merhaba, ben 21 yaşında perikardit gecirmiş bir bireyim önceden hiç bir pro
YÇ
Yun*** Ç***
10 Eylül 2011
merhaba, ben 21 yaşında perikardit gecirmiş bir bireyim önceden hiç bir problemim yoktu birden perikardit gecirdim ve 14 yaşında hepatit a gecirdim başkada bir hastalığım olmadı.şu anda hastalığımın 1. ayını doldurdum kalp zarındaki iltihaplanma gecmiş durumda ama kalp zarı kalınlaşması varmış brufen 600mg kullanıordum bu ilacı kullanmaya devam et dedi doktorum kalp zarı eski haline dönmesse kalın kalırsa ameliyatla alırız dedi doktorum. şimdi ben dinlenerek bu zarın kalınlaşmasını gecmesini bekliorum.2 kat cıktım mı tıkanıorum nefes nefese kalıorum bazende kalbim hızlı otıo fazla oturamıorum fazla oturdum mu sırtım ağrıo ve kalbim hızlı atıo.İnternette araştırıorum kalp zarı ameliyatı gecirmiş insanları bazıları 1sene iyiydim sonra tekrardan başladı falan diolar ameliyat olmaktan korkuorum :).Acaba bu ameliyatsız gecer mi tek merak ettiğim bu.Bu iş için amerikada perikardit hastanesini bile buldum oraya bile giderim doktor gecicek dedi ne yapacağımı da tam bilmiorum. BİLGİNİZE
1 cevap
893 görüntülenme
Cevaplar (1)

Op. Dr. İhsan Alur
Kalp Damar Cerrahisi
Kalpte görülen problemlerden biriside kalp zarı iltihabıdır yani perikardittir. Genellikle virüs enfeksiyonlarına bağlı olarak gelişen kalp zarı iltihabı kalp yetmezliği ve daha ileri aşamalarda ölümlere bile yol açabilir tabi tedavi edilmezse… Şiddetli göğüs ağrısı genellikle kalp krizini getirse de kalp zarı iltihabı ( perikardit) da aynı belirtilere yol açmaktadır. Çoğu kişi, göğsünün ortasında şiddetli bir ağrı duyduğunda, kalp krizi geçirdiğini sanır. Oysa bazen, ağrıya yol açan durum kalp zarı iltihabıdır. Kalp zarı iltihabı, kalbi saran ve bağ dokusundan oluşan zarın iltihabıdır. Çeşitli nedenlere bağlı olabilir ama genellikle nedeni virüslerdir. Kalp zarı içinde, iltihap nedeniyle sıvı birikmesi de olasıdır. Bu durum belirti vermeyebilir, ama göğüs filminde görülür. Vakaların küçük bir bölümünde, kalp zarı kesesinde biriken sıvı, yaptığı basınçla kalbin düzenli çalışmasını engeller. İltihabın sorun yaratabildiği bir başka durum da tüberküloz (verem) gibi bir iltihap nedeniyle zarın kalınlaşıp kalbin hareketlerini kısıtlayarak kalp yetmezliğine yol açmasıdır. Kalp zarı iltihabının nedenleri nelerdir? Kalp zarı iltihabı, bütünüyle sağlıklı insanlarda ansızın ortaya çıkabilir. Nedeni genellikle virüslerdir. Akut kalp zarı iltihabı belirtileri kalp krizi belirtilerine çok benzer ve başlangıçta EKG ile bile ayırt edilmesi güç olabilir. Kalp zarı iltihabının kalp krizi sonucunda oluşan iki türünün olması, durumu daha da karmaşıklaştırır. Birincisi kalp kasının ölümüne bağlı olup iltihap, yani bedenin ölü dokuyu uzaklaştırma çabasıdır. İkincisi daha ender görülür ve “Dressler sendromu” diye bilinir. Kalp krizinden bir hafta sonra ortaya çıkar. Bedenin savunma sisteminin anormal bir tepkisidir, kalp dokusuna karşı antikor yapılır. Kalp zarında bazen kanser de görülür. Ancak kanser, genellikle kalp zarının kendisinden kaynaklanmaz, başka yerlerden, özellikle akciğerlerden yayılır. Kalp zarı içinde fazla miktarda sıvı toplanmasına neden olarak, kalp