Sanat kişinin aşkınlığını yakalaması, içsel potansiyelini farketmesi, gerçek kendilik algısının ortaya çıkması, özerkleşmesi ayrışması , aidiyet hissetmesi gibi psikososyal alanda kültürel mirasımizdan aşina olduğumuz bir çok işlevleri vardir. Sanata kıymet veren kültürümüzün nesiller boyu bize aktarılan örneklerini evlerimizin bir köşesinde bulabiliriz. Yemenilerdeki iğne ve mekik oyaları , seccadelerimizdeki kaneviçe işlemeleri, çocukluğumuzdan kalan el yapımı ahşap oyuncakları, oyun kaşıkları , hat ve ebru süslemeli tablolar.. her birinin ayrı bir mana ve sembolü sanatkârinin duygusal ihtiyaç ve arzularinı anlatır. Ağır başlılığı iki aile arasında dengeyi temsil eden” genevir oyası”; büyük bir derdim var ama söyleyemiyorum siz anlayın “kızılcık oyası” ; ben mutlyum beni merak etmeyin “gül oyası” ; gönlüm ve duam seninle “asker oyası”, kaynanamın dilinden çekiyorum “kaynana dili oyası”; "hamileyim size müjde “elma çiçeği oyası”; ...küstüm aramızı yapın "küstüm oyası"; seni seviyorum “sarmaşık oyası"...duygu ve arzuların dile gelmeden önce sanatsal sembollerle ifade bulduğu sanatın aile ve toplum ilişkilerini düzenleyen psikososyal işlevlerindendir.
Sanat psikolojik etki alanında zaaflarımızı farkettirir..Alışkanlıklarımızı kırarak ve bizleri beğendiğimiz ya da sevdiğimiz şeyler üzerine yeniden düşündürür. Büyüme ve gelişime direnç gösterdiğimizde sanat savunma mekanizmalarımızı tetikleyerek sıkıntı ve korkularımızla yüzleşmemizi sağlar. Dengemizi kaybetmeye ve iyi taraflarımızı görmemeye yatkın olsak da sanat eksik kalan yaradılış özelliklerimizi duyumsatır, içimizde sakladığımız benlik durumlarıni farkettirir.
Sanatla terapinin ilk uygulamaları 1940’lı yıllarda başlamış ve profesyonel olarak terapi alanında etkin bir şekilde kullanılması ise 1960’lı yıllara dayanır. Sanat terapisi terimi sanatçı Adrian Hill tarafından 1942 yılında tüberküloz hastalarıyla birlikte yaptığı çalışmayı tanımlamak amacıyla kullanılmıştır. Hill, bu çalışmasında resim yapmanın sadece hastaların vakit geçirmelerini sağlamakla kalmayıp, bu hastaların kaygı ve travmatik yaşantılarını anlatmak için bir araç olduğunu saptamıştır .(1)(Sanat uygulamaları olan resim, müzik, tiyatro, sinema, hareket ve dans gibi alanındaki bütün faaliyetleri kapsar. . Araştırmalarda, sanatın akıl, beden ve ruha aynı anda ulaşabilme özelliği vurgulanmaktadır. Sanat faaliyetlerinin özellikle gençlerin kendilerini güvende ve rahat hissetmelerini sağlayacak bir ortam yaratarak onların terapötik sürece katılımlarını güçlendirdiği görülmektedir.(2. )
Sanat Terapi Uygulama Alanları
Dönemsel ( Çocukluk,ergenlik, yaşlılık geçiş dönemi gibi) sorunlar
Kaygı Depresyon Yeme bozuklukları
Duygusal zorluklar Ailevi ve ilişkisel problemler Diğer sağlık problemlerine eşlik eden kaygı ve korkuya dayalı psikolojik sorunlar
Travma sonrası stres bozukluğu
Akran zorbalığı ,mobbing, taşınma ,göç..gibi psiko-sosyal alandaki problemler
Madde, ekran. Ilişki...bağımlılığı gibi sorun yaşanan durumların tedavisinde psikolojik destek olarak uygulanabilir.(3,4)
Travma Sonrası Stres Bozukluğunda Sanat Terapi Desteği
Kişiyi korkutan, dehşete düşüren, çaresizlik yaratan çoğu kez olağan dışı ve beklenmedik olayların yol açtığı etkilere ruhsal travma denir.(5)Savaşlar, doğal afetler, kazalar gibi olaylar yıkıcı sonuçları olabilen travmatik yaşantılardır. Sanatla terapi özellikle kendi duygu ve düşüncelerini sözel olarak ifade etmede güçlük yaşayan bireylerde bilinç ve bilinçdışı süreçleri arasında bağlantı kurmayı kolaylaştıran, bireyin benliğini fark edip ortaya koymasına olanak sağlayan etkili bir yöntemdir.(6) Travmatik yaşantılar sonucunda bireyler ani beklenmedik ya da süregelen zorbalık, ihlal, ihmal ,istismar gibi olaylar karşısında işlevsel ve davranışsal bozukluklar yaşayabilir. Sanat terapide bireylerin zorlandığı yoğun duygu ve düşüncelerini sanat yolu ile ifade ettiği, iç görü ve potansiyellerini keşfettiği ,hayatıyla ilgili inisiyatif alabildiği ,duygusal düsünsel ve davranışsal tutarlılıklarını sağlayabildikleri, koşulsuz kabul ve güven ilişkisi içiinde varoluşlarini deneyimledikleri terapi çalışma alanııdr. Travmatik anıların söz yoluyla çıkışı kolay değildir.Sanat terapide bireyler ortaya çıkardıkları ürün ile kendisinde çağrıştırdığı duygu düşüncelerin etkisiyle bilinçaltında benliği işgal eden şeylerin farkına varırlar. Bireyin günlük hayatında işlevselliğini bozan ifade edemediği duygu ve düşünceleri sanat aracılığı ile özgürleşir. Bazen kağıt üzerindeki bir leke, şekli belirgin olmayan bir figür, bir renk, geçmişe ait bir yaşantının hatırlanıp anlatılmasını sağlar. Öfke, korku ,üzüntü ve şiddet içeren bu anılar; renkler, biçimler, ritmler, tınılar, ezgiler sanat terapinin dışavurumu ile gerçekleşir .Sanat, bireylere kendisi, geçmiş deneyimleri ve dış dünyası arasında güvenli geçiş sağlayan ihtiyaca binaen hazırlanmış köprü gibidir. Köprü derken bile şu an her birimizin zihnine bir cok farklı anı ve manzara geliyorsa sanat terapide de serbest çağrışım ile her bireyde farklı duygular ve anılar bilince gelir. Sanat terapide boş kağıda atılan tek bir çizim, bir renk, küçük bir simge, bir şarkı sözü bilinçli bir farkındalıkla danışan ile terapist arasında daha önce keşfedilmemiş duyguların deneyimlenmesini sağlar. Sanat terapi aşamalarında zamanla ilerledikçe ve üzerinde çalışıldıkça sanat öğelerini oluşturma süreci ve bu süreçle ilgili paylaşımlar başlı başına tedavi edici bir etki yaratır. Bireyin travma ile bedeninde somatize olan (biyolojik kökenli olmayan psikojenik agrılar) semptomları sanatın töropotik ifade gücüyle iyileşir. Bedene mühürlenmiş geçmiş travmaların izleri terapi esnasında baş ağrısı,daralma, bel ve boyun diz.. kas ağrıları.mide bulantıları olarak kendini gösterir. Bu semptomlar terapistin danışanların terapotik iyileşmeyi deneyimleyebilecekleri yol işaretleridir. Sanat terapi aşamalarında rutin seans takipleri ile hastaların bedensel sağlığı bağışıklık sistemlerinin güçlenmesi ,semptomlarının azalması ve duyu ve duygu farkındalıklarının artması, solunum ve sindirim sistemlerindeki denge ve huzuru yakaladıkları terapi odasında tanık olduğumuz iyileşmenin en bariz örneklerindendir. Travmatik olayları çalışmak için bireylerin ruhsal güvenliklerini sağlamak terapistlerin dikkat etmesi gereken hususlardandır.Duyguların güvenli bir alanda dışa vurumu için çalışmaya başlamadan evvel kas nefes ve beden egzersizleri ,içsel kaynaklarının harekete geçirilmesi güvenli alan çalışmaları gibi psikolojik sağlamlığı ve hazır bulunuşluğu arttırmak çok önemlidir. Danışanlar deneyimledikleri zorlayıcı olay karşısında hassas naif ya da gergin olabilir. Seans süreci ve seans aralıklarında terapist ve danışanın duygusal fiziksel,somatize olmuş tepkileri hassas duyarlılkla takip etmesi iyileşme sürecinin takibi için çok kıymetlidir. Sanat terapi ya da başka tekniklerle travma anı çalışmasindan sonra danışanın çok kalabalık ortamlardan ve tartışmaya neden olacak konuşmalardan kaçınması ,teknik araçların kullanmında meydana gelebilecek dikkatszilikllerin olmaması için seans bitiminde on dakika kadar sakin sessiz loş bir ortamda dinlendirilmesi önemlidir.Diğer ekollerde olduğu gibi sanat terapide de travmatik anılar dikkat ve hassasiyetle çalışılmalıdır.Danışanda meydana gelebilecek sert ve yoğun duygulanımlara yumuşak bir çıkış yapıldığı gibi seans bitiminde sert ve hızlı iniş yapmamak sanat terapistinin danışanda emosyonel bilişsel zihinsel senkronizasyonu takip etmesi gereken sorumluluklarindandır.
Sanat terapide ortaya çıkan ürün bilinçaltı bir çok hikaye ve duygulanımı da beraberinde getirir. Her terapide ortaya çıkan ürün danışanın o anki duygulanım ve deneyimine özeldir. Töropotik güvenin zedelenmemesi ve çalışmanın sağlıklı ilerlemesi için danışan yada terapistin izni alınmadan ortaya çıkan sanat terapi ürünü süpervizyon danışmanlığı dışında paylaşılmamalıdır. Danışanın izni dahilinde sanat ürünleri terapist tarafından seans bitimine dek muhafaza edilerek seans değerlendirmeleri kısmında danışanla yeniden değerlendirilmek üzere iade edilir.
Sanat terapisine sadece psikolojik bir rahatsızlık ile mücadele eden kişiler başvurmaz. Bunun yanında günlük hayatta ve ilişkilerinde kendini daha iyi ifade etmek isteyen, duygularının daha çok farkında olmak ve onları daha iyi yansıtabilmek isteyen her yaşta insan sanat terapisine başvurup faydalanabilir(5.)Sanat terapisinde kişinin bireysel, aile, toplum,okul ve iş ve ilişkilerindeki yaşantısını daha verimli ve sağlıklı bir hale getirmek için sanatın yaratıcılığı kullanılır. Her terapide olduğu gibi sanat terapide de uygulamalı psikolojik teknikler töröpotik ilişkide danışanın iyi olma hali için iş birliğine dayalı bir ilişki çerçevesinde gerçekleşir.
Sanat terapistleri zengin iç görü ,empati ,yaratıcı zekanın akıcılık esneklik orjinallik, derinleştirme ve seçici olma (Guilford 1950 Yaratıcı Düşünce Yapısı) özellikleri ile danışanlarını fiziksel ruhsal iyi oluşa ve değişime hazırlar.
.. Kaynaklar
1.Akhan, 2012; Case ve Dalley, 2014; Malchiodi, 2005)
2.(Graham, 1994; Linesh, 1998; Mercedes-Ballbe, 1997; Reynolds, 1990; Riley, 1999).
3.Kaimal G, Ray K, Muniz J. Reduction of cortisol levels and participants’ responses following art making. Art Therapy. 2016;33(2):74-80. doi:10.1080/07421656.2016.1166832
4.Gussak DE, Rosal ML, eds. The Wiley Handbook of Art Therapy. 1st ed. John Wiley & Sons, Ltd; 2015. doi:10.1002/9781118306543
5.Eracar N. Sözden Öte. Sanatla terapi ve yaratıcılık, 3 P yayınları, İstanbul; 2013.s. 91-7.
6.Yıldırım EA ve Tabakçı AS.(2019). Tanıdan tedaviye travma ve stres ile ilişkili bozuklukların nörobiyolojisi. Psikiyatride Güncel, 9(1):93-106.
Sanatın terapotik gücü
Bireyin travma ile bedeninde somatize olan (biyolojik kökenli olmayan psikojenik agrılar) semptomları sanatın törapotik ifade gücüyle iyileşir. Bedene mühürlenmiş geçmiş travmaların izleri terapi esnasında baş ağrısı,daralma, bel ve boyun diz.. kas ağrıları.mide bulantıları olarak kendini gösterebilir. Bu semptomlar terapistin danışanların törapotik iyileşmeyi deneyimleyebilecekleri yol işaretleridir. Sanat terapi aşamalarında rutin seans takipleri ile hastaların bedensel sağlığı bağışıklık sistemlerinin güçlenmesi ,semptomlarının azalması ve duyu ve duygu farkındalıklarının artması, solunum ve sindirim sistemlerindeki denge ve huzuru yakaladıkları terapi odasında tanık olduğumuz iyileşmenin en bariz örneklerindendir.
