Sarı nokta hastalığı (yaşa bağlı makula dejenerasyonu)

Sarı nokta hastalığı (yaşa bağlı makula dejenerasyonu)

Retinanın (ışığa duyarlı ağ tabaka) merkezindeki bölgeye makula denir. Sarı nokta ya da Latince ismi ile fovea makülanın tam ortasında yer alır. Sarı nokta renkli ve keskin görmemizi sağlar.
Sarı nokta hastalığı nedir?
Görme merkezini yani makulayı tutan bir hastalıktır.
Retina ve retina altındaki tabakalarda tahribat yaparak merkezi görmenin azalmasına yol açar.
50 yaş üzerindeki kişilerde ciddi görme kaybına en sık yol açan hastalıktır.
Hastalığın belirtileri nelerdir?
GÖRMEDE AZALMA YA DA BULANIK GÖRME
GÖRME ALANININ ORTASINDA SİYAH NOKTALAR
RENKLERİN SOLUK VE DONUK GÖRÜNMESİ
ÇİZGİLERİN EĞİK, DALGALI YA DA SİLİK GÖRÜNMESİ
Kimler sarı nokta hastalığı açısından daha fazla risk altındadır?
Yaş arttıkça risk artar; 65 yaşın üzerindeki kişilerin yaklaşık %25’inde sarı nokta hastalığı bulunur.
Sigara içme hastalığa yakalanma riskini 3 kez artırır. Sigara içilen ortamda bulunmak riski 2 kez artırır.
Sigarayı bırakmak riski azaltır ve 20 yıl sonra sigara hiç içmemişlerle risk aynıdır.
Güneş ışığına aşırı maruz kalma, özellikle mavi ve ultraviyole dalga boyları, hastalık riskini artırmaktadır. Bu dalga boylarını filtre eden güneş gözlükleri ve ayrıca şapka ya da kep takılması faydalıdır.
Ayrıca, ailede sarı nokta hastalığı bulunması, yüksek kan basıncı, kan yağlarının yüksek olması, kalp ve damar hastalığının olması, yüksek vücut kitle indeksi ve belirli vitaminlerin ve minerallerin yediklerimizle az alınması sarı nokta hastalığı için risk faktörleridir.
Beslenmemizle sarı nokta hastalığı arasında nasıl bir ilişki vardır?
Ispanak, karalahana ve brokoliden bol bir diyetle beslenen kişilerde sarı nokta hastalığı daha az görülmektedir. Bu besinler bol miktarda lutein ve zeaxanthin denilen makülayı koruyucu iki önemli pigment içerirler. Koyu yeşil yapraklı sebzeler dışında sarı biber, mısır, avokado, şeftali, portakal, hurma ve yumurta sarısında da bol miktarda lutein ve zeaxanthin vardır.
Çinkodan zayıf bir diyetle beslenen kişilerde sarı nokta hastalığı daha sık görülmektedir. Et, balık, kabuklu deniz ürünleri, fasulye, nohut ve yulaf gibi besinlerde çinko bulunmaktadır.
Omega-3 yağ asitlerinden zengin bir diyetle beslenen kişilerde hem hastalık daha az oluşmakta hem de hastalığın ilerlemesi yavaşlamaktadır. Balık (somon, ton ve sardalye), balık yağı, ceviz ve bitki yağlarında (kanola, keten tohumu) bol miktarda Omega-3 yağ asitleri bulunmaktadır.
Göz sağlığınız açısından bol meyve içeren dengeli bir diyet önemlidir. Doymuş yağ asitlerinden ve kolesterolden zengin bir diyetten uzak durmak gerekmektedir.
Hastalık nasıl başlar?
Erken dönemde hastaların makulalarında druzen denilen oluşumlar gözlenir. Bu evrede hastaların görmeleri tamdır ya da hafif azalabilir.
Bunları ancak detaylı bir retina muayenesi sırasında göz doktoru saptayabilir ve ilerlemesini engellemek için size gerekli vitaminleri verir ve önerilerde bulunur. Bu da göz doktoruna yapılacak periyodik muayenenin önemini göstermektedir.
Bu erken evre sarı nokta hastalığı çoğu zaman ciddi görme kayıplarıyla olan ileri evre sarı nokta hastalığına ilerlemez.
Sarı nokta hastalığının tipleri var mıdır?
Bazen druzen dediğimiz erken evre sarı nokta hastalığı ilerlemeye devam eder ve 2 tip sarı nokta hastalığı oluşabilir.

