Tüp bebek neden başarısız oldu?

Tüp bebek neden başarısız oldu?

TÜP BEBEK DENEMEM NEDEN BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANDI?
TÜP BEBEK NEDEN TUTMADI?
Tüp bebek uygulamalarının yaklaşık % 40- 50 si başarısızlıkla sonuçlanmaktadır. Heyecanla transferden 12. gün sonra gebelik testi sonucunu bekleyen çift gebelik olmadığı sonucunu alınca yıkılmaktadır. Büyük bir umutsuzluğa, üzüntüye ve artık çocuğu olmayacağı hissine kapılmaktadırlar. Ayrıca tüp bebek tedavisi süresince uğradıkları maddi ve manevi kayıpları düşününce çiftler adeta kahrolmaktadır. Bütün emekleri, çektikleri acıları, katlandıkları sıkıntılar, harcadıkları paralar her şey boşa gitmiş diye düşünmektedirler.
Böyle bir psikolojide hemen doktora ulaşıp “Neden tüp bebek tutmadı?” sorusuna cevap almak istemektedirler, bu aslında onların en doğal haklarıdır. Çektiklerini azaltmayacak olsa da bunun sebebini öğrenmek isterler.

Aslında tüp bebek tedavisine başlayan çift sonucun garanti % 100 olmadığını bilmektedirler, hele dürüst bir klinikte iseler gerçek başarı şanslarının ne olduğu tedaviye başlarken söylenmiştir. Bu oran hiçbir zaman % 50- 60 ı geçmemiştir, hatta bazı hastalarda % 20-30 gibi oranlar verilmiştir. Bardağın boş tarafından bakıldığında tüp bebek uygulaması sonucu hamile kalmak gibi kalmamakta olağan bir sonuçtur, şaşılacak, umutsuzluğa düşülecek ve beklenmeyen bir sonuç değildir. Çoğu hasta için oransal olarak gebelik olmaması daha çok beklenen bir sonuçtur, örneğin % 40 başarı şansı olan bir çitte % 60 gebelik olmayacak beklentisi vardır.
Peki neden bunları bile bile tüp bebek tedavisi yaptıran kadın(çift) adeta başarıya, yani gebe kalacağına şartlanmaktadır? Çünkü tedavi başladığında olaya olumlu bakmaktadırlar ve iyi sonuç almak için gelmişlerdir, takipler esnasında yumurta gelişmesi, ölçümlerin iyi olması, tedaviye iyi cevap alınması, yeterli sayıda yumurta toplanması, iyi döllenme olması ve embriyo gelişmesi gibi olumlu giden tedavinin aşamalarını takip ettikçe umut giderek artmakta başlarken bekledikleri % 30-40 oranları tedavi süresince kendiliğinden % 100 lere çıkmaktadır. Hastalarımla yaptığım en zor görüşmelerden biri başarısız tüp bebek sonrası olan görüşmelerdir. Hastalarım " Sedat Kadanalı Hocam, tüp bebek süresince her şey yolunda gitti, yeterince yumurta aldık, iyi döllenme oldu, iyi embryo gelişti, transferde güzeldi neden tutmadı?" diye haklı olarak sormaktadırlar. Evet tüm bu başarılı tüp bebek aşamalarının gerçekleşmesi, tüp bebek gerçek  başarı oranı olan % 40-50 leri değiştirmediği, aslında  başta verilen bu oranda azalmaya yol açmadığı şeklinde yorumlanmalıdır. Ama çoğu hastamız bu aşamlardaki olumlu gidişatın başarı şansını giderek artırdığı şeklinde düşünmekte ve hayali artmış bir tüp bebek başarısına şartlanmaktadırlar. İşte bu yükselmiş olumlu beklentiye karşın alınan olumsuz sonuç yıkım olmaktadır. Kadın günlerce ağlamakta, hayata küsmekte ve umutsuzluğa kapılmaktadır.

Tüm bu gerçekler göz önüne alarak tüp bebek tedavisinin bir deneme olduğu her defasında vurgulanmalıdır ve tüp bebek yaptıran çift (özellikle kadın) başarı ve başarısızlığın tüp bebek tedavisinde adeta kardeş olduğunu bilmelidir. Başarısız bir denmeden sonra ümitsizliğe kapılıp hayata küsmek yerine bunu olağan karşılayıp yeni deneme için gücünü toplamalıdır. Sonuçta elde edilecek bebeği kucağına aldığında hep duyduğumuz şu cümleyi sarf edecektir “ Bebeğim için her şeye değermiş, tüm çektiklerimi unuttum”.
Başarısız tüp bebek denemesinden sonra en sık yapılan hata “tüp bebeği de denedim, sonuç alamadım, artık benim çocuğum olmayacak boş yere para harcamayayım” diyerek bir köşeye çekilmektir. Kadın doğurganlığı sonsuz değildir, beklemekle özelikle kadının yaşı ilerlemekte, doğurganlığı ve tüp bebek başarı şansı azalmaktadır. Bilinmelidir ki 3-5 yıl sonra tekrar tüp bebeği deneme kararı vereceklerdir, o zaman tüp bebek şansları daha azalmış olacaktır. Tüp bebeğe başlarken bir yol haritası çizilmeli, rasyonel olarak denemelerde başarısızlığın olabileceği kabul edilmeli ve umutsuzluğa kapılmadan planlı bir şekilde kendilerini bebeğe götürecek yolu çiftler takip etmelidirler. Kararlılık hedefe ulaştıracaktır.

TÜP BEBEK NEDEN TUTMADI?
Gelelim bu sorunun cevabına; doğada çiftlerde gebelik mutlak değildir. Doğal olarak herhangi bir üreme problemi olmayan çiftlerde her ay beklenen gebelik oranın % 20 civarındadır. Örneğin iki çocuğu olan, yani üreme problemi olamayan bir çift gebelikten korunmayı bıraktıklarında hemen o ay kadın gebe kalamamakta veya yeni evlenen, çocuk isteyen çiftin hemen ilk ay hamilelikleri olmamaktadır. Doğal olarak genelde çiftler korunmayı bıraktıktan 4-5 ay sonra gebe kalınmakta kimi kadın ilk ayda kimi kadın ise i 8. ayda gebe kalmaktadır. Şöyle düşünelim bu çiftlerin üremeye engel bir problemleri yok; kadında yumurta gelişiyor, erkete sperm normal, ilişki düzenli, daha önce çocukları olmuş çiftler ama istemelerine rağmen birkaç ay hamile kalamıyorlar. Bu çiftler hemen doktora koşup neden çocuğumuz olmuyor diye sormuyor veya hemen hamile kalmadılar diye umutsuzluğa kapılmıyor ve ağlamıyorlar. Fakat üreme problemi olduğu için tüp bebek yaptıran çift bir iki denemede gebelik olmayınca çok büyük üzüntüye kapılmaktadırlar. Halbuki, her şeyin doğal olanı en iyisidir, doğalda da olan gebelik başarısızlığının tüp bebekte de olması kadar doğal bir şey yoktur.

Peki doğal yoldan veya tüp bebek denemesinde neden her denemede gebelik olmamaktadır. Çünkü aşırı bebek sahibi olma isteğinizden dolayı göremediklerinizi vücut görüyor ve akılcı davranıyor. Siz her şeye rağmen gebelik olsun demiyorsunuz, sağlıklı, hastalıksız, fiziki veya zihinsel bir problemi olmayan bir çocuk istiyorsunuz. Vücut bunu sizden binlerce kat fazla istiyor, insan neslinin sağlıklı devamı için üreme Yaratıcı tarafından böyle programlanmıştır. Yaşam ile bağdaşmayan bir embriyo oluştuğunda ve rahim boşluğuna geldiğinde vücut bunu ön kontrolden geçirir, eğer problemli bir embriyo ise bunu rahime kabul etmez ve gebelik oluşmaz. Bu ön elemeden geçen rahime yerleşen embriyolar içinde kontrol bitmez takip eden kontrollerde problem var ise gebelik ilk aylarda vücut tarafında düşükle sonuçlandırılır. Unutulmamalıdır ki vücut her zaman koruyucudur.
Tüp bebekte yapılan uygulama doğal gebelik oluşma mekanizmasını taklit etmektir, doğalda olduğu gibi döllenen yumurta embriyo haline geldiğinde rahim boşluğuna düşmekte ve burada rahime yerleşmesi(implantasyon) için ön kontrollerden geçmektedir. Tüp bebekte de laboratuarda döllenen ve gelişen embriyo yine doğala benzer şekilde rahim boşluğuna bırakılmaktadır(embriyo transferi) ve tıpkı doğal gebeliği olduğu gibi vücut tüp bebekle oluşan gebeliği de kontrol etmektedir. Tüp bebekte embriyoyu rahim duvarına gömmüyor veya yapıştırmıyoruz, yalnızca rahim boşluğuna bırakıyoruz. Şu anda bilinen bu ön kontrolde; embriyo rahim boşluğuna düştüğünde vücut embriyoya 3000 civarında değişik sinyaller göndererek kontrol yapmaktadır. Bu kontroller sonucu bir olumsuz durum olduğunda gebeliğin devamına izin vermemektedir. Bu açıdan bakıldığında beklide olumsuz sonuçlanan tüp bebeğe üzülmemek gerekir diye insan düşünmeden edemiyor.

AMA TRANSFER EDİLEN EMBRİYOLARIM KALİTELİ İDİ
Yukarıdaki konuşmayı yaptığım hemen tüm hastalarım peşinen bu soruyu sormaktadırlar ve haklıdırlar. Zira onlara da söylediğimiz gibi tüp bebekte oluşan embriyolardan seçtiğimiz en kalitelilerini biz transfer ediyoruz. O zaman bu soru kaçınılmaz oluyor. Aslında tüp bebek başladığından beri üzerinde çalışılan en önemli konu budur, vücudun yaptığı gibi laboratuvarda en iyi embriyoyu nasıl anlayabiliriz. Tüm teknolojik gelişmeler bunu için yapılmaktadır. Şu anda embriyoyu görünüm olarak değerlendiriyor ve 3 kalitede değerlendiriyoruz. Vücut gibi embriyoyu değerlendirebilmek için metabolomiks, embryoskop, PGD, PGS, vb. bir çok şey yapıyoruz, ancak halen vücudun değerlendirme kapasitesinin ancak kabaca % 60-70 ine ulaşabildik. Yani bizim iyi kaliteli dediğimiz embryo aslında % 60-70 iyi % 30 problemli olabilir. Vücut muhteşem bir şekilde binlerce sinyal ile embriyoyu değerlendiriyor, biz ise bu konuda henüz emekliyoruz. Dolayısı ile bizim iyi dediğimiz embriyo her zaman iyi olmayabilir, vücut herhangi bir olumsuzluğu yakalar ve gebeliğe izin vermez. İyi ki böyle bir mekanizma var ve vücut bizim yeterince değerlendiremediğimiz embriyoları değerlendiriyor, böylece sağlıksız gebeliklerin oluşmasını engellemiş oluyor. Açıkçası bugün tüp bebeğin dünyadaki en büyük problemi hangi embriyonun yüzde yüz iyi olduğunu bilememektir.
Embriyo kalitesi dışında da tüp bebeğin başarısızlığına yol açan faktörle vardır. Embriyo kaliteli olduğunda anneye ait bazı faktörler, transfer tekniği , rahim zarının gebelik tutunmasına uygun olmaması, bağışıklık sistemi, annenin hormonal durumu gibi bazı geçici durumlarda da embriyo iyi olmasına rağmen gebelik oluşmayabilir. Mesela yapılan çalışmalarda transfer edilen embriyoların daha vücut kontrole başlamadan % 8-10 unun fiziksel olarak rahimden dışarı düştüğü gösterilmiştir. Embriyo transferi sonrası tüp bebek başarısızlığında bir çok faktör etkili olmaktadır ama tutunma olmadığında daha çok embriyo faktörü akla gelmektedir.

TÜP BEBEK DENEMEM BAŞARISIZ OLDU NE YAPMALIYIM?
Yeterince araştırmalar yapıldıktan sonra tüp bebek yapılmış ve başarısız olunmuş ise bu olağan bir başarısızlık olarak karşılanır ve hemen herhangi ek bir şey yapmaya gerek görülmez. Ancak tüp bebek tedavisi sırasında bir olumsuz gelişme ile karşılaşılmış ise buna bakılabilir, mesela tedavi esnasında bir polip görülmüş ise bunun üzerine daha sonra gidilebilir. Ancak 1-2 başarısız denemede hemen ek bir şey yapmaya gerek yoktur. Yapılacak çok test vardır, fakat bunları gerektiğinde yapılması gerekir. Aksi takdirde olağan bir başarısızlık sonucu için gereksiz testlere yüksek meblağda para harcanmış olunur ve tüm testlerde normal çıkar.
Ancak en az 3 denemede iyi kalite embriyo verilmesine rağmen gebelik oluşmaz ise o zaman rutin dışı testler ile bunun nadir sebepleri araştırılabilir. Bu amaçla rahim içine kamera ile bakılması(histereskopi), çiftlerin genetik incelemesi, kadında pıhtılaşma testleri, bağışıklık sistemi testleri, tekrar rahim film gibi gerekli görülen testler yapılır. Bu testleri bir iki başarısızlıktan sonra yapılması gereksiz maliyeti artıracaktır. Tekrarlayan tutunma başarısızlığında yapılan inceleme ve girişimler 1-2 tüp bebek başarısızlığına uygulanmamalıdır.

Bu makale 12 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Prof. Dr. Sedat Kadanalı

Prof. Dr. Sedat KADANALI, lisans öncesi öğrenimlerinin ardından İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1987 yılında tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İlk kez 1987 yılında uygulanan Tıpta Uzmanlık Sınavı ile Dokuz Eylül Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'nda uzmanlık eğitimime başlamıştır. 1993 yılında ise eğitimini başarıyla tamamlamış ve Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı olmuştur. Aynı yıl Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı'na Yardımcı Doçent olarak atanmıştır. 1994 yılında Ege Üniversitesi Tüp Bebek Merkezi'nde tüp bebek ve yardımcı üreme teknikleri konusunda eğitim almış olan Prof. Dr. Sedat KADANALI, 1996 yılında da Doçent Doktor olmuştur. 1997 yılında ABD Chicago Rush Üniversitesi'nde Prof.Ewa Radwanska'nın yanında visiting fellow olar ...

Etiketler
Tüp bebek başarısızlığı
Prof. Dr. Sedat Kadanalı
Prof. Dr. Sedat Kadanalı
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube