Sedef (Psoriasis), cilt hücrelerinin normalden fazla çoğalmasına neden olan, kronik ve tekrarlayıcı bir hastalıktır. Hızla çoğalan hücrelerin ciltte birikmesi sonucunda oluşan, beyaz renkli kepeklerle örtülü kırmızı lekeleriyle teşhisi oldukça kolaydır. Sedef hastalığı, vücudun herhangi bir yerinde görülebilir, ancak çoğunlukla diz, dirsekler ve kafa derisinde oluşur. Bu alanlarda sınırlı kalabileceği gibi yaygın bir şekilde de seyredebilir. Sedef hastalığı olan bireylerde, cildin en ufak bir fiziksel travmaya maruz kalması hastalığı tetikleyebilir. Her yaşta sedef hastalığı gelişebilir; ancak genellikle erken yetişkinlikte ortaya çıkar. Çocuklarda, sıklıkla vücutta yaygın damlacık tarzında kırmızı döküntü şeklinde görülür.
Sedef hastalığında deri belirtilerinin yanı sıra tırnak bozuklukları ve eklem hastalıkları da gelişebilir. Öte yandan, yapılan araştırmalarda, sedef hastalarında metabolik sendrom, kardiyovasküler hastalıklar ve enflamatuvar barsak hastalıkları gibi bazı iç hastalıkları daha fazla görülmüştür. Bu nedenle, son yıllarda sedef hastalığının, sadece deriyi etkilemekle kalmayan sistemik bir hastalık olduğu görüşü hakimdir.
Sedef hastalığının sebebi tam olarak bilinmemekte; genetik yatkınlığı olan bireylerde, enfeksiyonlar, ilaçlar ve psikolojik stres gibi birden çok faktörün hastalığı tetiklediği düşünülmektedir.
Sedef hastalığı, uygun tedavilerle iyileşebilir. Ancak, hayat boyunca ataklar şeklinde yeniden ortaya çıkabilir. Tedavilerin amacı kısa sürede ve en az yan etkiyle iyileşme sağlamak ve bu iyilik halinin uzun süre devam ettirilebilmesidir. Hastalığı tetikleyen faktörlerden kaçınılması (fiziksel travma, stres, çeşitli ilaçlar gibi) önemlidir. Tedavi seçiminde hastalığın yerleşimi ve yaygınlığı, hastanın yaşı, tedaviye uyumu ile önceki tedavileri dikkate alınır. Çoğu durumda, kullanılan ilk tedavi, topikal kortikosteroidler ve D vitamini analogları olacaktır. Bunlar etkili değilse veya hastalık yaygın ise, fototerapi adı verilen ultraviyole tedavisi uygulanabilir. Şiddetli olgularda immün sistem üzerine etkileri olan, oral veya enjeksiyonla uygulanan çeşitli sistemik tedaviler gerekebilmektedir.