Gözün yapısı

Gözün yapısı

Göz ışık enerjisini elektrokimyasal enerjiye çevirerek işleyen görme organıdır. Canlıların anatomik gelişimine göre farklılıklar içermekle beraber gözün yapısı içindeki özel fotoreseptör hücreleri sayesinde nesnelerden yansıyan ışık göze girdikten sonra kimyasal etkileşime girer, elektrik enerjisine çevrilir, sinirler aracılığıyla beyne iletilir. Canlıların bazılarında gözler birbirinden uzak yerleşimlidir ve bu yerleşim görüş alanını genişletir. İnsanlarda ve bazı hayvanlarda gözler birbirine yakın yerleşimli olup bu yerleşim sayesinde binoküler görüş ( 2 gözle tek alanı görme) ve derinlik hissi gelişmiştir.
Gözü çevreleyen yapılardan ilki göz kapaklarıdır. Gözü korumak ve düzenli ıslatılmasını sağlamak için dakikada 10-20 kez kapanıp açılırlar. Kirpikli kenarlar gözün tozdan korunmasına yardımcı olur. Kirpikli kenarda bulunan bezler gözyaşı bileşenlerinin üretimi için gereklidir, iltihaplanmaları halinde hordeolum (arpacık) oluşur. Kapakların iç köşelerinde üst ve alt yerleşimli 2 adet delik bulunur. Lakrimal punktum adı verilen bu deliklerden gözyaşı lakrimal kanal (gözyaşı kanalı) aracılığıyla burun içine akar. Bu yolun tıkanması halinde epifora (göz yaşarması) görülür ve cerrahiyle yol açılır.
Göz kapakları göz küresiyle direkt temas halinde değildir. Göz küresi konjunktiva denilen bir bağ dokusu örtü ile kaplıdır. Gözün üzerinde koruyucu bir tabakadır ve üzerinde göz yaşı bileşenlerini üreten bezler bulunur. Göz hareketleri konjunktiva tabakasının arkasında göz küresinin çevresindeki 6 adet göz dışı kas ile yapılır. Kaslar koordineli bir biçimde çalışırlar. Göz arkasında orbita (kemikli göz çukuru) içinde toplu olarak bulunurlar.
İnsan gözü tam bir küre şeklinde değildir. Gözün sert dış tabakası (fibröz tabaka) kornea ve sklera adı verilen kollajen bağlardan oluşmuş 2 katmandan meydana gelir. Kornea gözün saat camı gibi olan ön şeffaf kısmı iken sklera korneanın bitiminden başlayan ve gözün geri kalan fibröz kısmını oluşturan beyaz tabakadır. Korneanın yüzey eğiminin kırıcılığında, yani gözün kırma kusurlarında ve odaklama kabiliyetinde önemli rolü vardır.
Dışardan bakışta korneadan görülen renkli kısma iris adı verilir. Işık şiddetine göre içindeki kaslar kasılıp gevşer, böylece ortasındaki açıklık olan pupil daralır ve genişler. Bu durum gözün içine gerekli miktardan fazla ışığın girmesini engellemek, bir diğer anlamda gözü korumak için yapılmış bir mekanizmadır.
İrisin arkasında kristalin lens bulunur. Kristalin lens şeffaf, dairesel ön ve arka kısmı daha dışbükey eğimli bir mercektir. Kalitesinde (şeffaflığı, yüzey eğimini ve şekli) yıllar içinde bozulma olmakta, bu bozulma kendini presbiyopi ve katarakt olarak göstermektedir. Katarakt ameliyatı ile şeffaflığını kaybetmiş kristalin lens plastik bir intraoküler mercek ile değiştirilir.
Kristalin lensi dairesel anlamda saran ve lensi kenarından iğciklerle (Zinn lifleri) tutan bir kas bulunur. Siliyer kas adı verilen bu kasın görevi kasılıp gevşeyerek kristalin lensin şeklinde ve yüzey eğiminde değişiklikler yaratmak, böylece odak noktasını değiştirmek ve göze giren ışınların her zaman retina üzerine düşürülmesini sağlamaktır. Yaşla beraber presbiyopi bu kasın kasılma kabiliyetini düşürmektedir, bu düşme ile beraber yakın görme netliği bozulur. Bu kasın lifleri arasındaki hücreler, lens, iris ve kornea arasında dolaşan aköz humoru üretir. Aköz humor, çevresindeki göz dokularının beslenmelerini sağlar, gözün ön kamarasının (kornea – lens arası alan) basıncının sabit kalmasını sağlar. Aköz humor dengesizliklerinde glokom (göz tansiyonu) hastalığı ortaya çıkar.
Sklera tabakasını gözün iç damar ağını teşkil eden koroid tabakası kaplar. bu tabakanın en önemli görevi fotoreseptör (görme hücreleri) ve etraflarındaki sinir dokusunu, yani retinanın dış tabakasını beslemektir. Gözün ağ tabakası veya sinir tabakası olarak da bilinen retina tabakası, koroidin içini örten kısımdır. Işık enerjisinin elektrik enerjisine çevrildiği fotokimyasal reaksiyonlar retina içindeki fotoreseptör hücrelerinde gerçekleşir. Görme merkezi veya sarı nokta adı verilen foveada fotoreseptör yoğunluğu en yüksek düzeydedir. Foveadaki fotoreseptörler renkli ve keskin görme üzerinde yoğunlaşmış kon fotoreseptörleridir. Retinanın çevresine gidildikçe kon fotoreseptörlerinin yoğunluğu azalmakta, karanlıkta görme üzerine yoğunlaşmış rod fotoreseptörlerinin sayısı artmaktadır. Görme keskinliğinin %90’ı 0.5mm’lik foveadaki konlar sayesinde gerçekleşir. Bu hücrelerden çıkan sinir hücreleri, skleradaki açıklıktan (lamina kribrosa) beyne doğru uzayan optik siniri meydana getirirler. 1,2 milyon sinir lifi içeren optik sinir görsel iletiyi taşır.
Gözün arka segmentinin yani retina, siliyer kas ve lens arasındaki kalan alan, vitre adı verilen jelsi bir madde ile doludur. %98’i sudan meydana gelen bu yapı ince bir kapsülle çevrilidir, yaşla beraber içeriğinde değişimler, sıvılaşma ve buğulanma görülebilir.

Gözakı (Sclera)
Fibröz bir katmandır ve bu nedenle insan vücudundaki en sağlam tabakadır. Göze biçimini verir ve korur.

Kornea
Kornea saat camı biçiminde gözakının üzerinde oturur ve bununla içiçe geçmiştir. Saydam ve dokunmaya karşı olağanüstü duyarlıdır (koruyucu önlem). Humör aközle (saydam sıvı) birlikte gözün ışığı kırma gücünün yaklaşık %75‘ ini teşkil eden güçlü bir toplayıcı yüzeydir ve göz merceğiyle birlikte retinada berrak bir görüntü oluşturma görevini üstlenir. Kornea ve gözakı arasındaki geçiş yerine limbus denir.

Damarkatman (Koroid)
Gözde kanın en yoğun olduğu bölgedir ve sayısız atar ve toplardamarla örülmüştür. Ayrıca çok sayıda pigmentle (siyah renk noktaları) doludur. Retina hariç gözün beslenmesini sağlar, göz içini dışardan gelen ışığa karşı korur ve retinaya  aksi halde görme mümkün olmayacağı için görüntü sinyalleri gönderir.

Kirpiksi cisim (corpus ciliare)
Halka şeklinde elestik bir yapıdır. Yüzeyin oluklarında humör aközü üretip salgılayan sayısız beze bulunur. Kirpiksi cisimde akomodasyondan sorumlu halka biçimindeki kas (musculus ciliaris)bulunur.Kirpiksi cismin görevi humör aköz üretimi, göz merceğinin düz konuma getirilmesi ve akomodasyondur.

İris
Ortasında göz merceğinin bulunduğu yuvarlak tabaka biçimindedir. Göz bebeği iki kas yardımıyla değişir. Yaşlılıkta göz bebeği hareketliliğinde azalma görülür. İris gözün diyaframı işlevini görür. Göze giren ışıkmiktarını ayarlar.

Göz merceği (lens cristallina)
Göz merceği merkezine doğru yoğunlaşan fibröz bir yapıdır. Optik olarak homojen değildir ve herhangi bir sinir veya kan damarı içermez. Normalde gözün uzağa bakarak dinlenme durumunda kirpiksi cismin güçlü öz elastikiyeti sayesinde göz merceği düzgün konuma gelir.Yakına bakıldığında silyer kası merceğin daha çok bükülmesini ve bu sayede ışığı kırma gücünün artmasını sağlar.

