Yenileyici Tıp uygulamaları; bozulmuş ya da zayıflamış dokularda iyileşme sağlama potansiyeline sahiptir. Günümüzde güncel yenileyici Tıp uygulamalarında, yaş, hastalıklar ya da doğumsal defektlere bağlı olarak vücutta hasar görmüş doku ya da organları yenilemek ve onarmak amacıyla büyüme faktörleri (PRP), ozon, kök hücreler, cerrahi doku nakilleri kullanılmaktadır. PRP, Ozon ve KÖK hücre gibi yenileyici tıp uygulamaları genelde bilinen tıbbi tedavilerin tamamlayıcısıdır. Tek başına tedavi olarak düşünülmemelidir ve bu konularda yer alan bilgiler tamamen bilgilendirme amaçlı olup tüm kişilere uygunluğu hekim kontrolü gerektirir.
PRP (Trombositten Zengin Plazma)
Günümüzde sıklıkla plastik cerrahi, dermatoloji, ortopedi, diş hekimliği, üroloji ve jinekoloji alanlarında tek başına ya da başka tedavilerin etkinliklerinin arttırılması için onlara ilaveten kullanılmaktadır. Sıklıkla doku ve kıkırdak yenilenmesi, yara izleri veya kırışıklıkların giderilmesi, yüz gençleştirme ve doku yenilenmesinde başarı ile uygulanmaktadır.
Trombositten zengin plazma tedavisi olarak bilinen PRP ürolojide erkeklerde; Sertleşme sorunu – penis büyütme – peyronie – erken boşalma – inatçı kronik prostatitlerde, Kadınlarda; Strese bağlı idrar kaçırmalar – interstitiel sistit – inatçı vajinal infeksiyonlar – vajinal kuruluğun giderilmesi – orgasm olamama – cinsel hazzın arttırılması gibi durumlarda kullanılan bir yöntemdir. Ana tedaviye ek olarak tek başına PRP veya ozonize PRP ( ozon la birleştirilmiş PRP) olarak kullanılabilmektedir. Özellikle ereksiyon problemlerinde ESWT (ED 1000 ses dalgası ) tedavisine ek olarak PRP tek başına veya Ozonla karıştırlıp yapıldığında tedavi sonuçlarının daha yüksek olmaktadır.
Bu yöntem özetle, hastadan alınan kanın özel bir tüpe konularak bir dizi işlemden geçirilmesi sonrası elde edilen trombositten zengin plazmanın, aynı hastaya enjekte edilmesi durumudur. Trombositler kanda bulunan hücre parçacıklarıdır. Kanamanın durmasını sağlamayı ve yara bölgesinde hızlı iyileşmeyi hedef alan trombositlerde, birçok büyüme faktörü (growth factor) bulunur. Büyüme faktörü hedeflendiği alanda (doku iyileşmesi) özelleşmiş protein parçacıklarıdır. Bu protein parçacıklarının yaralanmış doku üzerinde biyolojik iyileşmeyi sağlayıcı ve hızlandırıcı etkileri olduğu düşünülmektedir. Trombositler genelde yaralanmış bölgeye kan akımı ile ulaşırlar. İlk temel hedef damar çeperinde bir tıkaç oluşturmak ve kanamanın durmasını sağlamaktır. Daha sonraki süreçte yaralanmış dokunun iyileşmesi ve normal sürecin işlemesini sağlamaya çalışırlar. Bu nedenlere ek olarak yapılan laboratuar çalışmalarında trombositlerin çeşitli büyüme faktörlerini konsantre olarak içerdiği gözlenmişti. Bu yöntemle, yaralı veya hasta bir dokuya kişinin kendi plazması yani büyüme faktörleri, konsantre olarak uygulanmış olur. PRP’ de yani trombositten zengin plazmada, normal plazmaya göre daha fazla büyüme faktörü salınır ve böylece normal yara iyileşmesine göre daha fazla sayıda kök hücre buraya gelir.
Sertleşme sorunundaki etkisi: Organik nedenlere bağlı meydana gelen ereksiyon sorununda kılcal damarların tıkanması, apopitozis dediğimiz hücre ölümü, ölen hücrelerin yerine kollagen dokusunun artması ve fibrozis gelişimi ile penisin elastikiyetinin bozulur. Yani sertleşmeyi sağlayan kavernöz cisimlerin fonksiyon gören kılcal damarları azalır, düz kaslarının yerini sert fibrotik dokular alır. Böylece penisin sertleşmesi ve sertliğini sürdürebilme kabiliyeti bozulur. PRP’nin penisin sertleşmesini sağlayan kavernöz cisme enjekte edilmesi, sertleşmeyi sağlayacak yeni damar oluşumunu (anjiogenezis), dokuların yenilenmesini (rejenerasyon) ve gençleşmesini (rejuvenasyon) sağlar.
