‘Çok istiyoruz ama olmuyor’, ‘kendimi kasıyorum/kendini kasıyor’, ‘bacaklarımı kapatıyorum/bacaklarını kapatıyor’, ‘çok korkuyorum/çok korkuyor’.. Vajinismusu olan danışanlarım ve eşleriyle yaptığım görüşmelerin ilk cümleleri buna benzer olur. Genellikle yakın zamanda evlenmiş gencecik bir çift utana sıkıla gelip sorunu bana anlatmaya başlar. Sanki kadın kendini bırakıverse her şey ortadan kalkacakmış ama bu bir türlü olamadığı için bana gelmişler gibi cümleler çıkar ağızlarından genelde. Alkol alıp sevişmeyi deneyenler, sakinleştirici ilaçla birleşme girişiminde bulunanlar, ve hatta anestezi altında birleşme denemesinde bulunanlar bile vardır tedavi ettiğim danışanlarımın arasında..
Genellikle kadın doğum uzmanlarına başvururlar. Eh tabii sonuçta sorun vajinada olduğuna göre vajinayla ilgilenen doktora gitmek akla yatkın geliyor insana..Oysa vajinismus, vajinada belirti veriyor olsa bile ruhsal ve zihinsel bir meseledir. Vajinismus ülkemiz gibi cinselliğin tabu olduğu toplumlarda sık görülen bir cinsel işlev bozukluğudur.
Hangi ailede cinsellik konuşulur? Çocuklara cinsel bilgiler verilir? Kız çocuklarına regl olmanın ne olduğu etraflıca anlatılır? Çok az ailede..Böyle olunca ergenler ve gençler ilk cinsel bilgilerini sağdan soldan, aslında kendileri kadar bilgisiz akranlardan alırlar. Yaş ilerledikçe yeni evlenmiş arkadaşlar ya da konu komşu da bilgi kaynaklarına dönüşür. Ancak bu bilgiler nerdeyse her zaman subjektif ve doğruluktan uzak bilgilerdir. Cinsellik toplumumuzda tabu olduğu için bunu konuşurken cinselliği hazla ve güzellikle ilişkilendirmek ‘ayıp’ olarak görülmektedir. Bu tabular, ayıplar elbette kaygıları ve korkuları beraberinde getirir. İşte bu korkular da vajinismusun temelini oluşturur. Cinselliğin beklenen ve istenen bir şey haline geldiği evlilik sonrasındaki ilk girişimde bu korku vajinanın kaslarının istemsiz olarak kasılmasına neden olur. Aslında kadın birleşmeyi istemesine rağmen, seneler içinde zihnine yerleşmiş kötü cinsellik algısı ve korkular nedeniyle vajina kasılır ve birleşmeye izin vermez. Korku, endişe, panik hali ve bunların sonucunda istemsiz olarak bacaklarda kapanma, vajinada kasılma gibi belirtiler ortaya çıkar. Haz alınacak bir eylem olan cinsellik, korkulan bir şey halini alır.. Yukarda da bahsettiğim gibi önce kendilerince çözümler ararlar vajinismuslu kadınlar ve eşleri. Alkol almak, ilaç içmek gibi eylemlerden sonra birleşmeyi denerler ancak muvaffak olamazlar. Daha sonra bu sorunu çözmek için kadın doğum uzmanlarına başvurur çoğu çift. Ancak bahsettiğim gibi vajinismus zihinsel bir meseledir ve zihinsel meseleleri çözmek için cinsel terapi eğitimi almış bir ruh sağlığı uzmanına başvurmak gerekir. Tedavi için başarısı kanıtlanmış tek yöntem cinsel terapidir. Tedavi süreci ise genellikle çok uzun değildir. Sorunun süresi, eşlik eden ruhsal sorunlar, çiftin ruhsal dinamikleri ve yaşam tarzı gibi faktörler bu sürenin değişkenlik göstermesine neden olsa da, vajinismuslu danışanlarımın terapileri genellikle 6-8 seansta tamamlanmaktadır. ‘1 seansta tedavi ediyorum’, ‘3 günde bu işi çözüyorum’ gibi yaklaşımlar gerçeklikten uzaktır, çünkü tedavi hedefi cinsel birleşmenin sağlanması olduğu kadar, çiftin cinsellik algısındaki sorunların çözümlenmesi, yanlış cinsel inanışların tespit edilip bu konuların çalışılması ve böylece haz alınabilecek sağlıklı bir cinsel yaşamın temelinin atılmasıdır.
Tedaviye mutlaka çift olarak katılınması gerekmektedir, keza cinsellik çift kişilik bir eylemdir, karşılıklılık ve birliktelik içerir, bu nedenle eşlerin ikisinin de terapiye gelmesi elzemdir. Son olarak belirtmek istediğim nokta vajinismus tedavisinde başarı oranlarının çok yüksek olması.. Bu soruna sahip çiftlerin tedaviye başvurması bu nedenle çok önemlidir. Neredeyse %100 oranında tedavi edilen bir cinsel işlev bozukluğu olan vajinismus nedeniyle önce cinsel hayatları, sonra da evlilikleri bozulan bir çok çift olduğunu biliyorum. Oysa tedavi başvurusu ve terapi süreciyle bütün bu sorunları kısa sürede ortadan kaldırabilir.
Hepinize sağlıklı ve mutlu günler diliyorum.
Uzm. Dr. Makbule Esra Koçak