Ramazanda gebelik

Ramazan ayının gelmesiyle birlikte günlük yaşantımızda oluşacak değişiklerin hamilelik yaşantımıza da yansımaları olacaktır. İnsan vücudu üstün bir adaptasyon yeteneğine sahip olsa da adapte olabilmesi için belli bir zamana ihtiyaç duyar. Dolayısıyla ramazanın ilk haftası özelliklede ilk üç günü çok önemli.

Ramazanda gebelik

NELERE DİKKAT ETMELİYİZ?

Ramazan boyunca oruç tutacak gebelerin sahur ve iftarda aldığı besinler, gün içerisinde bebeğin alacağı besin miktarını da etkilemektedir. Bu süreçte gebenin sağlığına, beslenmenin dışında çevresel faktörler de etki eder. Örneğin gün boyu çalışan annelerde bulundukları ortam, çalışma şekli, giydiği kıyafet, uyku düzeni oruç tutma sürecini kolaylaştıran ya da zorlaştıran faktörlerdir. Tüm bu faktörlerin yanı sıra; havanın sıcaklığı gebenin aç kalacağı saatlerde sağlığının olumsuz şekilde etkilenmesine neden olabilir. Bu tür etkenlerle devam eden oruç günlerinde sağlıklı kalabilmek zor gibi gözükse de aslında gebelerin dikkat edeceği birkaç nokta ile bebeğini koruma altında tutması mümkün olacaktır.

 

KİMLER DİKKATLİ OLMALI?

Ramazan günlerinin, açlık yaşamadan ve sağlıkla geçirilmesi düşüncesi elbette mümkündür. Herhangi bir ek hastalığı olmayan sağlıklı gebeler, hiçbir sağlık problemi yaşamadan rahatça oruç tutabilirler. Ancak birtakım kronik rahatsızlıkları olan hamilelerin bu süreçte yaşayabileceği olumsuzluklar daha da artabileceğinden ciddi sağlık problemleri yaşayabilirler. Hipertansiyon, diyabet, kalp, karaciğer ve böbrek hastalığı olanların ya da epilepsi, migren, mide, duodenum ülseri, kanser gibi kronik hastalığı olanların, oruç tutması sakıncalı olabilir. Çünkü saydığımız tüm bu hastalıklar, genelde diyeti, sık ve az yemek yemeği gerektiren ve düzenli ilaç kullanımının söz konusu olduğu durumlardır. Bu yüzden oruç tutmaları kendi sağlıkları ve bebek açısından sakıncalı olabilir. Gün içerisinde ilaç kullanımının saatlerinde değişiklik yaparak oruç tutmayı düşünen hastaların mutlaka doktorlarına danışması, en azından doktor kontrolünde ve izni ile oruç tutmalıdırlar. Çünkü bu tür sağlık problemleri yaşayan gebelerin oruç tutması var olan hastalığının seyrini kötü etkileyebilir; hatta tedavisinin sonuçlarını olumsuz olarak etkileyebilir.

SAĞLIKLI VE DENGELİ BİR ORUÇ İÇİN BUNLARA DİKKAT EDELİM

Oruç tutarak geçirilecek ramazan günlerinde gün içinde yemek yenilemediği ve ramazan ruhunu en iyi şekilde hissedebilmesi için sahur ve iftardaki yemeklere ayrı bir özen gösterilir. Sahur normal kahvaltıdan, iftar ise akşam yemeğinden daha zengin hazırlanır; bu nedenle Ramazan ayı ile birlikte beslenme alışkanlıklarında da büyük değişiklikler olur. Ancak gün boyu süren açlığın etkisiyle iftarda boş mideye birden yüklenmek ya da sahurda acıkmamak için aşırı ve dengesiz beslenme yapmak doğru değildir. Bunlar bu süreç içinde yapılan en büyük hatalardan birkaçıdır. Her zaman önerildiği gibi Ramazan ayında da amaç, yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayabilmektir. Sahurdan sonra genelde yatıldığı için hafif gıdalar tüketilmelidir.

Bu bağlamda kahvaltıda tüketilen ürünler iyi bir seçenek olabilmektedir.

Özellikle karbonhidrattan zengin gıdaların tüketilmesi kan şekerinin hızlı yükselmesi ve aynı şekilde vücudun bir savunma mekanizmasıyla yükselen bu kan şekerini hızla düşürmesine neden olacaktır. Bu da gün içinde daha fazla açlık hissinin oluşmasına yol açacaktır.

Tuzlu ve yağlı yiyeceklerden sakınılmalı; lifli gıdalar ve sıvı alımına özen gösterilmelidir. Sıvı kaybının yoğun olacağı şekilde gebelerin iftar ve sahur arasında yeterli miktarda sıvı tüketmeleri gerekmektedir. Sıvı ve mineral dengesi bağışıklık sistemimizi doğrudan etkilemektedir. Bu noktada mineral içeriği açısından zengin ve sindirime yardımcı olması nedeniyle maden suları tüketimi önerilebilir.

Sahur sonrası yatıldığında baş yüksekte olmalıdır. Bu durum özellikle reflü rahatsızlığı olan hamilelerin dikkat etmesi gereken bir durumdur. Mümkünse başta reflü hastalığı gibi sorunları olan gebeler sahur sonrası yatmamalıdırlar. İftarda ise, önce hafif bir çorba ile oruç açılmalı, namaz kılınacaksa kılınıp namazdan sonra iftar yemeğine yine devam edilmelidir. İftar yapıldıktan sonra tokluğun hissiyle oluşabilecek uyku en az yemekten 2 saat sonra olmalıdır. Oruç tutarken tamamen hareketsiz kalmak da doğru değildir. Hafif egzersizler ya da ayaklara yürüme egzersizi yaptırılarak kan dolaşımını kolaylaştırabilirler.

 

UYKU İHTİYACI

Ramazanda sahura kalkmak başta gebeler açısından uyku sürelerinin kısalmasına ve uyku düzeninin değişmesine sebep olacaktır. Uyku düzeninin değişmesi gebelerde, bazı hormonların ritminin (ACTH, melatonin gibi) bozulmasına olanak sağlar. Uyku problemlerinin oluşması ve uyku problemlerinin etkisiyle günlük yaşantılarında uyum konularında sorun yaşamaları kaçınılmaz olmaktadır. Oruç tutan kişiler 24 saat içindeki toplam uyku sürelerini Ramazan öncesinde olduğu gibi tutmaya çalışması uyku sürelerini dengelemek için alınabilecek bir önlemdir. Ancak uyku açısından yaşanan bu tür problemler kalıcı bir bozukluk oluşturmadığından; uyku kalitesi oruç bittikten bir süre sonra normale döner.

Oruç tutulan günlerde gebelerde gün içerisinde "uyuma isteği" oluşması da doğaldır. Açlığın hissiyle kan şekeri düştüğünden gebede uyuklama halleri yaşanabilmektedir. Kan şekerinin düşmesi ile gebelerde halsizlik, hatta sinirlilik görülebilir. Kan şekerinin düşmesini engelleyebilmek için sahurda lifli gıdalara yer verilmesi bir önlem olabilir. Kan şekerinin düşmesinin engellenmesi ile gün içerisinde uyuklama hallerinin de önüne geçilmiş olunacaktır. Sahur ve iftarda tükettiği Ağır, yağlı, acılı ve baharatlı yemekler de uykusunu kaçırabileceğinden dikkat edilmesi gereken bir noktadır. Mümkünse kısa sürelerle vücudunuzu ve zihninizi kısa öğle uykusuyla dinlendirmek gerekir.

Bu makale 20 Mart 2024 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Op. Dr. Ahmet Emin Mutlu

Op. Dr. Ahmet Emin MUTLU, 1982 yılında Kayseri'de doğmuştur. Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde başladığı tıp eğitimini başarıyla tamamlayarak 2005 yılında tıp doktoru unvanı almıştır. İhtisasını aynı üniversitede yapmış ve Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanı olmuştur. 2016 yılına kadar Üreme Sağlığı, endoskopik - laparoskopik cerrahi ve tüp bebek alanında çalışmalarını sürdürmüştür. 2017 - 2018 Yılları arasında Prof. Dr. Tayfun Bağış ve Prof. Dr. Mehmet Cincik gibi Tüp Bebek ve Genetik alanında deneyimli hocalarla çalışmış, İstanbul Acıbadem Altunizade Hastanesi'nde tüp bebek temel eğitimini tamamlamıştır. Bu dönemde İstanbul’da birçok klinikte araştırma ve gözlemlerine devam etmiş, Tekrarlayan Tüp Bebek başarısızlığı konusunda deneyim kazanmış ve PRP uygulama eğitimi almış olup mesleki çalışmalarına ise, Kayseri Hüma Kadın Hastal ...

Etiketler
Gebelikte beslenme
Op. Dr. Ahmet Emin Mutlu
Op. Dr. Ahmet Emin Mutlu
Kayseri - Kadın Hastalıkları ve Doğum
Facebook Twitter Instagram Youtube