Dünya Sağlık Örgütü’nün Batı Afrika'da 961 kişinin ölümüne neden olan ebola salgınının, diğer ülkeler için de risk oluşturduğunu açıklamasının ardından tüm dünya dikkatini bu virüse verdi. Ebola virüsü kendini ateş, baş ağrısı, kas ve eklem ağrısı, ishal, kusma, mide ağrısı, iştah kaybı ve kanama gibi belirtilerle gösterir.
Ebola 2014’de Batı Afrika’da (Liberya, Gine ve Sierra Leone, Nijerya) salgın olarak görülmesinin ardından tüm dünya virüs için alarma geçti. Virüsü taşıyan hastanın kanı veya kanlı vücut sıvılarıyla temasla, hastaya kullanılmış olan iğnelerle bulaşmakla birlikte, virüs havadan geçmez ve bir solunum hastalığı değildir. Ebola yiyecek ve sularla da bulaşmaz. Ayrıca Ebola ile karşılaşmış ancak belirtisi olmayan kişinden de geçmez.
Ateş, baş ağrısı, kas ve eklem ağrısı, ishal, kusma, mide ağrısı, iştah kaybı ve kanama ile kendini gösteren Ebola virüsü temastan sonraki 2-21 gün içinde ortalama 8-10 günde hastalığa neden olmaktadır.
Ebola tedavisi sadece destek tedavisidir. Yani, hastanın sıvı elektrolit dengesini sağlamak, oksijen desteği vermek, tansiyonunu dengelemek, komplikasyonları tedavi etmektir. Ne kadar erken tanı konur ve destek tedavisi başlarsa o kadar iyi yanıt alınacaktır. Maalesef ilk vakalarda ateş ve baş ağrısı gibi tanı koydurucu olmayan belirtiler nedeniyle yanlış tanılar konmuş ve kayıplar yaşanmıştır. Hasta hemen izolasyona alınmalı, tanı için örnek gönderilmeli ve destek tedavisi bir an önce başlanmalıdır. Ancak yine de hastalığa özgün tedavi olmadığından ölüm oranı çok yüksektir.
Doğal rezervuarı bilinmiyor
Ebola virüsü Liberya, Gine ve Sierra Leone’de salgın yapmış ancak Kongo, Gabon, Güney Sudan, Nijerya, Uganda’da da görülmüştür. Ebola virüsünün doğal rezervuarı bilinmiyor. Ancak, hayvandan insana geçtiği düşünülmekte ve daha çok yarasalardan kuşkulanılmaktadır. 8 Ağustos 2014 tarihi itibariyle kuşkulu ve kanıtlamış vaka sayısı 1779, ölüm sayısı 961, laboratuvarda kanıtlanmış vaka sayısı ise 1134 olarak açıklanmıştır.
