Prof. Dr. Ayşegül ÖzdemirRadyoloji
Emine hanım, haklısınız, hem radyolog doktorunuz hem da mamografi teknisyeni işlerinde yetersiz kalmışlar ancak genel cerrahi doktorunuzun mamografiye bile bakmadan size tanı koyması ve ameliyat etmesinin de BÜYÜK BİR TIBBİ HATA olduğunun farkında mısınız? (Amerika'da olsa tazminat davası açılırdı). Genel cerrahi doktorunuz olmasa hayatınızın karardığını söylediğinize göre olayı tüm boyutlarıyla değerlendirememiş olabileceğinizi düşünüyorum. Her şeyden önce, meme hastalıklarının tanısı ve meme sağlığı takibi radyologlarının işidir, cerrahların değil. Bu konuda en üst düzeyde uzmanlaşmış olan radyologlar ise meme radyologlarıdır. Biliyorsunuz, Dahiliye branşının da birçok alt branşı vardır. Kalp ile ilgili sıkıntılarınızda kardiyoloji branş doktoru araştırırsınız, genel dahiliye uzmanı ya da pratisyen doktor değil, öyle değil mi? O halde neden meme radyoloğu aramak yerine sizin tabirinizle "merkezlere" başvuruyorsunuz? Türkiye'de meme radyoloğu az ama var ve binlerce insan onlardan yararlanıyor. Bununla birlikte, işiniz yine de çok kolay değil çünkü ülkemizde hastaların radyologlara ulaşabilmesinin yolu cerrahın ofisinden geçiyor . Cerrahın radyoloğa hasta göndermesinin koşulları ise radyolog açısından ağır! Bu nedenle radyolog kendisini hastaya hizmetle değil onu kendisine yollayan doktora hizmetle yükümlü görüyor. Bu durum, ülkemizde radyologların hastaları ile ilgili sorumluluklarına duyarsız kalmalarının, mesleki hak ve yükümlülüklerini göz ardı etmelerinin bir sonucudur ve özel merkezler, devlet ve hatta üniversite hastanelerinde sizin de bahsini ettiğiniz ciddiyetsiz, sağlıksız, kalite yerine hasta sayısına (yani kazanca) odaklı radyoloji hizmetlerinin nedeni budur… Benim hastalarımın %90’ı (gelişmiş ülkelerde olduğu gibi) doğrudan bana başvururlar. Detaylı meme muayenesi yapar, kendi kendine meme muayenesini öğretir, gereken radyolojik incelemeleri hastama anlatır, yapar, tanıyı açıklar, sorularını yanıtlar ve önerilerimi bildiririm; biyopsi gerekirse yapar ve ancak kanser çıkarsa cerraha gönderirim. Bugünün tıbbında cerrahın görevi kanserin tedavisi ile sınırlıdır, tanı bütünüyle radyoloğun görev alanıdır çünkü radyolojik yöntemler olmaksızın meme hastalığı tanısı konamaz (konmaya çalışılması sağlıksız, dolayısıyla tıbben yanlıştır!). Hasta açısından aradaki fark, bir yemeğin tarifini o yemekle ün kazanmış bir ahçıya sormak ile hayatında eline tencere-tava almamış herhangi bir garsona sormak arasındaki fark kadardır… Maalesef benim gibi çalışan başka radyolog bilmiyorum . Nedenini ise ülkemizdeki genel süreçle alakalı görüyorum: İnsanlar, çok eskilerden kalan alışkanlıkla yemeğin tarifini sürekli garsona (cerraha) sorarlar, öyle ki kısa süre içinde garson kendini ahçı ve hatta lokantanın sahibi gibi görmeye başlar, ahçıya yemeği nasıl pişireceğini de dikte etmeyi dener, ahçı ses çıkarmadıkça buna hakkı olduğunu düşünür ki o vakitten sonra ahçı istese de sesini çıkaramaz, bir süre sonra neden yemek pişirdiğini de hatırlamaz hale gelir, garson ne yapacağını ve nasıl yapacağını söylemezse o bir şey yapamaz. Bu arada müşteriler ne mi yapar? Makarna yerler ama “Saray usulü hankar beğendi” yediklerini sanırlar. Size tavsiyem, yemek tarifini soracağınız ahçıyı doğru seçmenizdir. İnternet kullanıcısı olduğunuza göre bu zor değil. Ahçının bilgi ve deneyim birikimini, bilimsel alt yapısını ve hizmetlerini iyi araştırın. Doğru kişiye ulaştığınızda önceki deneyimlerinizi çok daha net değerlendirebildiğinizi göreceksiniz. Bir bakın bakalım “Saray usulü hankar beğendi” aslında nasıl bir şeymiş…
5 Ekim 2008