Sezaryen doğum sonrası, ağrı nedir?

Sezaryen doğum sonrası, ağrı nedir?

Sezaryen sonrası ağrı ameliyat sonrasında başlayan ve genellikle belirginliğini ilk 6 saat sürdüren ağrıdır. Hastanın ağrıları 12. ve 24. saatten sonra giderek, belirgin bir şekilde azalır.

Sezaryen doğum sonrası ağrı neden olur?

Sezaryen sonrası ağrının en önemli sebebi insizyon, ameliyat kesileridir. Bebeğin çıkarılışından önce batın katları sırası ile kesilir ameliyat sırasında. Bebeğe ulaşıldıktan sonra da yine sırası ile tamir edilir ve batın katları kapatılır. Bu katlardan özellikle karın kaslarını kapatan kılıf çok ağrılıdır, ağrı lifi yönünden çok zengindir. Bu katmanın kesilmesi ve ardından dikilmesi, özellikle insizyon hattnın köşelerinde hasta tarafından hissedilen bir ağrıya yol açar. Noktasal bir ağrıdır. Özellikle sütürlerin düğümlerinin olduğu köşelerde ağrı daha çok belirgindir.

Sezaryen sonrasındaki ağrının ikinci en çok sebebi aynı normal doğumda olduğu gibi kanamanın durdurulabilmesi için rahim doğum sonrası kasılmaya başlar. Özellikle kanda artan oksitosin hormonunun etkisi ile bu kasılma hasta tarafından karnında, kasıklarında, bazen belinde kramp tarzı ağrılar şeklinde hissedilir. Rahim küçülmeye başladıkça, özellikle bebeğin emmesi sırasında oksitosin hormonu daha sık salgılandığından bu ağrılar güçlü bir şekilde hissedilebilir.

Sezaryen sonrası üçüncü bir ağrı nedeni de, özellikle ertesi gün görülebilecek gaz sancılarıdır. Gaz sancıları özellikle doğumdan 6 saat sonra başlayan, ilk gün varlığını hissettiren sancılardır.

Sezaryen sonrası ağrı ne kadar sürer?

Sezaryen sonrası ağrı genellikle en yoğun olarak ilk 2 ile 4. saatler arasında hissedilir. 6. saatten sonra doktorların uyguladığı ağrı kesici yöntemlerin etkinliği oturmuş olacağı için hasta çok daha rahat bir döneme geçer. Ertesi günü ise, 12-24 saat sonra bağırsak gazlarının birikmesi ve gaz çıkışının zorlanması yüzünden abdominal distansiyon nedeniyle gaz sancıları görülebilir ama burada da yine doktorların ağızdan vereceği ya da kas içi enjeksiyon veya fitil şeklinde uygulanacak non steroidal anti inflamatuar ilaçlar hastanın olabildiğince rahatlamasını sağlar.

En yoğun ağrılar ilk 2 ve 4. saatler arasında hissedilir, daha sonra yavaş yavaş rahatlama başlar, 12 ile 24 saat sonra hastayı çok daha rahatsız eden büyük bir ağrı olmayacaktır. Sadece hastanın hareketliliği, ayağa kalkışı sırasında karnında hafif bir rahatsızlık hissi veya hareket tutukluğu hissedebilir. Ama bu konuda sebat eder, istekli olursa, erken mobilize olur, hareket etmeye başlarsa, duyacağı ağrıların şiddeti de o oranda az olacaktır.

Sezaryenin yapıldığı günden sonraki 2. veya en geç 3. günde hasta hastaneden taburcu edilir ve bu süreç içerisinde kullanabileceği, genellikle paracetamol grubu ağrı kesiciler tavsiye edilir ama ilk 1 hafta, özellikle hareket ederken karında insizyon bölgesi adı verilen dikiş bölgesinde hafif bir rahatsızlık hissi eşlik edebilir. Bu hiçbir zaman bir ağrı kesicinin çözemeyeceği oranda güçlü bir ağrı olmayacaktır.

Sezaryen sonrası agrı için neler yapabiliriz?

