Yaşlılık ve hastalık

Yaşlılık ve hastalık

Çocukluğumuzdaki doğum günlerinde bir yaşa daha girmenin büyük heyecanını yaşarız. İlerleyen yıllarda olgunlaşmanın getirdiği sorumlulukları omuzlarımızda hissederiz. Yaşlılıkta ise anılarımız sürükler yaşamı ve hastalıklarımız eşlik eder. Yaşlılık ve hastalık birlikte yol alır.

Neden?
Takvim sayfaları tükendikçe geçen zaman içerisinde artan yaşımız takvimsel yaşlanma, bedenimizde oluşan ve geri dönüşümü olmayan değişiklikler ise biyolojik yaşlanmadır. Biyolojik yaşlanma hızı her insanda farklıdır. Çünkü her insanın yaşadığı çevre, beslenme alışkanlıkları, mesleği ve aileden aldığı genetik miras farklıdır. Bunlar, hastalıklara yakalanma ve hastalıklar ile baş edebilmede farklılık yaratır. Bu farklılık olsa da, genel anlamda yaşlılar daha sık hastalanmakta, daha fazla kronik hastalık veya sorun ile yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Çoğu kez birkaç sağlık problemini bir arada göğüslemeye çalışmakta, sağlık kuruluşlarına daha fazla başvurmakta ve hastanede daha uzun süre yatmaktadırlar.

Son yıllarda tıbbın gelişmesi, bireyin kendisine ve yaşamına daha fazla değer vermesi nedeni ile ortalama insan ömrü uzamış, dünya nüfusu ise artmıştır. 2000 yılında Edirne'de düzenlenen Geriatri Kongresi'nin bildirilerinde, 2010 yılında dünya nüfusunun %7.3'ünün 65 yaşın üstünde olacağı öngörülmüştür. İnsan yaşamında yaşlılık dönemi 65 yaş ve üzeri kabul edilir. Gün geçtikçe insan ömrü uzamakta ve yaşlı insan nüfusu artmaktadır.

Yaşlılık döneminde insanın duygu ve davranışlarında pek çok değişiklik meydana gelir. Algılamada azalma, dikkatsizlik, daha yavaş düşünme hızı görülebilir. Öğrenme yeteneğindeki azalmaya hareketlerindeki yavaşlama da eşlik edebilir. Buna karşın yaşam deneyimleri ile zenginleşmiş olduklarından, iyi bir değerlendirme yeteneğine ve zengin konuşma diline sahip olmaları kazançlarıdır.

Yaşlılarda daha önce edinilen bilgiler sağlam kalır ve yeni öğrenilen bilgiler çabuk unutulur. Yeni durumlara uyum sağlayabilme ve yeni düşünceleri kabul etmede güçlük yaşayabilirler. Çevreye karşı daha az, kendi bedenine ve kendine karşı daha fazla ilgili, ikili ilişkilerde daha derin düşüncede ve seçicidirler. Yeniliklerden ürkebilirler ve eski yaşamlarını özlerler. Genç nesille aralarındaki fikirsel uzaklık artmaya başlayabilir. Bireyin, geçmişini daha sıklıkla sorguladığı bir dönemdir. Kişi, geçmişinde kendisine doyum veren bir hayat yaşamışsa, hedeflerine, isteklerine, ideallerine yaklaşabilmişse, yaşlılığı daha kolay kabullenir. Yanı sıra, yaşlılığı kabullenme her bireyin sosyal durumuna göre de değişir. Maddi olarak güvencesi olması ya da az olması, ailesi ve dostları içinde sevdiği kişileri kaybetmiş olması, kendini fazlalık olarak hissetmesi ve yakınlarına yük olduğunu düşünmesi yaşlı kişileri etkileyebilir. Huzursuz bir dönem başlayabilir ve yaşlı kişi depresyona girebilir. 

Ruhsal değişiklikler yanında fiziksel değişiklikler de hayatı kısıtlamaya başlar. Bu nedenle, ruhsal durumları daha fazla etkilenir. Eklemlerde kireçlenme (osteoartrit) ve kemik erimesi (osteoporoz) hastalıkları hareketlerini kısıtlar. Kalp ve akciğer hastalıkları günlük işleri yapmasını güçleştirir. Tansiyon yüksekliği (hipertansiyon), şeker hastalığı (diabetes mellitus), mide ve karaciğer rahatsızlıkları beslenme alışkanlıklarında değişimi ve pek çok ilaç tedavisini beraberinde getirir. Hastalık; kötü karne, reçeteler, öneriler ve yasaklar; cezadır. Kişi, yaşlılığın hastalık anlamına geldiğini düşünmeye başlar.

Zamana bağlı olarak ortaya çıkan ruhsal ve fiziksel anlamdaki değişiklikler, normal koşullar altında vücutta işlev kaybına neden olmazlar. Organların depolarında ve dengeleme kontrollerinde bir azalma söz konusudur. Vücudun çeşitli zarar verici etkenlere ve değişen koşullara uyumu azalmıştır. Bu nedenle yaşlı insan daha sık hastalığa yakalanır ve ortaya çıkan hastalıklar, uzun seyirli, geri dönüşü mümkün olmayan, çevresel etkenlere çok bağımlı, tedavide günlük yaşamdaki birçok değişimi gerektirecek hastalıklardır. Tedavide çok yönlü düşünmek ve yüksek hayat seviyesini planlamak gerekmektedir. Her hastalık, hastanın ruhsal, çevresel ve fiziksel özelliklerine göre tedavi edilmeye çalışılır. Ortopedi, İç Hastalıkları, Kardiyoloji ve Göğüs Hastalıkları Polikliniklerinin hasta grubunun önemli kısmını yaşlılar oluşturmaktadır.

Toplum kalitesi ve dayanıklılığı için sağlığımıza dikkat edelim. Yaşlılarımıza saygı, yaşlılığımıza özen gösterelim. Gençliğimize değer verelim.

Bu makale 16 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Gökhan Özdemir

Etiketler
Dikkatsizlik
Op. Dr. Gökhan Özdemir
Op. Dr. Gökhan Özdemir
Aydın - Ortopedi ve Travmatoloji
Facebook Twitter Instagram Youtube