Görevi besinlerin sindirimi ve emilimi olan ince bağırsakların üst kısmı bakteri açısından fakirdir. Bakterilerin zengin olması gereken yer kalın bağırsaklarımızdır. Kalın bağırsaklar yerine bakteriler ince bağırsaklarda artarsa, vücut için zararlı hale gelmeye başlar ve SIBO (Small Intestinal Bacterial Overgrowth yani ince bağırsaklarda aşırı bakteri üremesi) tablosu ortaya çıkmış olur.
SIBO sonucunda, ince bağırsakların yüzeyi hasar görmeye başlar. Yenilen besinler kalın bağırsağa ulaşamadan karşılaştığı bakteriler sebebiyle fermentasyona uğrar ve gaz çıkışı oluşturur. Sindirim enzimleri işlevlerini tam olarak gerçekleştiremez ve bunun sonucunda vitamin ve minerallerin emilimleri bozulur. Bağışıklık sistemi uyarılır, hastalıklara karşı direnç düşer. Laktaz enzimine duyarlı hale gelinir, dolayısıyla süt ürünlerini tüketmekte güçlük yaşanır. Sonuç olarak, gaz ve şişkinlik, hazımsızlık, karın ağrıları, ishal veya kabızlık gibi durumlardan sık sık yakınmalar söz konusu olur. Bu durum tedavi edilmezse, yenilen besinler sürekli bakterileri besleyecek ve daha çok üremelerine sebep olacak, yani yakınmalar artacaktır.
SIBO sadece sindirim sistemi ile ilgili bulgular vermez. Romatizmal hastalıklar, demir eksikliği anemisi, huzursuz bacak sendromu, huzursuz bağırsak sendromu, haşimato tiroidi gibi hastalıkların kökeninde de SIBO yatmaktadır.
Bahsedilen bu semptomları sık sık yaşıyorsanız, romatoid artrit, haşimato tiroidi gibi otoimmün hastalıklarınız, fibromiyalji gibi geçmeyen ağrılarınız, huzursuz bacak sendromunuz, birçok ilaca rağmen düzelmeyen demir eksikliği aneminiz varsa veya geçmeyen egzemalarınızdan, gaz ve şişkinliğinizden yakınıyorsanız SIBO’dan şüphelenmeli ve bir an önce harekete geçmelisiniz. Bağırsaklarınız tedavi olsun ki, siz de sağlığınıza kavuşun.
