Tüp bebekte başarıyı arttıran uygulama

Doç. Dr. Süleyman Eserdağ
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ
22 Ekim 20062193 görüntülenme
Randevu Al
Tüp bebekte başarıyı arttıran uygulama

ASSISTED HATCHING
Kadın yaşının 37den büyük olması, bazal FSH değerinin yüksek olması, daha önceki tüp bebek ya da mikroenjeksiyon uygulamalarında embriyo transferine rağmen gebelik olmaması, yumurtanın dış çeperinin kalın olması ve embriyoların bölünme hızının yavaş olması gibi durumların varlığında embriyoları çevreleyen zar (zona pellucida) üzerinde asitle ya da mekanik yöntemlerle delik açılmakta veya zar inceltilmektedir (zona thinning). Bu işleme "assisted hatching" adı verilir.

Bu teknikteki amaç embriyoların rahime tutunma oranlarını arttırmaktır.
Transfer öncesinde embriyolar değerlendirilerek işlem ya 2. gün aşamasında embriyo zarının inceltilmesi şeklinde veya 3. gün aşamasında mekanik yolla, "asit tyrode" solüsyonuyla ya da lazer kullanılarak zonada delik açılması şeklinde uygulanır.
Asit kullanılması ile lazer kullanılması arasında bilimsel açıdan gösterilmiş bir fark yoktur.

Transfer günü embriyolog, embriyoları, hastanın yaşını ve öyküsünü değerlendirerek bu işlemin uygulanıp uygulanmayacağına karar verir. Bu işlem dondurularak saklanmış embriyoların transferinde de kullanılabilir.

Bu işlemin embriyoların rahim iç duvarına tutunma şansını artırarak gebelik oranını arttırdığı düşünülmektedir.

Bu uygulamanın yukarıda belirtilen gruptaki şansı düşük kişilerde yapılması gereklidir. Her kişiye yapılması doğru değildir ve başarıyı arttırmaz.

BLASTOKİST TRANSFERİ
Embriyoların 2 ya da 3. gün aşamasında transfer edilmeyerek laboratuar ortamında daha ileri bir safha olan blastokist aşamasına kadar gelişimlerinin izlenmesi ile daha sağlıklı olan embriyoların seçilebilmesi mümkün olduğu gibi, blastokistlerin rahim duvarına tutunma olasılıkları çok daha yüksek olduğu için daha az sayıda blastokistin transferi ile çoğul gebelik riski artırılmadan daha yüksek gebelik oranı elde edilebilmektedir.

Blastokistlerin çevresindeki tabakanın (zona) yine özel yöntemlerle eritilmesi ile rahim duvarına tutunma şansı belirgin derecede artmış olan embriyoların transferi de mümkün olabilmektedir. Nadiren tercih edilen bir yöntemdir.

SPERMATİD ENJEKSİYONU
TESE işlemi ile eğer testislerde hiç olgun sperm bulunamazsa olgunlaşmamış hücrelerin (spermatidlerin) var olup olmadığı araştırılmakta ve eğer spermatidler varsa alınarak mikroenjeksiyon işlemi yapılabilmektedir.

Uzun ve daha çok olgunlaşmış spermatidlerin enjeksiyonu ile gebelik şansı mevcuttur. Ancak henüz tam olgunlaşmamış yuvarlak (round) spermatidlerin enjeksiyonu ile elde edilen sonuçlar son derece başarısızdır.

Tüm dünyada henüz deneme aşamasında kabul edilen bu işlemle elde edilen gebelik sayısı birkaç taneyi geçmemektedir.

FAZLA EMBRİYOLARIN DONDURULMASI (EMBRYO FREEZING)
Embriyoların dondurulması işlemi, tüp bebek için başvuran çiftlere güvenilir bir şekilde yeni gebelik şansı tanır.

Embriyo dondurulması işlemi transfer sonrasında artan uygun kalitedeki embriyolara uygulanır. Çünkü her transferde ortalama olarak ancak 2-4 embriyo transfer edilir.

Bazen de şiddetli OHSS riskinin yüksek olduğu durumlarda siklüs iptal edilerek tüm yumurtalar toplanır, spermlerle laboratuarda döllenmesi sağlanarak elde edilen embriyolar dondurulur ve daha sonra transfer için saklanılır.

Dondurulmuş embriyosu olan çiftlerde bir tedavilerindeki siklüslerde yumurtaların geliştirilmesi (ovulasyon indüksiyonu) ve yumurta toplanması (OPU) işlemlerine gerek yoktur.

Dondurulacak embriyolar genellikle yumurta toplanmasından sonraki üç gün içinde seçilir. Programlanabilen bir araç içinde dondurulan embriyolar sıvı azot içeren tanklarda saklanırlar. Bu şekilde saklanan embriyoların hayatta kalmaları garanti değildir. Bu durum ancak çözüldükleri zaman anlaşılır. Embriyolar yaşamıyorsa transfer edilmezler.

