Bazı hastalıkların varolduğu veya gelecekte ortaya çıkacağı, başka bir nedenle yapılan polisomnografi tetkikinde ortaya çıkabilir. Yani uykuda ortaya çıkan bazı bulgular, bazı hastalıkların habercisi olabilir.
Uykuda, nefes alıp vermenin artıp azalarak santral apneler ile kesintiye uğraması ile şekillenen periyodik solunum veya cheyne-stokes solunum şeklindeki uykuda solunum hastalıkları kalp yetmezliğinin habercisi olabilir. Bununla birlikte kalp yetmezliği olan kişilerde bu solunum bozukluğunun uykuda görülmesi, kalp yetmezliğinin tedaviye yeterli düzeyde yanıt vermediğine işaret eder.
Henüz hipertansiyon gelişmemiş bireylerde, gece uykuda solunum hastalığı varsa, diğer bir deyişle uyku apne sendromu mevcutsa, tansiyon gece yüksek seyreder ancak kişi bunu farkedemez. Uykuda solunum hastalığı ile tetiklenen gece hipertansiyon, uykuda solunumun düzeltilmemesi durumunda gündüze de sarkarak kalıcı hale gelir.
Kalp ritmi bozukluğunun uykuda ve sürekli olması, hatta solunum bozukluğundan bağımsız olarak da ortaya çıkması oldukça sık rastlanan bir durumdur. Polisomnografi, kişinin farkında olmadığı bir kalp ritim bozukluğunu gösterebilir. Uykuda ritim bozukluğunun saptandığı hastalarda holter monitorizasyon yapılması gerekliliği ortaya çıkar.
Polisomnografi tetkiki sırasında, REM uyku evresinde, çene ve bacaklardan kaydedilen yüzeyel elekromiyografi kayıtlarında, kas gerginliğinin yüksek seyretmesi, REM uykusu davranış bozukluğunun polisomnografik bulgusudur. Gördükleri rüyayı yaşama, rüya içeriği ile ilişkili genellikle şiddet içeren hareketlerde bulunma belirtilerinin de olması, bu hastalığın tanısının konmasını sağlar. REM uykusu davranış bozukluğu olanların yarısında, 2 ila 10 yıl içinde Parkinson hastalığının geliştiği bilinmektedir. Diğer bir deyişle REM uykusu davranış bozukluğu, Parkinson hastalığının öncü belirtisi olabilir.
Uyku ritminin bozulması, özellikle uyku ve uyanma saatinin erkene kayması bunama ile seyreden hastalıklar için bir ön belirti olarak kabul edilmektedir. Bunamanın çok erken dönemlerinde dahi, uykunun NREM ve REM evrelerinin dağılımı bozulur, REM uyku evresinde azalma saptanır.
Polisomnografik tetkik sırasında, REM uyku evresinin beklenenden daha kısa sürede ortaya çıkması ve gece uyku süresince miktarının artması depresyonun varlığının habercisidir. Depresyon saptanmış ve tedavi gören hastalarda ise, tedavinin depresyon üzerine etkisi polisomnografik tetkik sırasında özellikle REM uyku evresinin başlaması ve süresindeki değişikliklere göre anlaşılır.
Uykuda solunumun sığ olması ile şekillenen uykuda hipoventilasyon hastalıkları, akciğer hastalıklarının var olabileceğine işaret eder. Bu hastalarda gün içinde solunum fonksiyon testlerinin yapılması, arka planda gizli bir akciğer hastalığının tanısının konmasını sağlar.
Özellikle sırt ve boyun bölgesinde olmak üzere yaygın ağrı ve gündüz yorgunluk ile seyreden ‘’fibromiyalji’’ hastalığının varlığı bazı polisomnografik bulgular ile gösterilebilir veya desteklenebilir.