  1. Kuru (Atrofik) tip 
  2.  Yaş (Eksudatif) tip

Kuru tip sarı nokta hastalığı daha sık görülür, daha yavaş ilerlediğinden görme kaybı daha azdır ve uzun sürede ortaya çıkar. Druzenlerin sayısı ve büyüklükleri artar. Retina pigment epiteli ve fotoreseptör hücrelerde tahribat (atrofi) meydana geldiğinden görme azalır. Kuru tip bazen yaş tipe dönebilir. Amsler kareli kağıt testi ile kendi kendimizi kontrol edebiliriz. Bu testte düz çizgilerin eğri görülmesi, bazı karelerin görülmemesi ya da koyu görülmesi sarı nokta hastalığının belirtisidir. Bu gibi durumlarda, en kısa zamanda retinanızın detaylı muayenesinin yapılması gerekmektedir.
Yaş tip sarı nokta hastalığında retina altında yeni damarlar oluşur. Bu yeni damarlardan sıvı kaçağı ve kanama olur. Sıvı toplanırsa düz çizgiler eğri görülür; kanama olursa ciddi görme kayıpları oluşur. En son evrede skar dokusu halini alır. Ciddi merkezi görme kayıpları meydana gelir ama kenardan görme ve merkezin etrafını görme korunur. Çok nadiren tam körlük yapar.
Hangi tetkikleri yaparız?
Retina anjiografisi ve OCT’yi (Optik Koherenz tomografi) her hastaya standart uygularız. Bazen indosiyanin yeşil anjiografisini uygulamak gerekebilir.
Sarı nokta hastalığının tedavisi nedir?
Eğer kuru tip sarı nokta hastasıysanız, düzenli aralıklarla doktora gitmeniz ve çeşitli vitamin ve mineral takviyeleri ile lutein gibi antioksidan özelliği sahip ilaçlar kullanmanız önerilmektedir. Yaşa Bağlı Göz Hastalığı Çalışma Grubunun sarı nokta hastalığının ilerlemesini yavaşlattığı için önerdiği formülasyon;
C Vitamini 500 mg
E Vitamini 400 IU
Beta Karoten 15 mg
Çinko Oksit 80 mg
Kuprik Oksit 2 mg
Yaş tip sarı nokta hastalığında son yıllarda en çok uygulanan tedavi göz içine anti-VEGF (Vasküler Endotelyal Growth Factor) ilaç enjeksiyonlarıdır. Bu ilaçlar, kanamalara ve sıvı birikimlerine yol açarak görmeyi azaltan yeni anormal damar oluşumlarına engel olurlar. Böylece hastalığın ilerlemesine engel olurlar. En çok göz içine uygulanan anti-VEGF’ler Bevacizumab (Avastin, Altuzan) ve Ranibizumab’dır (Lucentis). Lucentis ile yapılan 2 yıllık çalışmanın sonuçlarına göre 10 hastanın 9’unda görmenin kötüye gitmesi engellenmiş ve 10 hastanın 4’ünde görme daha iyi düzeye gelmiştir. Çok az bir hasta grubunda ise görme azalmıştır. Yapılan klinik çalışmalarda, Lucentis ile Avastin arasında bir fark bulunmamıştır. Ancak, Lucentis’in göz içi kullanımı için Amerikan FDA onayı varken, Avastin’in yoktur. Lucentis çok pahalı iken Avastin daha ucuzdur. Her ikisi de dünyada yaygın olarak kullanılmaktadır.
Anti-VEGF ilaçların en büyük dezavantajı, göz içine birçok kez enjeksiyon yapılması gereksinimidir.
Göz içine enjeksiyonlar ameliyathane koşullarında yapılması gerekmektedir. Göz içine olmasına rağmen ağrısızdır ve zor olmayan bir işlemdir. Yan etkileri çok azdır. Göz enfeksiyonu, retina dekolmanı ve katarakt oluşumu çok nadirdir. Ayrıca göz dışı yan etki olarak, nadiren arteryel tromboembolik tıkanmalar, burun-boğaz enfeksiyonu, baş ağrısı, solunum ve idrar yolu enfeksiyonları gelişebilir.
Fotodinamik (soğuk lazer) tedavi anti-VEGF ilaçlar yokken, sarı nokta hastalığının tedavisinde en sık kullanılan bir yöntemdi. Günümüzde ise, yaş sarı nokta hastalığının bazı tiplerinde anti-VEGF tedaviyle beraber kullanılabilen bir yöntemdir.
Lazer fotokoagülasyon, foveadan uzakta oluşan retina altı yeni anormal damar oluşumlarının tedavisinde kullanılan bir yöntemdir.

Bu makale 6 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Ateş Yanyalı

1966'da dünyaya gelen Doç. Dr. Ateş Yanyalı, lise öğrenimini 1983 yılında Kadıköy Anadolu Lisesinde tamamlamış ve aynı yıl girdiği  İ.Ü İstanbul Tıp Fakültesinden 1989 yılında mezun olmuştur. 1990 ile 1994 yılları arasında ise Fransa'da Claude Bernard Üniversitesi Tıp Fakültesinde Göz Hastalıkları uzmanlık eğitimi almış, Prof. Dr. Mireille Bonnet'in Kliniği'nde özellikle vitreus, retina ve makula (sarı nokta) hastalıkları ve cerrahisi üzerine çalışmalarda bulunmuştur. Uzmanlık eğitiminin ardından 1995 ile 1999 yılları arasında Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Retina biriminde Yardımcı Doçent olarak çalışmaya başlamıştır.1999 ile 2000 yılları arasındaki süreçte ise ABD'de Newyork'da Columbia Üniversitesi Harkness Eye Institute'de vitreus, retina ve sarı nokta hastalıkları ve cerrahisi üzerine çalışmalar yapmıştır. Bu süreçte özellikle re ...

Etiketler
Sarı nokta hastalığının belirtileri nelerdir
Prof. Dr. Ateş Yanyalı
Prof. Dr. Ateş Yanyalı
İstanbul - Göz Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube