Diş sıkma çağımızın yaygın hastalığı stress ile birebir ilişkili, çene ekleminde dejeneratif değişikliklere neden olan tehlikeli bir alışkanlıktır.
Gece diş sıkanlar ve gündüz diş sıkanlar olarak hastalık sahiplerini iki grupta toplayabiliriz. Gündüz diş sıkanlar tabiki kendilerine hakim olmak kaydıyla bu hareketi kestikleri veyahut azalttıkları zaman hastalığın ilerlemesinde azalma görüleceğinden gece diş sıkanlara göre daha şanslıdırlar. Yani hastalığın tedavisi asıl olarak bu hareketin kesilmesi ile ilgilidir, gece diş sıkan hastalarda hareket bilinç dışı gerçekleştiğinden kesilmesi mümkün değildir. Bu hastalarda hastalığın derecesine göre ileri tedavi seçenekleri kas gevşetici ve ağrı kesici reçeteleri, yumuşak veya sert plaklarla hastanın çenesinde iletilen yükün azaltılması ile yapılmaktadır.
Hasta yapılan yumuşak plağı gece üst veya hekimin uygun görmesine bağlı olarak alt çenesine yerleştirip uygulanan kuvveti süspanse ettiği müddetçe ağrı rahatlayacak, dişler ve diş etrafı dokuların fazla yük alması engelleneceğinden semptomlar azalarak kaybolacaktır. Daha ileri vakalarda diz eklemindeki menisküslere benzetebileceğimiz çene eklemi diski zarar görür, hastanın çene hareketlerinde tıkırtılar ve açıldığı zaman kapanmayan yani kilitlenen ağızla karşı karşıya kalınabilir. Bu kısım hastalığın ilerlediğinin bir göstergesidir. Acilen diş hekimine gözükmeyi gerektirmektedir. Sert plaklar ile hastanın çenesinin istirahat pozisyonu hafifçe ileri alınarak eklem diskinin yerine oturması sağlanır. Daha da ileri durumlarda cerrahi tedavi endikedir. Çene eklemi rahatsızlıkları erken teşhiş ve ilk basamak tedaviler ile rahatlama büyük oranda sağlanmaktadır. Daha ileri basamaklarda iyileşmenin çok az olduğu kıkırdak dokudan oluşan eklem diski zarar görmekte ve geri dönüşümü mümkün olmayan hasarlar meydana gelebilmektedir.
Her hastalığın tedavisinin ilk aşamalarda daha basit olduğunu unutmayalım ufak şikayetleri görmezden gelmeyelim, herkese sağlıklı gülüşler....