Bu zamana kadar dondurulmuş embriyolardan elde edilen gebeliklerde düşük ve doğumsal anormallik oranlarında bir artış saptanmamıştır.

Embriyo dondurulması ileri teknolojik bir yöntem olmakla beraber bazı yasal ve etik sorunları beraberinde getirmektedir. Embriyoların yasal hakları halen tartışma konusudur.

Embriyoların ne kadar süre saklanması gerektiği, çiftin boşanması vb durumda ne yapılacağı konusunda çelişkiler sürmektedir. Ancak bu yöntemin bir çok çiftin gebeliğe ulaşma umudunu sağladığı düşünüldüğünde bu etik sorunların da sağduyuyla aşılabileceği açıktır.

PGD (PREIMPLANTASYON GENETİK TANI)
10 yıldan fazla bir süredir insan embriyolarının bir blastomeri (hücresi) alınarak biyopsi yapılabilmekte ve anne rahmine yerleştirilmeden önce embriyonun cinsiyeti, kromozom yapısı ve bazı gen defektleri belirlenebilmektedir.

Son yıllarda gen teknolojilerindeki gelişmeye paralel olarak daha önce sadece araştırma merkezlerinde çok kısıtlı olarak kullanılan bu teknikler şimdi daha yaygın ve pratik olarak kullanılabilmektedir.

FISH (flöresan in situ hibridizasyon), PCR (polimeraz zincir reaksiyonu) gibi tekniklerle yumurtaların kutup cisimciğinden (polar body), embriyo aşamasında blastomerden ve blastokist aşamasında trofoektoderm hücrelerinden biyopsi yapılmakta ve gen defektleri, cinsiyet tayini ve kromozomların sayısal ve yapısal bütünlükleri çalışılabilmektedir.

Konu son derece hızla gelişmekle birlikte klinikte yine de sınırlı bir grup hastanın kullanımına uygun durumdadır (cinsiyete bağlı geçişli hastalık riski (kas distrofileri, hemofili vb.), translokasyonlar, kromozom sayı bozuklukları, bazı bilinen gen defektleri gibi).

Tüm bu teknikler hiç bir zaman % 100 sağlam çocuk iddiasında değildir. Hatta çoğu tecrübeli merkez bu teknikleri kullandıktan sonra elde edilen gebeliklerde yine de klasik antenatal tanı yöntemleri olan amniyosentez ve koryon villus biopsisini önermektedirler.

EMBRİYO TUTKALI (EMBRIO GLUE)
Anne rahmine verilen embriyoların tutunmasını artırmaya yönelik olarak kullanılan destekli yuvalanma ve blastokist aşamasında transfer gibi yeniliklerin yanında, özellikle yakın zamanda embriyoları rahim içine yerleştirirken kullanılan kültür ortamlarına eklenen bazı maddelerin (Hyaluronan) anne rahmine tutunmayı arttırdığı bildirilmektedir.

Kullanıma yeni giren bu yeni jenerasyon embriyo kültür sıvıları Embriyo Tutkalı gibi iddialı bir isimle piyasaya olup başarı oranlarını görmek için biraz daha zamana gerek vardır.

Etiketler

Tüp bebekte başarıyı arttıran uygulamaEmbriyoların tutunması

Yazar Hakkında

Doç. Dr. Süleyman Eserdağ

Doç. Dr. Süleyman Eserdağ

. Kozmetik ve Fonksiyonel Jinekolojide Öncü Hekim ve Uluslararası Eğitmen
. Seksolog, Avrupa Cinsel Tıp Derneği Tarafından Fellow (FECSM, Akademi Üyesi)
. “HERA Vajinismus Tedavi, Eğitim ve Araştırma Derneği” Kurucusu ve Başkanı
. “Uluslararası Estetik Genital Cerrahi ve Seksoloji Derneği (ISAGSS)” Kurucusu ve Başkanı
. İrlanda Merkezli Avrupa Estetik Tıp ve Cerrahi Koleji (ECAMS) Geçmiş Dönem Kıdemli Öğretim Üyesi ve Uluslararası Eğitmeni

İlkler ve Yenilikler
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ genital estetik ameliyatları, genital estetik cerrahi dışı tedavileri ve kadınlarda cinsel sağlık alanlarında, tüm dünyada ve ülkemizde öncü hekimler arasında yer almaktadır.

Çalışmalarının Bazıları:
Dr. Eserdağ Avrupa Cinsel Tıp Derneği (ESSM) ve Avrupa Seksoloji Federasyonu tarafından düzenlenen ‘board’ sınavını başarıyla geçerek, ‘fellowship’ (akademi üyeliği) unvanını kazanan ülkemizin ilk jinekolog hekimlerindendir.
Kadınlarda cinsel işlev bozuklukları tedavilerinin, jinekolog hekimler tarafından benimsenmesinde ve yaygınlaşmasında öncülük etmiştir.
Vajinismus tedavileri alanında çalışan ülkemizdeki ilk ulusal derneği kurmuştur (Hera Vajinismus Eğitim, Araştırma ve Tedavi Derneği, Kuruluş; 2015).
İlk defa 2002 yılında vajinismus tedavilerine başlamış ve vajinismusta kısa sürede sonuç alma konseptini geliştirmiştir.
Dr. Süleyman Eserdağ, ülkemizde genital estetik eğitimlerini ve hands-on kurslarını düzenleyen ilk hekimdir.
Oldukça saygın, İrlanda merkezli Avrupa Estetik Koleji ECAMS’a (European College and Aesthetic Medicine and Surgery) atanan ilk Türk hekim olmuştur (2015). Bu fakülte çatısı altında 2015 ve 2017 yılları arasında, genital estetik alanında pek çok ülkede uluslararası eğitimler düzenlemiştir.
Genital estetik ve cinsel tedaviler konusunda çalışan ülkemizdeki ilk uluslararası derneği kurmuştur (ISAGSS, Uluslararası Estetik Genital Cerrahi ve Cinsel Tedaviler Derneği, 2017).
ISAGSS; genital estetik uygulamalarını seksoloji temelli ele alarak uygulayan dünyadaki ilk dernek olmuştur. Dr. Süleyman Eserdağ, bu dernek çatısı altında bugüne kadar beş kıtadan 1000’den fazla hekimi birebir eğitmiştir.
2018 ve 2019 yıllarında estetik genital cerrahi ve seksoloji alanında düzenlediği uluslararası kongreler de bu alandaki ülkemizin ilk kongrelerindendir. Alanında oldukça önemli yabancı ismi ülkemize davet etmiş ve ülkemizin isminin bu alanda da duyulmasını sağlamıştır (RAGSS Kongreleri; 2018 ve 2019).
Orgazm aşıları olarak bilinen “O-Shot” ve “G-Shot” uygulamalarını ülkemize ilk defa getiren, bu tedavi isimlerini tescil ettirerek ülkemizdeki isim hakkına sahip tek kişidir.
“Barbie Vajina Estetiği” ismini ve konseptini ülkemize ilk getiren hekimdir. 2015 yılında “Cosmopolitan” dergisindeki röportajından sonra bu konsept ülkemizde hızla yayılmış ve popülerlik kazanmıştır (Cosmopolitan dergisi, Vajina estetiğinde yeni trend: “Barbie estetiği”).
Genital estetik alanında ülkemizin ilk kitabını yazmıştır (Kadın Genital Estetiği ve Fonksiyonel Cerrahisi kitabı, 2021). Bu kitap iki ay sonra İngilizce olarak da basılmıştır.
Ülkemizde cinsel tıp ve genital estetik alanında yayınlanan, yazarları arasında 50 kadar hekimin yer aldığı, ülkemizin ilk multidisipliner (çok branşlı) kitabının editörleri arasında yer almıştır (Cinsel Tıp ve Genital Estetik Kitabı; İstanbul Tıp Kitabevleri, 2020).
2023 yılında İngilizce olarak yazdığı “Aesthetic and Functional Female Genital Surgery” kitabı İsviçre merkezli Springer Nature kitabevi tarafından basılarak dağıtılmıştır. Bu kitap, genital estetik ve fonksiyonel cerrahisi alanında ülkemizin uluslararası literatüre kazandırdığı ilk ve tek kitaptır. 400’den fazla görsel ve 23 ayrı bölümden oluşan bu kitap yayınlandığı ilk günden itibaren uluslararası bilim camiasında son derece ilgi çekici bulunmuş ve pek çok yabancı hekimin takdirini kazanmıştır.
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ ülkemizde ve dünyanın farklı bölgelerinde yılda 20’den fazla toplantıya konuşmacı olarak davet edilmektedir. Kendi çalışma alanlarında, 50’den fazla uluslararası kongrede konuşma yapmıştır. Avrupa’nın en büyük cinsel tıp kongresi ESSM (Avrupa Cinsel Tıp Derneği),estetik alanında lider konumundaki IMCAS (Paris),IMCAS (Asya) ve AMWC (Monaco) gibi kongrelerde konuşmalar yapmış ve dernek olarak da afiliye olmuştur.
Ülkemizin ilk “Rejeneratif Jinekoloji” kongresini düzenlemiştir (5-8 Şubat, 2025, Antalya)
Doç. Dr. Süleyman Eserdağ hastalarını İstanbul Nişantaşı kliniğinde kabul etmekle beraber, yıllar içinde kurmuş olduğu İstanbul Suadiye, Ankara, İzmir kliniklerine de danışmanlık hizmeti vermektedir. Aynı zamanda Altınbaş Üniversitesi Kadın Sağlığı Anabilim Dalında yarı zamanlı öğretim üyesidir.

 

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.