Camsı cisim (corpus vitreum)
Camsı cisim ince bir kapsülce çevrelenen jelatinimsi (%98 su)bir yapıdır. Sinir ve kan damarı içermez. Camsı cisimde matlaşma ve buğulanma retinada gölgeler oluşturabilir.

Retina
Retina cam saydamlığında bir tabakadır. Aslında çoğunlukla kon ve rod reseptörlerinden oluşur. İkisi de duyu hücreleridir ve ara kesit yüzeyleri altıgendir. Bu reseptörler ışığı sinir uyarısına çevirirler. Retina yaklaşık 0,3 mm kalınlıktadır, ön tarafda üç kat sinir hücresinden ve bunların aksonlarından oluşur ve bunun altında da ışığa duyarlı fotoreseptörler bulunur. Sinapsları, hücre çekirdeği, mitokondri ve membrane yığını vardır.Aksonlar birleşerek gözü sarı noktadan terkeden optic siniri oluştururlar.
Sadece kon hücreleri bulunan sarı bir nokta içermesi yanısıra retina periferisi sadece rod hücreleriyle doludur. Aradaki geçiş bölümünde her ikisi de bulunur.

Kon Hücreleri
Kon hücreleri sayesinde renk, biçim ve hareketleri görebiliriz. Işığa daha az duyarlı oldukları için gündüzleri görmeye yararlar.(aydınlıkta renkli ve duru görürüz)

Rod Hücreleri
Bu hücreler sayesinde aydınlık karanlık farkını, kaba hatları ve hareketleri görebiliriz. Az ışıklı ortamda renksiz ve belirsiz görürüz.

Fovea (Göz çukuru)
Kon hücrelerinin çoğu gözün arka kutbunda bir derinlikte bulunur. Karanlıkta bu nokta hiç rod hücresi olmadığı için göremez. Fovea çevresinde sarı renkli makula  bulunur. Bu birçok kon hücresi yanında sayısız rod hücresi de içerir. Retina kenarlarına doğru kon hücreleri azalır ve rod hücreleri artar.

Optik sinir başı (papilla)
Optik sinir lifleri birleşerek  foveanın 4mm yanındaki elek biçimli yapıdan (lamina cribrosa sclerae) gözü terkeder. Burada kon ve rod hücreleri bulunmadığından tamamıyla kör bir noktadır.
İnsan gözüne ait bazı bilgiler
-Yetişkinlerde göz çapı 2,3 cm çocuklarda 1,7 cm dir,
-Göz yaşı üretimi hayata gelindiğinin üçüncü haftası başlar. Yetişkinlerde saatte 38 mg, çocuklarda 84 mg salgılanır,
-Görüntü bilgilerini beyne ileten optik sinir yaklaşık 1mm kalınlığında ve yaklaşık bir milyon lifden oluşmuştur,
-Retinada en keskin görmeyi sağlayan alanda (fovea) milimetrekarede 147000 kon hücresi bulunur,
-Göz akında göz duvarı 0,3-1,35 mm kalınlıktadır. Kornea yaklaşık 0,4-0,6 mm kalınlıktadır.
 

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu

Dr. Halil Bahçecioğlu, 1957 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. İlkokul ve ortaokul eğitimini Almanya'da, lise eğitimini ise 1976 yılında İstanbul Avusturya Lisesi'nde tamamladı. Tıp eğitimine 1976 yılında Viyana Üniversitesi'nde başlayan Dr. Bahçecioğlu, aynı yıl Graz Karl -Franzes Üniversitesi Almanca Çevirmenlik ve Graz Karl-Franzes Üniversitesi Felsefe bölümlerine de başlamıştır. Dr. Bahçecioğlu, 1979 yılında Almanca -Türkçe Yeminli Mütercim Tercüman unvanını aldı, 1980 yılında Felsefe bölümünü tamamlamış ve 1981 yılında Graz Karl-Franzes Üniversitesi felsefe bölümü yüksek lisansını gerçekleştirdi, 1983 yılında ise tıp doktoru unvanını aldı. 1983 yılında yine Viyana Üniversitesi'nde göz hastalıkları alanında ihtisasına başlamıştır ve aynı yıl askerlik hizmetini de yerine getirmiştir. 1984 yılında zorlu Yabancı Dil ve Yeterlilik sınavla ...

Etiketler
Gözün katmanları
Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu
Prof. Dr. Halil Bahçecioğlu
İstanbul - Göz Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube