On dokuzuncu yüzyılın başlarında bir nöroloji uzmanı olan Fransız Dr. Nogier; baş ağrısı şikâyetleri ile gelen hastalarının kulak kepçelerinde iyileşmiş yanık izlerine rastladı. Hastalarla yaptığı görüşmelerde bu yanık izlerinin ağrı sebebiyle toplumda Halk Hekimi olarak kabul gören şifacılar tarafından oluşturulduğunu öğrendi. Sonrasında uzun yıllara varan bilimsel çalışmaları sayesinde; kulak kepçesinin yüzeyinde tüm vücudu temsil eden yaklaşık 200 bölgenin olduğunu sistematize ederek haritalandırdı. Dr. Nogier’in geliştirmiş olduğu kulak akupunktur yöntemi sayesinde akupunktur tedavisi Modern Tıbbın ilgisini çekmeye başladı. Söz konusu tarihten sonra akupunktur yaklaşımı; aslında hiçte yabancı olmadığı modern tıp yaklaşımı ile entegre olmaya başladı. Bu gelişmeler paralelinde akupunktur uygulama alanıma yönelen hekimler; teknolojik imkânları kullanarak hastalık tanı yöntemlerini modern tıp uygulamalarıyla harmanlamaya başladılar.
Bilimsel çalışmalar neticesinde akupunktur noktalarının % 65-70 kadarının tetik nokta olduğu ayrıca birçoğunun kasların motor noktaları ile aynı olduğu belirlenmiştir. Yapılan histolojik incelemeler, akupunktur noktalarının sinir, kan ve lenf kanalları yönünden zengin olduğunu göstermektedir.
Akupunktur uygulaması deriye ve deri altındaki kas dokusuna yapılır. Uygulama sırasındaki her türlü uyarıdan deri ve deri altı kas dokusu etkilenir. Akupunktur noktasına batırılan iğne, deride bölgesel olarak gerginlik, baskı, ısınma ve acı hissine yol açmaktadır.
Yine bilimsel deneyler neticesinde akupunktur uygulaması ile nörolojik, endokrin ve immünolojik sistemlerin etkilendiği gösterilmiştir. Uygulama esnasında ağrı kontrol sistemi devreye girerek analjezik etkiler ortaya çıkmaktadır. Uygulamayı takip eden süreçlerde hormonal ve immünolojik sistemler devreye girmektedir. Hormonal ve immünolojik etkilerde hastalıkların iyileşme sürecini başlatmaktadır.
Son 50 yılda artan bilimsel çalışmalar ışığında Tıp dünyası Akupunktur alanında anlaşılabilir ve açıklanabilir kanıtlara sahip olmaya başladı. Ve nihayetinde Dünya Sağlık Örgütü, 1978 yılında Akupunktur ile tedavi edilebilir hastalıkların bir listesini yayımladı. Bu endikasyon listesi; 1994 yılında İtalya toplantısında Dünya Sağlık Örgütü tarafından genişletilerek aşağıdaki şekilde kabul edildi.
Etkili bir şekilde tedavi edilebilir hastalıklar:
Radyoterapi ve Kemoterapi yan etkileri
Allerjik rinit
Safra koliği
Dismenore (mens sancısı)
Fasiyal ağrı (yüz ve çene ağrısı)
Baş ağrısı (Gerilim tipi, migren)
Diş ağrısı
Esansiyel Hipertansiyon
Primer hipotansiyon
Boyun, sırt ve bel ağrıları
Omuz ağrısı
Dirsek ağrısı
Diz ağrısı
Siyatik
Ameliyat sonrası ağrılar
Romatoid artrit
Renal Kolik
Yeterli bilimsel araştırma yapılmamış olan tedavi edilebilir hastalıklar
Kansere bağlı ağrılar
Yüz felci
Tip 2 diyabet
Panik atak
Fibromiyalji ve tendinit
Gut artriti
Karın ağrısı
İrritabl Barsak sendromu
Ülseratif kolit
Doğum ağrısının azaltılması
Süt eksikliği
Morfin, kokain bağımlılığı
Sigara bağımlılığı
Alkol bağımlılığı
Burger hastalığı (Kol ve bacaklardaki küçük damarların tıkanıklığı)
Polikistik over sendromu (PCO)
Premenstrüel sendrom
Kadın infertilitesi (Kısırlık) (Organik bulgusu olmayan)
Erkek seksüel bozukluğu (İktidarsızlık) (Organik olmayan)
Tekrarlayıcı üriner enfeksiyonlar
Raynaud sendromu (Kol ve bacaklardaki küçük damarların aşırı kasılarak daralması)
Kronik prostat iltihabı
İdrar retansiyonu
Temporo-mandibüler eklem (Çene eklemi) bozukluğu
Kulak ağrısı
Meniere hastalığı
Post herpetik ağrılar (Zona ağrısı)
Yaygın Kaşıntı
Kuru ağız ve kuru göz sendromu