıra yaşamakta oldukları duygulardan biri ‘Bundan sonra ne olacak?’ endişesidir. Afetten etkilenen insanlarımızın yaşamlarını devam ettirebilmeleri için temel gereksinimlerinin karşılanması ise elzem bir durumdur. Beslenme her ne kadar fizyolojik bir olay olarak değerlendirilse de aynı zamanda psikolojik ve sosyolojik bir olaydır ve beslenme durumunda kurtarılan bireylerin öncelikli şekilde yeterli besin öğelerine ulaşması sağlanmalıdır. Yaşamış olduğumuz bu büyük felakette acil afet durumunda sağlık ve beslenme hizmetlerinin organize edilmesi, kurtarılan insanlarımızın hayatlarını sürdürebilmesi, fizyolojik olduğu kadar psikolojik olarakta bu durumun üstesinden gelebilmeleri için çok önemlidir.


Deprem sonrasında kurtarılan insanların beslenmesi çok ciddi bir halk sağlığı sorunu haline gelebilir ve hatta dolaylı şekilde hayatlarını kaybetmelerine neden olabilir.  Beslenme programlarını yaparken riskli grupların ayrıca düşünülmesi gerekir. Gebe ve emzikli kadınlar, 0-6 yaş grubu bebek ve çocuklar, yaşlılar, metabolik ve çölyak gibi bağışıklık sistemi hastalıkları risk grupları arasında yer alır. Yaş, cinsiyet ve fizyolojik durumlar haricinde iklim şartları ve gıda güvenliği ise yine elzem durumlardandır. Kış aylarındayız ve deprem bölgelerinde hava şartları ağır ilerlemekte. Seçilen besinlerin yüksek kalorili ve proteinli seçilmesi dahilinde kolay tüketilebilen ve çabuk bozulmayan  gıdaların seçilmesi önemlidir. Seçilen gıda maddeleri ise saklama koşullarına uygun değilse barsak enfeksiyonlarına ve gıda zehirlenmelerine neden olabilir.

Gıdaların haricinde ise temiz su, yakıt, portatif yemek pişirme ocakları, yemek pişirme kapları, kibrit gibi araç gereçlerinde temel ihtiyaçlar dahilinde olduğu hatırlanmalıdır. Beslenme desteğine muhtaç olan depremzedelerimiz arasında yaş gruplarına göre beslenme oldukça zor olsa da kısa dönemli beslenmede koşullar ne olursa olsun bebek beslenmesi; gerek anne sütü gerekse mama takviyesi olarak desteklenmelidir. Bebeklerimiz için anne sütü ile beslenme iyileşme sürecini hızlandırırken hayat kurtarıcıda olacaktır.

Uzun dönem beslenme sisteminin oluşturulmasında ise  malnütrisyon oluşumu, salgın veya riskli hastalıkların (tüberküloz, diyare, hepatit vb.) önlenebilmesi için toplu beslenme programları hazırlanmalıdır. Bireylerin normal beslenme gereksinimlerine gıda ve özel beslenme takviyelerinin eklenmesi düşünülürken, bebek, çocuk, gebe ve emziklilere her gün ek bir öğün verilmelidir. Uzun dönemde beslenme programlarında özel beslenme ihtiyacı duyanlar hariç kişi başı 1800 kkal/gün sağlayacak beslenme düzeni oluşturulmalı ve günlük alınan enerjinin %55-60'ı karbonhidrat, %13-15'i protein ve %25-30'u yağdan karşılanmalıdır. Uzun dönemde beslenme planında yine tahıl grubu besinler, peynir, yoğurt ve proteinli kolay tüketilebilen konserve ürünlere ek olarak; et, süt, yumurta, kurubaklagiller, taze meyveler, yağlı tohumlar (ceviz, badem vb.) ve bu yağlı tohumların ezmeleri (fıslık/fındık ezmesi, tahin veya tahin helvası) gibi besin değeri yüksek olan işlenmiş gıdalar eklenmelidir.

Kısa dönem veya uzun dönem beslenme planı fark etmeksizin sağlık destek grupları tarafınca gıda güvenliği, hijyen ve sanitasyon sağlanması depremzedelerimizin çapraz bulaştan yana yahut gıda kaynaklı hastalık riskinin ortadan kalkmasında elzemdir. Bu nedenle sahra mutfakları, iaşe merkezleri vb. toplu beslenme alanları oluşturulurken bunların yanına denetim ve kontrol amaçlı sağlık tesisleri de kurulmalıdır. Ayrıca üzülerek afet durumlarında yagın olarak görülen sağlık sorunlarından bahsetmeliyim ki bunlar; protein ve enerji malnütrisyonu, diyare(ishal), üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları, deri enfeksiyonları, hepatit, paraziter hastalıklar, anemi, vitamin yetersizlikleri, kronik hastalık komlikasyonları ve beslenme/yeme davranışı problemleridir.

Bu acı günlerimizde Türkiye olarak hepimiz tek yüreğiz. Dilerim bu yazım ihtiyaç dahilinde biraz olsun merhem olabilir. Bu acı hepimizin acısıdır. Geçmiş olsun Türkiye’m. 

Bu makale 13 Mart 2023 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Dyt. Büşra Durak

Dyt. Büşra Durak, lisans öncesi öğrenimlerinin ardında Necmettin Erbakan Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünde başladığı eğitimini başarıyla tamamlayarak Diyetisyen unvanı almıştır.


Dyt. Büşra Durak, Mesleki çalışmalarına Online olarak devam etmektedir.

Dyt. Büşra Durak
Dyt. Büşra Durak
Yozgat - Diyetisyen
Facebook Twitter Instagram Youtube