Sıvı-elektrolit dengesi bozuklukları, özellikle böbrek yetmezliğinde en sık karşılaşılan problemlerdendir. Böbrekler sağlıklı çalıştığında sıvı, asit ve baz dengesinin düzenlenmesini sağlar. Böbrekler işlevini yeterli düzeyde yerine getiremediğinde ise bu dengede bozulmalar görülebilir. Hipervolemi, hipovolemi, hiponatremi, hipernatremi, hipokalemi, hiperkalemi, hipokalsemi, hiperkalsemi, hipofostatemi, hiperfostatemi, hipomagnezemi, hipermagnezemi sık görülür.
Kanda Sodyum Düşüklüğü (Hiponatremi)
Sıvı-Elektrolit dengesi bozukluklarında hiponatremi atlanabilen, tedavi edilmediğinde hayati risk oluşturan bir durumdur. Kanda sodyum düşüklüğü, en sık görülen elektrolit bozukluklardan biri olarak karşımıza çıkar. Bu yazımızda sinsi seyirli olan kandaki sodyum seviyesinin düşük olması durumu olan hiponatremi konusunda bilgi vermek istiyorum. Kanda sodyum düşüklüğü görülen hastalarda, mide bulantısı ve kusma, halsizlik, baş ağrısı, zihin bulanıklığı gibi belirtiler ortaya çıkar. Böbrek hastalıkları, tiroid hastalığı, kullanılan ilaçlar gibi nedenler sonucunda, hiponatremi ortaya çıkabilir.
Sodyum Nedir?
Sodyum, neredeyse tükettiğimiz tüm besinlerde bulunan bir mineraldir. Periyodik cetvelde Na simgesi ile gösterilir ve bir alkalidir. Sodyum, vücuttaki sıvı dengesinin sağlanması, sinirsel aktivitelerin gerçekleşmesi, kasların sağlıklı olarak çalışabilmesi gibi birçok önemli görevde yer alan bir mineraldir. Besinlerde doğal olarak bulunan sodyum, tuz içermeyen bir beslenme düzeninde bile normal şartlar altında, vücuda gereken miktarda alınır.
Sodyumun Vücuttaki Görevleri Nelerdir?
Besinlerde doğal olarak bulunan sodyum minerali, vücudumuzda birçok işlevin yerine getirilmesinde görev alır. Vücudumuzdaki tüm mineral içeriğinin %2’sini sodyum oluşturur. Klor ve potasyum gibi diğer minerallerle bir araya gelerek, vücudumuzun sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlar.
Sodyum minerali, vücudumuzdaki sıvıların dengesini düzenleyici bir etkide bulunur. Sodyum ve klorürden oluşan tuz, suyu tutan bir yapıya sahiptir. Bu nedenle, tuz tüketimi arttığında, vücutta tutulan sıvı miktarı da artar. Vücutta dolaşan sıvı miktarının artması ise damarlardaki kan basıncını artırır. Bu durum, yüksek tansiyon problemine neden olabilir. Bu nedenle, vücudun sıvı dengesinin korunması oldukça önemlidir.
Sodyumun vücudumuzda görev aldığı alanlardan bir tanesi de, asit ve baz dengesinin korunmasıdır. Böbrekler, vücudun ihtiyacına bağlı olarak idrarın ph değerini ayarlar. Böbrekler tarafından dışarıya atılamayan bazı asitler, sodyumun da yardımı ile asidik, bazik v tuzlara dönüştürülür.
Bunun yanı sıra, sodyum vücudumuzdaki kasların ve sinir fonksiyonlarının sağlıklı bir şekilde çalışmasında da görev alır. Sinirsel aktiviteler, elektrokimyasal olarak vücut içerisinde dolaşır. Bu dolaşım, sodyum ve potasyumun birlikte çalışması ile mümkün olur. Kas hücrelerinin çalışması için gerçekleşen sinir iletimi de bu yolla sağlandığından sodyum, kaslarımızın çalışması için de gerekli bir mineral olarak karşımıza çıkar.
Kanda Sodyum Düşüklüğü Nedir?
Hiponatremi olarak da bilinen kanda sodyum düşüklüğü; kandaki sodyum yoğunluğunun 135 mEq/L’den düşük seviyede olmasıdır. Elektrolit bozukluğu olarak adlandırılan durumlardan bir tanesi olan hiponatremi, birçok farklı hastalık sonucunda ortaya çıkabilir.
Kanda Sodyum Düşüklüğü Neden Olur?
Kanda sodyum düşüklüğü görülen hastalarda, genellikle bu duruma neden olan bir hastalık bulunur. Kanda sodyum düşüklüğü olarak da bilinen hiponatremiye neden olan başlıca hastalıklar;
Kronik böbrek yetmezliği,
Adrenal yetmezlik,
Tiroid yetmezliği,
Hipofiz yetmezliği,
Siroz gibi karaciğer hastalıkları,
Konjestif kalp yetmezliği,
Hiperglisemi olarak da bilinen şeker yüksekliği,
Kanda trigliserid adı verilen yağın yüksek seviyede bulunması,
Uygunsuz ADH sendromu olarak sıralanabilir.
Bunun yanı sıra; aşırı su tüketimi, aşırı terleme, kusma, ishal, yanıklar, bazı ilaçlar (santral sinir sistemi ilaçları, idrar söktürücüler gibi) da kanda sodyum düşüklüğüne neden olabilir.
Kanda Sodyum Düşüklüğü Belirtileri Nelerdir?
Kanda sodyum düşüklüğü seviyesine bağlı olarak, hastalarda farklı belirtiler ortaya çıkabilir. Hafif düzeyli hiponatremi vakalarında, genellikle şiddetli bir belirti görülmez; asemptomik bir ilerleyiş söz konusudur. Hastalarda ortaya çıkabilen semptomlar;
Halsizlik ve yorgunluk,
Baş ağrısı,
Mide bulantısı ve kusma,
Kaslarda kramp,
Dengeyi sağlamakta zorlanma ve düşme,
Sinirlilik olarak sıralanabilir.
Sodyum seviyesi 130-135 mEq/L arasında bulunan hastalar, genellikle ya hafif düzeyde semptomlar gösterir ya da asemptomik bir tablo çizer. 120-130 mEq/L seviyesinde sodyum değeri olan hastalarda, halsizlik, mide bulantısı ve kusma en sık karşılaşılan şikâyetlerdir. Kandaki sodyum seviyesinin oldukça düşük olduğu, şiddetli semptomlar gösteren hastalarda hastaneye yatırılarak takip ve tedavi gerekebilir, nöbet geçirme ve koma gibi durumlarla karşılaşılabilir. Şiddetli hiponatremi tedavi edilmediği takdirde, hastalarda hayati risk oluşturacağı unutulmamalıdır.