hareketlerini kısıtlar ve kalp yetmezliği (kalp tamponadı) yapar. Bu durum, kalp zarı tüberküloz nedeniyle kalınlaştığı zaman da ortaya çıkabilir. İleri derecede böbrek yetmezliği ve “sistemik lupus eritamatosus” adı verilen hastalıkta da kalp zarı iltihabı oluşabilir. Bu hastalıkta, bağışıklık sistemindeki aksama nedeniyle bedenin çeşitli yerlerinde yaygın iltihaplar olur. Kalp zarı iltihabının belirtileri nelerdir? Kalp zarı iltihabı genellikle göğüs ortasında ağrıya yol açar ama göğüs anjini ile kalp krizi ağrısında olduğu gibi omuzlara ve kollara yayılmaz. Bazen hareket edince, sözgelimi öne doğru eğilince ağrı artar; bazen de solunum sırasında akciğerlerin hareketi ağrıya neden olur. Kalp zarı iltihabı tanısı çoğu vakada EKG ile konabilir. Kalp zarında sıvı birikirse göğüs röntgeninde kalp daha büyük görünür. Ekokardiyografi ile (bu yöntemde kalbi görmek için ultrason – ses dalgaları – kullanılır) dokularda sıvı birikimi olup olmadığını görmek de olanaklıdır. Kalp zarı iltihabının tedavisi nedir? Kalp zarı kesesinde sıvı birikmesi (kalp tamponadı) sonucunda kalp yetmezliği ortaya çıkabilir. Kalp yetmezliği ciddi bir durumdur ve kalp üstündeki basıncın zaman geçirilmeden kaldırılması gerekir. Genellikle göğüs duvarından kalp zarı içine sokulan bir iğneyle sıvı boşaltılır. Kalbin çalışması, kalınlaşmış kalp zarı nedeniyle kısıtlanıyorsa, ameliyat gerekli olur. Ağrıyı kesmenin ve tedavinin en iyi yolu, aspirin gibi ilaçlardır. Dressler sendromunda bu ilaçlar yeterli olmayabilir ve iltihabı azaltmak için steroid ilaçlara gerek duyulur. Sistemik lupus eritamatosus ve böbrek yetmezliği gibi hastalıklarda iltihap olmasına karşın ağrı olmayabilir, bu nedenle tedavi gerekmez. Kalp zarı iltihabının nedeni virüslerse sonuç gerçekten çok iyidir. Kalp krizini izleyen kalp zarı iltihapları, hastanın genel durumunu kalp krizinin kendisinden daha fazla bozmaz. Tüberküloz vakalarında kalınlaşan kalp zarının ameliyatla alınması ciddi bir girişimdir ama bunun da sonucu çok başarılıdır. Tedavi İdiyopatik ve viral perikarditlerde tedavi: EKO'yla tamponat olasılığı ekarte edilmişse diagnostik perikardiyosentez ertelenebilir ve ancak yapılması gerekirse yapılır. Her olguya yapılması gerekmez. Birkaç gün yatak istirahati + analjezi (4-10 gün, Aspirin veya 3 x 25-50 mg İndometazin) çoğunlukla yeterlidir. Eğer birkaç hafta süreyle yüksek doz nonsteroid antiinflamatuar ilaçlara rağmen bulgular düzelmiyor veya tekrarlıyorsa ve başta Tbc olmak üzere diğer perikardit nedenleri ekarte edilmişse kortikosteroid tedavisine başlanabilir. Kortikosteroid tedavisine rağmen tekrarlayan perikarditlerde Kolşisin tedavisinin yararlı olabileceği bildirilmiştir. İnfakrtüse bağlı perikardit (Perikarditis epistenocardica): İnfarktüsten sonra hastaların yaklaşık %10'unda, 10. saat ile 10. gün içinde ortaya çıkan perikardittir. En sık 3.-4. günlerde ortaya çıkar. Post-Mİ angina, infarktüs yayılması veya pulmoner emboli ile karışabilir. Antikoagülasyonun kesilmesi ve parasetamol gibi analjezikler tavsiye edilir. Nonsteroidantiinflamatuar ajanlarla tedavi, infarktüsün yayılımına neden olabilecekleri ve remodellingi olumsuz etkileyebilecekleri için tavsiye edilmemektedir. Postkardiyotomi sendromu veya postmiyokardiyal infarktüs sendromu (Dressler sendromu): Kalp ameliyatlarından veya infaktüsten sonraki 2. hafta ile 6. aya arasında ateş + perikardit/plevrit + lökositoz + eritrosit sedimantasyon hızı artışı gibi bulgularla görülen otoimmun reaksiyonlardır. Tedavisinde nonsteroid antiinflamatuarlar ile kortikosteroidler tavsiye edilmektedir. Tüberküloz perikardit: Klasik Tbc belirti ve bulgularının yanı sıra perikart sıvısında adenozin deaminaz pozitifliği hızlı tanıda yardımcı olur. Üçlü bir antitbc tedavinin 9-12 ay veya balgam kültürleri negatifleştikten sonra en az 6 ay daha sürdürülmesi tavsiye edilmektedir. Konstriksiyonun önlenmesi için mevcut tedaviye kortikosteroidlerin eklenmesinin perikardiyektomi gereksinimini ve mortaliteyi düşürebileceği bildirilmiştir. Üremik perikardit: Diyaliz olanağının olmadığı dönemlerde, perikardit preterminal bir olay olarak karşımıza çıkardı. Günümüzde ise, diyaliz tedavisinin rutin olarak uygulanabilir hale gelmesi sayesinde, sıklığı oldukça azalmıştır.Yine de diyaliz hastalarının %15-20'sinde asemptomatik, hafif ve hemodinamik zararı olmayan perikardiyal effüzyon izlenmektedir. Bu hastalarda günlük yoğun diyaliz başta olmak üzere yapılacak tedavilerin gerekliliği, etkinliği ve yararı tam açıklığa kavuşmamış olmakla beraber, effüzyonun genişliğinin ve hemodinamik etkilerinin yakın takibi, alınması gereken bir önlem olarak tavsiye edilmiştir. Böbrek yetmezliğinde görülen perikarditin başlıca nedeni üremik toksinlerdir.Peritoneal diyalize giren hastalarda hemodiyaliz hastalarından daha az sıklıkta perikardit oluşmaktadır. Bu durum, periton diyalizinde middle moleküllerin klerensinin daha fazla olmasına bağlanmıştır. Böbrek yetmezliği olan hastalarda, üremik toksinlerin dışında viral enfeksiyonlar, tüberküloz, sistemik lupus eritamatosus, veya ilaçlara (minoxidil gibi) bağlı olan perikarditler gibi, diğer nedenlerle de perikardit gelişebileceği unutulmamalıdır. Diyalizle ilgili/ilişkili perikarditlerde ilk tedavi, yoğun günlük (ilk 1-2 hafta her gün) diyalizdir. Diyaliz sırasında ağır hipotansiyon gelişmesinin bir tamponat bulgusu olduğu unutulmamalıdır. Diyalizin yanısıra bu hastalara kortikosteroid ve/veya indomethazin tedavilerinin de uygulanabileceği bildirilmiştir. Ancak indomethazin tedavisinin yararı tartışmalıdır. Yoğun diyalizin etkisiz olduğu perikardiyal effüzyonlarda hemodinamik etki varsa subxiphoid perikardiyektomi ve perikart penceresi açılması tavsiye edilmektedir. Konstriktif perikarditler nadir olup, tedavisinde cerrahi perikardiyektomi yapılmalıdır. Konstriktif perikardit: Tedavisi cerrahi perikardiyektomidir. Tamponat tedavisi: Perikardiyosentez yapılana kadar mayi replasmanı (serum fizyolojik veya diğer volüm genişleticiler veya kan/eritrosit suspansiyonu ile) yapılarak preload arttırılmaya ve bu yolla diastolik dolumun düzeltilmesine ve kalp debisinin arttırılmasına çalışılabilir. Perikardiyosentez ve/veya perikardiyal kateter/tüp yerleştirilmesi gereklidir. Tekrarlayıcı olgularda perikardiyal pencere gerekebilir. Kaynaklar:1.www.kardiyo.net 2.www.McrGrup Sağlık.com
10 Eylül 2011
Toplam Cevap
385