Şişmanlık tedavisinde en etkili yöntem cerrahi tedavi !

Şişmanlık tedavisinde en etkili yöntem cerrahi tedavi !

Avrupalıların yarısından fazlası aşırı kilolu (beden kitle indeksi yani BMI 25 kg/m2 ve üzeri) ve % 30’undan fazlası şişmandır:(BMI 30 kg/ 2)'den fazla. Fazla kilolu ve şişman olmak artık tüm dünyada salgın halini almıştır, yani endemik bir haldedir. Bu durum özellikle gıda alımı artışına ve fiziksel egzersizde azalmaya bağlıdır. İnsülin direnci, tip 2 diabetes mellitus, dislipidemi, hipertansiyon, safra kesesi taşları, bazı karsinom tipleri, karaciğer yağlanması, gastroözofageal reflü, obstrüktif uyku apnesi, dejeneratif eklem bozuklukları, gut, bel ağrısı ve polikistik over sendromu gibi tabloların hepsi fazla kiloluluk ve şişmanlık ile birliktedir. Fazla kiloluluk ve şişmanlığın yandaş hastalıklar ile birlikte giderek yayılan bir hal alması ağırlık kaybına yönelik tedavilerin geliştirilmesine yol açmıştır. 

Ağırlık üzerine diyet, egzersiz ve ilaç tedavisinin uzun süreli etkileri zayıftır. Sabit ağırlık azalması ile ilgili olarak bariatrik cerrahi (şişmanlığı cerrahi olarak tedavi eden yöntemler), şişmanlık ile birlikte görülen komplikasyonlarda en büyük düzelmeler ve hatta ortadan kaybolma ile birlikte, şişmanlığın en etkili uzun süreli tedavi yöntemini oluşturmaktadır. Ciddi şişmanlığın bariatrik cerrahi ile tedavisi tüm mortalitede (ölüm oranlarında) azalma ile birliktedir. Bununla birlikte, bu ameliyatlarda ciddi komplikasyonlar görülebilir. Bu yüzden dikkatli hasta seçimi en önemli noktayı oluşturmaktadır. Bariatrik cerrahi BMI › 40 kg/ m2 olan tüm hastalarda ve klasik tedavi başarısızlığından sonra, birlikte şişmanlık komplikasyonu bulunan BMI › 35 kg/ m2 olan hastaların çoğundan fazlasında düşünülmelidir. 

Geleneksel tedavinin sonuçları ve ağırlık kaybının önemi ilk önce tartışılmıştır. 1- 3 yıllık kısa süreli ağırlık kayıpları insülin direncinde azalma, diabetes mellituslu hastalarda daha iyi metabolik regülasyon, kan basıncında azalma ve daha az aterojenik lipid profiline neden olmaktadır. “Diabetes Prevention Program” sonuçlarına göre 5.6 kg'lık mütevazi bir ağırlık kaybının bile diabetes mellitus insidansında % 58 azalma sağladığı göstermiştir. “Swedish obese subjects” (SOS) çalışması bariatrik cerrahi ile sağlanan uzun süreli ağırlık azalmasının kardiyovasküler risk profilinde önemli azalmalar yaptığını yansıtmaktadır. 

SOS çalışmasında geleneksel tedavi ile % 1.6' lık ağırlık kaybı sağlanırken, cerrahi girişim ile % 16.1' lik ağırlık kaybı görülmektedir. Şişmanlık cerrahisinde güncel olarak kullanılan yöntemler başlıca iki gruptur: Kısıtlayıcı (restriktif) ve emilim bozucu (malabsorptif). Restriktif yöntemlerde midenin depo kapasitesi azaltılmaktadır. Böylece erken doyma hissi sağlanarak kalori alımının azalması sağlanır. Restriktif yöntemlerin uygulanması daha basittir ve daha az komplikasyon görülür. Vertikal band gastroplastisi ve laparoskopik ayarlanabilir gastrik band (LAGB) günümüzde en sık uygulanan iki restriktif yöntemdir. 

Malabsorptif yöntemler barsakların fonksiyonel uzunluğunu azaltarak besinlerin emilimini engeller. İlk uygulananlardan biri jejunoileal bypass girişimidir. Yan etkilerinden dolayı terkedilmiştir. Günümüzde daha çok biliopantreatik çevirimler uygulanmaktadır. Mide içi balon uygulamasında ise endoskopik olarak mideye yerleştirilen balona tuzlu su doldurulur. Ağırlık azaltılmasında geçici bir yöntem olarak kabul edilmektedir. Kilo fazlalığı ameliyat sınırının altında olan kişilerde, bariatrik cerrahiyi reddeden hastalarda veya yüksek riskli süper- obez hastalarda ilk dönem tedavisi olarak uygulanır. 

Roux- en- Y gastrik bypass ise hem restriktif hem de malabsorptif komponentler içermektedir.

Bariatrik cerrahi kriterleri şunlardır: 
-BMI › 40 kg/ m2 veya önemli şişmanlık komplikasyonları ile birlikte BMI › 35 kg/ m2 olması 
-16- 65 yaşlar arası hastalar 
-Kabul edilebilir operasyon riski 
-Gerçekçi beklentileri olan ve psikolojik olarak stabil hasta 
-İyi bilgilendirilmiş ve motive hasta 
-Uzun süreli ağırlık kaybında cerrahi dışı yöntemler ile başarısızlık 
-Uzun yaşam stili değişimlerine uyum sağlayabilecek hastalar 
-Alkol veya uyuşturucu alışkanlığı olmaması 
-Aktif psikoz veya tedavi edilmemiş ciddi depresyon bulunmaması 
-Destekleyici aile veya sosyal ortam 

KAYNAK: Bult MJF, van Dalen T, Muller AF: Surgical treatment of obesity. Eur J Endocrinol 2008: 158: 135- 145. 

Bu makale 15 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Murat Üstün

Op. Dr. Murat ÜSTÜN, 1969 yılında İstanbul’da doğmuştur. Tıp Fakültesi eğitimini 1992 yılında Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise SSK Ankara Eğitim Araştırma Hastanesi'nde yapmış ve 1996 yılında Genel Cerrahi Uzmanı olmuştur. Bu dönemde Türkiye’de yeni yeni başlayan laparoskopik cerrahi konusunda alanında uzman doktorlarla çalışması bu alandaki ilgisini arttırmıştır. 1996-1999 yılları arasında SSK Ankara İhtisas Hastanesi'nde transplantasyon kliniğinin kurulmasında aktif rol almış ve özellikle renal transplantasyon ve laparoskopik cerrahi alanında çalışmalar yürütmüştür. 1999-2001 yılları arasında SSK Zonguldak Bölge Hastanesi'nde çalışmış ve burada ilk laparoskopik cerrahi ünitesini kurararak ameliyathane modernizasyonu ve sterilizasyon prensiplerini çalışmalarında da uygulamıştı ...

Etiketler
Egzersiz
Op. Dr. Murat Üstün
Op. Dr. Murat Üstün
İstanbul - Genel Cerrahi
Facebook Twitter Instagram Youtube