Doktorsitesi.com

iyi günler,annem 12 yıldır dvt hastası ve coumadin kullanıyor aynı zamanda

DD

Dil*** D***

5 Ağustos 2010
iyi günler,annem 12 yıldır dvt hastası ve coumadin kullanıyor aynı zamanda hipertansiyon hastası.solbacağında dizaltında ciltaltı kanaması var.renklidopler sonucu:sağaltextremite:valsalva manevrasıyla SFB veAFB depatolojik reflüakımlar saptanmıştır.sol extremite:valsalva manevrasıyla SFBde, popliteal reflüakımlar saptanmıştır. hastalığı için önerebileceğiniz tedavi yöntemi var mı? bu konuda bilgilendirirseniz sevinirim. iyi çalışmalar dilerim. Dr.Dilek DİLER
1 cevap
65 görüntülenme

Cevaplar (1)

Op. Dr. İhsan Alur
Op. Dr. İhsan Alur
Kalp Damar Cerrahisi
DVT tedavisinin ana amacı akciğer embolisi ve tekrar DVT gelişiminin engellenmesidir. Tedavinin diğer amaçları ise hastanın bacağındaki şikayetin azaltılmasıdır. Bunun için günümüzde pıhtıyı eriten fibrinolitik ve pıhtılaşmayı engelleyici antikoagulan tedavi uygulanmaktadır. Fibrinolitik tedavide streptokinaz gibi pıhtı eritici ajanlar kullanılır. Pıhtının organize olup damar duvarına iyice yapışmadan uygulandığı taktirde (yani ilk 5-7 gün içerisinde) fibrinolitik tedavi etkin olup bu süre aşıldığında pıhtının yapısından dolayı tedavinin etkinliği kalmamaktadır. İlk 48 saat içerisinde uygulanması en etkin sonucu sağlayacaktır. Felç – inme öyküsü olan, aktif iç kanaması olan hastalarda, kafa içerisinde kitle – kanama hikayesi olan hastalarda, kontrol altına alınamayan tansiyonu, mide ülseri olan hastalarda, gebelerde bu tedavi uygulanmamaktadır. Fibrinolitik tedavi uygulanan hastalarda bu tedavinin hemen ardından; uygulanamayan hastalarda ise tanı konar konmaz antikoagülan tedaviye geçilir. Heparin yada hazır enjektörler içinde düşük molekül ağırlıklı heparin adı verilen ilaçlarla tedaviye başlanır ve Coumadin yada Warfarin isimli ağızdan alınan ilaçlarla tedaviye 1-2 yıl devam edilir. Bu ilaçlar kanın pıhtılaşmasını engelledikleri için kanamaya yol açabilirler. Bu nedenle tedavi, kanama riski ile pıhtılaşmanın engellenmesi arasındaki dar bir aralıkta yapılır. Ağızdan alınan ilacın etkinliği çok değişkendir. İlacın etkinliğinin protrombin zamanı ve buna bağlı INR isimli kan testleri ile bir ya da iki haftada bir değerlendirilmesi gereklidir. Etkin bir tedavi için arzu edilen INR değeri 2 ila 3 arasında olmalıdır. Bu değerlerin altında olduğunda tedavi etkisiz olacak ve akciğer embolisi ve DVT tekrarı riski artacaktır. Buna karşın bu değerin üzerine çıktığında ise kanama riski ortaya çıkar. Kanamalar çoğu kez idrarda hafif kanama ve sonra da mide kanaması şeklinde ortaya çıkar. Kanama acil bir durum olup, mutlaka hastaneye başvurmayı gerektirir. Bu ilaç tedavisi dışında DVT tedavisinin en önemli basamağını basınçlı varis çorabı giymek oluşturur. Çorap yataktan kalmadan ayağa geçirilir ve akşam yatıldığında çıkarılır. Çorap medikal tedavi süresince giyilmelidir. İlk günlerde bacakları kalp düzeyinin üzerine kaldırarak istirahat etmek bacaktaki şikayeti azaltır. Bazen tüm çabalara karşın akciğer embolisini engellemek mümkün olmaz. Tedavi başarısız ise, tedavi başlanamamış yada yarıda kesilmiş ise akciğer emboli riskini azaltmak için toplar damar içine pıhtıları süzen bir fitre yerleştirilmesi gerekebilir. Vena kava filtresi denen bu yöntemde, kasıktan ya da boyundan kateterlerle en büyük toplar damar olan karındaki vena kava inferiora filtre yerleştirilir. Posttrombotik sendrom: Derin ven trombozunda derin ven sistemi pıhtı ile tamamen tıkandığından venöz dolaşım yüzeyel ve yan dallarla sağlanır. Birkaç haftaya kadar (venlerde rekanalizasyon-damarın içinden yeniden kan geçmeye başlaması- ve kollateral damarlarda genişlemeler meydana gelinceye kadar) ağrı ve şişme devam eder. Rekanalize olan venlerin ve genişleyen kollaterallerin kapakçıkları normal değildir. Bunun sonucu kasıklardan itibaren bacak tamamen ödemli olarak kalır. Ödemin derecesi kollateral dolaşımın yeterliliği ile orantılıdır. Kollateral dolaşım iyi ise veya derin vendeki tıkanıklık tam değilse ödem azdır, ağrı yoktur, ağırlık hissi vardır. Renk normaldir, ancak ayak sarkıtılınca hafif morarır. Her iki bacak arasında ağrı açısından farklılık olduğundan hasta yürürken hasta bacağını kullanmak için daha çok efor sarf eder, dolayısıyle efora bağlı yorgunluk ağrısı görülür. Yıllar geçtikçe kronik ödem, hiperpigmentasyon, sekonder varis ve staz ülserleri (yara) gibi posttrombotik sendroma bağlı komplikasyonlar gelişir.GEÇMİŞ OLSUN.
5 Ağustos 2010