Ek besinlere nasıl başlamalıyım?

Ek besinlere nasıl başlamalıyım?

Boğazına kaçma riskini en aza indirgemek için bebeğinizin oturur pozisyonda (kucağınızda veya mama sandalyesinde) olmasına dikkat edin. Katı gıdaları kaşıkla verin. Bazı anne-babalar bunları biberonla vermeye çalışırlar. Bu yöntem bebeğin nefes borusuna yiyecek kaçma riski açısından sakıncalıdır. Ayrıca her öğünde aldığı besin miktarını aşırı bir şekilde artırabileceğinden aşırı kilo alımına neden olur. Bebeğinizin oturarak yeme işlevine -kaşıktan azar azar alarak, yudumlar arasında dinlenerek ve doyduğunda durmayı öğrenerek- alışması gereklidir. Tüm yaşamı boyunca onun sağlığını etkileyecek olan doğru yeme alışkanlıklarının temeli bu dönemde atılmaktadır.

Bebek kaşıkları bile bu dönemdeki bebekler için fazla geniş olabilir. Bu yüzden en iyisi küçük çay kaşıklarından kullanmaktır. Yarım çay kaşığı (tatlı kaşığının çeyreği) veya daha az miktarlarla başlayın ve beslenme boyunca onunla konuşarak yardımcı olun, aynı yemeği aynı kaşıkla ağzınıza koyarak yemeğin reklamını yapın. ("mmm, bak ne kadar güzel…"). Büyük bir olasılıkla, başlangıçta şaşıracak ne yapacağını bilemeyecektir. Aşağılanmış veya kafası karışmış gibi görünebilir, burun kıvırıp, lokmasını ağzında geveleyebilir veya tümüyle reddedebilir. Bu tepkiyi anlamak zor değildir. Eskiden yedikleri ile şimdiki yediklerinin arasındaki farkı göz önünde bulundurursanız onu daha iyi anlarsınız.

Katı gıdalara geçiş dönemini kolaylaştırmak için şu yöntemi deneyebilirsiniz: Önce bebeğinize biraz süt (meme veya hazır mama) verdikten sonra az bir miktarda katı gıdayı yarım çay kaşıklık yudumlarda verin ve öğününü yine süt ile bitirin. Bu yöntem çok acıktığı zamanlarda düş kırıklığına uğramasını önleyebildiği gibi, kaşıkla beslenme deneyimini meme emmenin verdiği hazla bağdaştırmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca anne sütü yeni besinin sindirilmesine de yardımcı olur.

Besinler soğuk veya çok sıcak olmamalı, ılık olmalıdır. Bebekler ılık besinleri daha çok severek alırlar. Mikrodalga fırında ısıtıyorsanız, besin eşit şekilde ısınmadığından ağzında yanıklar olabilir, dikkatli olun lütfen. Yeşil yapraklı sebzeler, etler tekrar ısıtılarak kjullanılmamlıdır.Besinlerin tekrar tekrar ısıtılarak verilmesi nitrit miktarını artırır, bu da bebekler için zararlı olabilir (“mavi bebek sendromu”).

Bazı yiyeceklere karşı sizin önyargılarınız olabilir. Brüksel lahanasından siz nefret edebilirsiniz, fakat çocuğunuz bayılabilir.

Çocuğun beslenmesi için her öğün 20-30 dakikalık bir zaman ayrılmalıdır. 5-10 dakika içinde midesi doldurulan bir çocuk daha çok hava yutar. Buna bağlı olarak da kusmalar ve karın ağrıları görülebilir. Bebeğiniz dikkatini toplamalı ve kendi hızında yemelidir. İstediğinden fazlasını yedirmek konusunda onu ikna etmeye çalışmayın

Ne yaparsanız yapın, katı gıdalarla beslenmeye başladığınızda yiyeceklerin çoğunu geri çıkaracak, bir kısmı yüzüne bir kısmı önlüğüne bulaşacaktır. Bu nedenle katı gıdaları yutmayı becerene kadar ona bir iki çay kaşığı vermekle yetinin, beslenme öğünlerini çok yavaş arttırın.

Her seferinde yeni bir gıda türünü deneyin. Alerji gelişimi açından daha kolay takip edilmesini sağlar. Diğer gıda türüne geçmek için 2-3 günlük süre koyabilirsiniz.

Bebekler kibar değildir. Sizin nazikçe reddettiğiniz bir besini, bebekler suratınıza tükürebilir. Sabır! Yemek sadece yemektir, güç ve irade savaşı değil. Bu savaşı daha çok anne ve baba kaybedecek, ama sabırla nihai zafer onların olacaktır.

Bebeğimde daha sonra beslenme problemi olmaması için neler yapmalıyım?

Bebeğin annelerinin gebelik dönemlerinde aldığı gıdalara aşina olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle hamilelikten itibaren yemek seçmemeye özen gösterilmesi gerekir.

En önemli cümle: ASLA RONDO VE BLENDER İLE BESİN HAZIRLAMAYIN! Aksi halde ileri aylarda katı gıda boğazına takılan, yemeği uzaktan görünce kusan, başlangıçta zayıf; ileri yaşlarda doyup doymadığını anlamayacağı için şişman bir çocuğun temellerini atmış olursunuz.

Bebeğinize “gerçek” yiyecekler verin. Verdiğiniz yiyeceklerin onun ömür boyu beğeneceği ve arayacağı yiyecekler olacağını unutmayın. Çocuğunuza yedireceğiniz katkılı, kimyasal ve tarım ilacı eklenmiş besin belki de geleceğindeki çok önemli bir hastalığın başlangıcı olabilir.

Sevmediği bir gıdayı zorla vermeyin, yeniden denemek için bir süre geçmesini bekleyin. Ancak unutmayın ki bir besini bebeğinizin sevmesi için 8-10 defa denemeniz gerekebilir. Bebeğiniz gene sevmezse; bir kaşık sevdiği besinden, bir kaşık da sevmediği besinden verilerek alıştırılmaya çalışılır.

Yeme konusunda zorlamayın. Ağzını açmazsa, kafasını çevirişe, kendini arkaya atarsa yemek zamanı bitmiştir. Daha fazla ısrarınız, kötü yeme alışkanlıklarını beraberinde getirir. Tipik bir bebek yiyeceği 10-15 kere tattıktan sonra ona alışır. Bir besini yemiyorsa (örneğin yoğurt) daha fazla ısrar etmeyin, ertesi gün bir daha deneyin. 10. günde halen reddediyorsa birkaç gün denemeye ara verip tekrar denemeye başlayın ya da tadını değiştirin (yoğurta re

Rengârenk mamalar hazırlayın. Doğal yiyeceklerdeki her farklı renk, onun içinde farklı bir besin bulunduğunu gösterir. Örneğin turuncu renkli havuç  ya da balkabağı onların A vitamininden zengin olduğunu gösterirken, mor renkli üzüm çocuğunuza aynı zamanda demir yedireceğinizin de işaretidir.

Beslenmede daha çok kaşık kullanın. (kaşık olmazsa fincan, son tercih biberon). Beslemeden önce bebeğin kaşıktaki yiyeceğe ilgi göstermesini bekleyin. Her seferinde bebeğinizin eline kaşık tutturmaya çalışmanız, kendi kendine beslenme alışkanlığı için çok yararlı olacaktır. Alerjik reaksiyon olmaması için metal değil, silikon kaşık kullanın. Besinlerin kıvamı da kaşıkla vermeye uygun olmalıdır. Bebek ilk zamanlarda diliyle kaşığı hep iter, anne de bebeğinin hiçbir şey sevmediğini düşünür. Burada kaşığı birazcık dilinin ortasına doğru tutmak gerekir ki, bebek hem yutsun hem de tadnı alsın.

İsterse bebeğin yiyeceği elleyerek tanımasına izin verin. Başlangıçta eline aldığını yiyip yiyememesi önemli değildir. Lapa ya da ezilmiş yiyecekler yerine bebeğin rahatlıkla tutabileceği boyut ve şekillerde yiyecekler verilir. Bebeğiniz yerken yemeklerle oynayacak, ortalığı karıştıracaktır. Bunu yapmasına izin vermelisiniz.

Öğünlerde alacağı gıda miktarını bebeğinize bırakın, yemek istemediği takdirde ısrar etmeyin. Yeme hızı bebek tarafından belirlenmelidir. Zamanla bebeğinizin kendi kendine yemesine izin verin, bu onun özgüvenini artırır. Ona ayrı bir tabak koyun.

Bebeğinizin elini ve ağzını her lokmadan sonra temizlemeyin, yemek tamamen bitince temizleyin. Siz de yemek yermeye çalışırken ağzınız ıslak ve giderek yiyecek komaya başlayan bir bezle silinse bu işkencenin bir an önce bitmesini istersiniz.  Oysa elleriyle biraz yüzüne sürerek, ardından koklayarak, bir miktarını da ağzına alarak yemek yemesi en sağlıklısıdır. Tabii bu arada etrafı örtü ile korumak, düşecek mama ya da yoğurdun temizliği ile az uğraşmak da önemlidir.

Çocuğunuz ile birlikte siz de yiyin. Bu onun iştahını artıracaktır. Bebeğin yiyeceği ağzına götürmesini sağlayan motivasyon merak ve taklittir; açlık değil.  Çocuklar kalabalıkta yemek yemeyi severler.

Bebeğinize yemek yedirirken televizyon seyrettirmeyin, hele reklam ve klip asla.