Sezaryen sonrasındaki ağrı için kullandığımız ağrı kesicilerin hastaya düzenli bir şekilde uygulanması en önemlisidir. Bu ağrı kesiciler narkotik analjezikler ve non steroidal anti inflamatuar adı verilen ağrı kesici grubu olarak iki temel gruba ayrılır. Bu ağrı kesicileri sağlık ekipleri hastaya belli aralıklarla intravenöz, damar yolu ile veya kas içi enjeksiyon yolu ile verirler. Bazen de hasta kontrollü ağrı yönetimi olarak tanımlanan PCA ağrı pompası (Patient controlled analgesia)uygulanması ile hasta kendine kendine, bir düğmeye basarak damar yolundan belli dozda ilacın kanına salınımı sağlarak iyi bir ağrı kontrolü gerçekleştirebilir.

Sezaryen ile doğum epidural anestezi ile uygulandıysa, epidural katater ilk 24 saat içerisinde yerinde bırakılarak, katater yolundan belli dozda ağrı kesici zaman zaman hastaya uygulanarak iyi bir ağrı kontrolü sağlanır.

Sezaryen sonrası ağrı için ilaç almak gerekir mi?

Sezaryen sonrası ağrı için ilaç almak gerekir ve rutin olarak, özellikle ilk 24 saatte ağrı kesiciler uygulanır. Bu ağrı kesiciler klasik olarak iki ana gruba ayrılır. Birinci grupta narkotik analjezik dediğimiz narkotik grubu, ikinci grupta da non steroidal anti inflamatuar dediğimiz ilaç grubu gelir.

Narkotik analjezikler güçlü ağrı kesicilerdir ve hızlı etki süreleri vardır. Fakat bu ağrı kesiciler bebeğe süt yolu ile geçtiği için ilaçların dozlarının dikkatli ayarlanması gerekir.

Non steroidal anti inflamatuar dediğimiz grup ise hem rahimin kasılmasına bağlı ağrıların, kramp tarzı sancıların giderilmesinde işe yaradığı için hem de süte geçişi ciddi problem oluşturmadığından daha yoğun olarak, ilk sırada kullanılan ağrı kesicilerdir.

Bu ağrı kesicileri ameliyattan sonra ilk 24 saatte, çoğu zaman hastanın damar yolundan veya kas içi enjeksiyon şeklinde uygulanır. Bazı durumlarda da hasta kontrollü ağrı yönetimi dediğimiz ağrı pompası, yani PCA (Patient controlled analgesia) uygulanır. Aslında modern tıbbın getirisi olan PCA ağrı kontrolünde en güzel yöntemlerden biridir. Çünkü burada hasta kendi kendine, eline verilen düğmeye basarak belli düzeyde ağrı kesicinin kanına salgılanmasını sağlar. Dolayısıyla çok daha az ağrı kesici kullanarak çok daha etkin ağrı kontrolü sağlanmış olur.

Sezaryen epidural anestezi ile gerçekleştirildiyse epidural katater ilk 24 saate çekilmez. Oradan da belli aralıklarla ağrı kesiciler verilerek hastanın ağrı kontrolü en etkin şekilde sağlanmaya çalışılır.

Sezaryenin ikinci günü, 12 ile 24 saat aşıldıktan sonra hastanın ağrıları belirgin bir şekilde azalmaya başlar. PCA toplanır, epidural katater çekilir. Eğer etkin olmazsa yine intramüsküler enjeksiyon veya fitil şeklinde ilaç grubu uygulanarak hastanın bu dönemi rahat bir şekilde atlatabilmesi, çabuk ayağa kalkması ve bebeğine en kısa sürede adapte olması sağlanmaya çalışılır.

Bu makale 10 Mart 2019 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Tülin Gürel Kocatepe

Op. Dr. Tülin KOCATEPE 15 Ekim 1972 yılında İstanbul'da doğmuştur. Lisans öncesi öğrenimlerinin ardından 1989 yılında İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini 1995 yılında başarıyla tamamlayarak tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını ise, 1995 - 2000 yılları arasında aynı üniversite'de yaparak Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı olmuştur.

2000 - 2003 Yılları arasında Zeytinburnu Avrasya Hastanesi'nde, 2003 - 2007 yılları arasında Bakırköy Acıbadem Hastanesi'nde, 2007 - 2009 yılları arasında Medical Park Bahçelievler Hastanesi'nde hasta kabulü yapan Op. Dr. Tülin KOCATEPE, mesleki çalışmalarına 2007 yılı itibarıyla İstanbul'da bulunan özel muayenehanesi'nde devam etmektedir.

Etiketler
Sezeryan doğum
Op. Dr. Tülin Gürel Kocatepe
Op. Dr. Tülin Gürel Kocatepe
İstanbul - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube