Yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması

Yüksek tansiyona bağlı beyin kanaması

Beyin içindeki atar damarlardan birinin yırtılması nedeniyle beyin içine kanama olması beyin kanaması olarak adlandırılır. Beyin kanaması olduğu zaman kafatası esnek olmayan bir yapı olduğu için beyin, içine dolan sıvının oluşturduğu basınç altında kalarak ezilir ve buna bağlı olarak farklı bulgular ortaya çıkar.

Beynin içine olan kanama intraserebral kanama olarak adlandırılır. Bu tip kanamalar beynin içindeki küçük atardamarlardan biri yırtıldığı zaman beyin içine kanama şeklindedir. Bu kanamalarda kanamanın görüldüğü bölgedeki beyin dokusu üzerine bası yaparak beynin o bölgesinin kontrol ettiği beden bölgesinde işlev bozuklukları oluştururlar. Beyin içine olan kanamaların en sık rastlanan nedeni kontrol edilemeyen yüksek tansiyondur. Yüksek tansiyonun küçük damarlar üzerindeki yıllarca var olan ve kontrol edilemeyen etkisiyle damarlar zayıflarken yırtılmaya da yatkın hale gelirler. Bu tür beyin kanamalarından korunmanın en etkili yolu kan basıncını normal sınırlar içinde tutarak ani yükselmesini engellemektir.

Beyin kanaması olduğunda bası etkisi olduğu için tanı konulurken hekimin yapacağı nörolojik muayenenin sonucunda bası yapan bir durumun olduğu anlaşılmaktadır. Muayene bulgularında ense sertliği, bedenin farklı bölgelerinde nörolojik bozuklukların bulunması ve göz dibi muayenesinde kanamanın görülmesi veya staz olması beyin kanaması tanısı koymaya büyük oranda yardımcı olur. Yapılan beyin BT veya beyin MRG’de intraserebral adını verdiğimiz beyin içine olan kanama görülürse tanı tam desteklenmiş olur ve acil tedavisi planlanır. Kanama nedeni olarak yüksek tansiyon değil de başka etkenler düşünülüyorsa ayırıcı tanıda beyin damarlarının anjiyografisi ile de anevrizmalar veya diğer damar bozuklukları gösterilebilir ve kanamanın yeri tam olarak saptanır.

Beyin kanamasının tedavisinin amacı; öncelikle hayatı kurtarmak ardından da en iyi yaşam kalitesiyle yaşatmak adına nörolojik hasar bulgularını düzeltmek, kanamanın sebebini ortadan kaldırmak ve istenmeyen durumların gelişmesini önlemektir. Hasta komada ise öncelikle hastanın uygun pozisyonda yatırılması, hava yolunun açık tutulması, yaşam desteği sağlanması ve kafa içi basıncının azaltılması hedeflenmelidir.

Eğer kişi komada değil de bilinci açıksa kesin yatak istirahati önerilir. Bu aşamada kafa içi basıncını artıracak her türlü etkinlikten kaçınmak adına aşağıya doğru eğilmek, gerinmek, aniden pozisyon değiştirmek ve benzer şeyler yasaklanır. Büyük abdestini yaparken ıkınma yoluyla kafa içi basıncının artmasının önlenmesi için de dışkı yumuşatıcıları ya da laksatifler kullanılabilir.

Baş ağrısının giderilmesi için ağrı kesiciler ve anksiyolitikler gibi gerginlik azaltıcı ilaçlar kullanılabilir. Kan basıncı çok yüksekse bunu düşürmek için uygun ilaçlar kullanılmalı ve hasta havale (epilepsi nöbeti, sara) geçiriyorsa bunların önlenmesi için uygun ilaçlar başlanmalıdır. Kan damarlarında spazm olmasını önlemek için de hekim ilaç kullanabilir. Cerrahi tedaviye kanama büyükse ve ağır nörolojik hasar oluşturmuşsa ihtiyaç duyulur. Bu da ya kraniotomi yoluyla kafatası açılarak beyin içindeki kanamanın durdurulması ve boşaltılması sağlanarak bası ortadan kaldırılmalı varsa anevrizma klipsleme ameliyatı ile anevrizma kapatılmalı, ya da kasık atardamarlarından biri kullanılarak beynin içindeki damara endovasküler girişim ile müdahale edilmelidir.

Beyin kanamalarını önlemenin en etkili yolu kan basıncını kontrol altına almak ve normal sınırlar içinde tutmaktır. Bunun için verilen ilaçların düzgün kullanılması, gerekiyorsa fazla kiloların verilmesi ve düzenli olarak egzersiz yapılması önemlidir. Önemsenmeyen, zaman zaman yükselen tansiyonunuz beyin içi kanamaya yol açarak ölümünüze veya felç kalmanıza yol açabilir. Biz hekimler öncelikle koruyucu hekimliğe önem vererek sizlerin hastalıklardan uzak, sağlıklı olmasını sağlamalıyız. Benim için önemli olan ayırıcı tanının iyi yapılması, vücudun bir bütün olarak düşünülüp değerlendirilmesi ve hastaların iyi bilinçlendirilmesidir.

Bu makale 14 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Orhan Şen

Prof. Dr. Orhan ŞEN, 18 Haziran 1969 tarihinde Adana'da doğmuştur. Lisans öncesi eğitimlerini Adana'da tamamlamıştır. Tıp eğitimini 1992 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde tamamlamış ve tıp doktoru unvanı almıştır. 1995 yılında Sağlık Bakanlığı Ankara Hastanesi Nöroşirurji kliniğinde ihtisas eğitimine başlamış ve 2000 yılında Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirurji Anabilim Dalı’nda ihtisasını tamamlamıştır. Daha sonra Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi Adana Hastanesi'nde görev yaparken 2007 yılında Nöroşirurji (Beyin,Sinir ve Omurilik Cerrahisi)  Doçenti unvanı almıştır. 2013 yılında ise Karabük Üniversitesi Tıp Mühendisliği bölümüne  Profesör Doktor olarak atanmıştır. Prof. Dr. Orhan ŞEN, yapmış olduğu başarılı çalışmalar nedeniyle uygun kriterleri sağladığından dolayı kendisine, Dünya Fotoğraf  Federasyonu tara ...

Prof. Dr. Orhan Şen
Prof. Dr. Orhan Şen
Adana - Beyin ve Sinir Cerrahisi
Facebook Twitter Instagram Youtube