Ek gıdaların yanı sıra emzirmeye devam edilmelidir. 

Desteksiz oturmaya başlar başlamaz, en kısa zamanda bir mama sandalyesi alarak bebeğin oturmasını sağlayın.

Çocuğu hayata hazırlamak için sınırlar ve kurallar koymaya başlamak gereklidir artık. Bazı sınırlamalar için ergenliği beklemeye gerek yok.  Burada anne-baba 3N, çocuk da 1N kuralına göre davranmayı öğrenmelidir.  Yani yemekte Ne yeneceğini, öğünlerin Nerede yeneceğini ve öğünlerin Ne zaman olacağını anne-baba belirler. Çocuğun ise yemekte Ne kadar yiyeceği konunda bağımsız olması gerekmektedir.

Çocuğunuza besin tercihi yaptıracaksınız aynı grup içinden yaptırın. Elma ya da armut, yoğurt ya da lor peyniri, havuç ya da fasulye gibi. Fasulye ya da şekerli yoğurt değil.

Neyle başlamalıyım?

İlk verilecek besin konusunda maalesef kafamız karışık. Tat alma duyusu yeterince gelişmiş olduğundan bebeğinizin gıdaları kabul edip etmemişini deneme yanılma yöntemi ile bulacaksınız. Bazıları sebze çorbasını, bazıları meyve sularını, bazıları yoğurdu tercih ediyor. Bu dönemde hiçbir internet sitesinin, doktorunuzun, aile büyüğünüzün planına uyamazsınız; çünkü her çocuk için bu dönem farklıdır.

Bebeğinize vereceğiniz ek gıdayı onun gelişim düzeyine göre ağzında kontrol edebileceği ve yutabileceği besinlerden yumuşak, pürtüksüz yarı sıvı besinler seçebilirsiniz. Daha çok önerilen yöntem ise diğer katı  gıdalarla beslenmeye  başlamasıdır. Aslında “gerçek” yemeklere geçmeden önce bebeğinizin mama, lapa, pütürlü besinler aşmalarını tamamlaması gibi bir beklenti de olmamalıdır.

Yine bebeğe göre değişebilmekle benim önerdiğim sıralama şudur:

Evde hazırlanmış yoğurt.

Meyveler; elma, şeftali, armut, tercihen püre; olmazsa su olarak.

Süzgeçten geçirilmiş sebzeler; kabak, havuç, patates gibi renkli sebzelerle başlayın (birçok bebek için altı aydan önce hazmı zor olduğundan mısır daha sonraları verilmelidir. 

Daha sonraki dönemlerde ise önce ikili, sonra üçlü karışımlar verebilirsiniz.

6-7 ay

Çocuğunuza iki çeşit gıda içeren ikili karışımlar verin. Besinleri ince ince kıyın veya rendeleyin bir sıvı veya yoğurtla karıştırın. Bu gıdalara örnekler;

yoğurtlu sebze püreleri
meyveli yoğurt
tavuklu sebze
etli sebze
tarhana çorbası
yoğurt çorbasıdır

Ayrıca bu dönemde yumurtanın sarısı, beyaz peynir gibi kahvaltılıklarda vermeye başlayın. 

 7-9 ay

 Artık çocuğunuza üç veya daha fazla  besin türü içeren çoklu karışımlar  verebilirsiniz. Bu gıdalara örnekler;


 sebze çorbası
 dolma
 baklagiller
 ızgara köftedir

 Çocuğunuzun yemeklerine bir tatlı  kaşığı zeytinyağı ekleyin. Dokuzuncu  aydan sonra çocuğunuz aile sofrasına  oturabilir. 

Bazı kaynaklarda tatlı alışkanlığı olmaması açısından sebzelere meyvelerden önce başlanmasını önerilmektedir.

Bu makale 8 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Uzm. Dr. Mehmet Turfanda

Uzm. Dr. Mehmet TURFANDA, lise öğrenimini 1985 yılında Malatya Turan Emeksiz Lisesi'nde bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1991 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde yapmış ve 1996 yılında Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı olmuştur. 

Uzmanlık eğitimi sonrasında Malatya Devlet Hastanesi, Malatya Universal Hacettepe Çocuk Hastalıkları Dal Merkezi ve Özel Malatya Hastanesi gibi birçok kurumda görev yapmış olan Uzm. Dr. Mehmet TURFANDA'nın sosyal pediatri, Aşılama, Beslenme, Alerji ve İmmünoloji başlıca ilgi alanlarındandır. Ayrıca kendisi Milli Pediatri Derneği üyesidir.

Etiketler
Ek besin
Uzm. Dr. Mehmet Turfanda
Uzm. Dr. Mehmet Turfanda
Ankara - Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
Facebook Twitter Instagram Youtube