Sertleşme sorununda PRP tedavisi toplam üç seans olacak şekilde iki günde bir yapılır. 3., 6. ve 12. Ayda tek doz olacak şekilde idame tedavi etkinliği artırır. Kan alma, ayrıştırma, PRP hazırlanması ve enjeksiyon 30 ila 45 dakika arasında sürmektedir. Enjeksiyondan 5-10 dakika önce lokal etkili uyuşturucu kremler (lokal anestezik) kullanılarak enjeksiyon yapılması hastanın ağrı hissetmesini engeller. Tedavi gününde hasta günlük işlerini yapabilir ve ilişkiye de girebilir. PRP tedavisi, tedaviye başladıktan bir hafta sonra etki etmeye başlar ve maksimum etki göstermesi 3 ayı bulabilmektedir. Tedaviden görülen fayda kalıcı olmaktadır.
Kan sulandırıcı ilaç kullanan hastaların ilaçları kesildikten beş gün sonra, enfeksiyonu olan hastaların antibiyotik ile tedavi edilmelerinden sonra PRP tedavisi yapılmalıdır. Tedaviden sonra bir gün süresince tedavinin etkinliğini azaltabileceği için anti-inflamatuar dediğimiz ödem giderici ve ağrı kesici ilaçlar almamalıdır.
Üroloji alanında peyronie hastalığında da tunika albugiena üzerindeki plak bölgelerine yapılan PRP uygulaması ile plakların küçüldüğü ve eridiği bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir. Bu yüzden peyroni hastalığında da yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Ayrıca kronik prostatit, kronik sistit, ve interstisiyel sistit de, ürolojide PRP tedavisinin kullanıldığı diğer alanlardır.
Sonuç: PRP kişinin kendi kanından hazırlandığı için yan etkisi olmayan FDA onaylı etkili ve kalıcı bir tedavi yöntemidir.
OZON TEDAVİSİ
Ozon, gökyüzüne rengini veren açık mavi renkli bir gazdır. Ozon 3 tane oksijen atomundan oluşur. ( O3) Bu molekül dayanıklı bir yapıya sahip olmadığından çok kısa sürede ayrışır ve daha dayanıklı olan oksijen (02 ) e dönüşür. Açığa serbest oksijen radikali çıkar. Bu süreç vucütta istenmeyen mikropların üzerine lökositler hücüm ettiğinde ortaya çıkar. Açığa çıkan serbest oksijen radikalleri mikropların duvar yapısını bozar. Aynı zamanda mikroskobik inflamasyon odakları oluşturarak vücudun doğal savunma sistemlerini ( interleukin 2 – interferon – tümör nekroze edici faktör ) uyarır. Ozonun parçalanması aynı zamanda mitokondrilerde ATP oluşumunu arttırır. ATP hücre içi metabolisması için enerji sağladığı gibi aynı zamanda da dokudaki oksijenlenmeyide arttırır. Ozon tedavisi genelde bilinen tıbbi tedavilerin tamamlayıcısıdır. Tek başına tedavi olarak düşünülmemelidir
Ozon ürolojide; Balanit, inatçı kronik prostatit, üretra darlıkları, erektil disfonksiyon (sertleşme problemleri ), erken boşalma, peyronie hastalığı, inatçı interstitiel sistit, inatçı HPV (siğiller ) infeksiyonlarında Fournier gangreni, ürolojik kanserli hastalarda kemoterapi ve radyoterapiye destek olacak şekilde tek başına veya PRP tedavisiyle kombine edilerek kullanılabilmektedir.
Ozon yukarıda açıkladığımız mekanizmalarla vucüdün doğal antioksidan mekanizmalarını harekete geçirerek özellikle rahatsız olan bölgelere kan dolaşımını arttırdığı gibi kanın oksijen taşıma kapasitesinide arttırır. Bağışıklık sisteminide uyararak bakterilere, mantarlara ve virüslere karşı öldürücü bir etki oluşturur. Lokal dezenfektan etkisiyle de yara temizliği de sağlar. Bu etkisiyle özellikle diabetik ayak yaralarının tedavisinde sıklıkla kullanılabilmektedir.Ozon vucüda verildiğinde hızlı ( hidrojen peroksit H2O2 ) ve geç ( lipid peroksitler ) etki mekanizmaları ile faydalı olur.
Ozon tedavisinin etkileri: Bağışıklı sistemini aktive eder, Bağışıklı sistemini düzenler, Hücre içi enzimleri aktive edip enerji üretimini arttırır, Kanın akışkanlığını arttırır, Eritositlerden dokulara oksijenin daha kolay geçmesini sağlar, Yara iyileştirici, dezenfektan, Bakteri , virüs ve mantarlara karşı öldürücü etkiye sahiptir. Vücuttaki doğal ağrı kesicilerin salınımını arttırarak ağrı kesici özellik gösterir.Kanser hastalarında kemoterapi ve radyoterapinin kanser hücreleri üzerindeki etkinliğini arttırır, ATP üretimin arttırarak ve hücre içi metabolizmayı düzenleyerek yaşlanmayı önlediği gibi vücudun daha dinç ve dinamik olmasını sağlar, mutluluk hormonu gibi davranıp uykunun düzenlemesinde yardımcı olur.
OZON UYGULAMA YÖNTEMLERİ
Major otohemoterapi
Minör otohemoterapi
Rektal – vajinal – mesane içi uygulamalar
Açık yaralar üzerine uygulama
Diş hekimliğinde ozonlanmış su uygulaması
Cilt uygulamaları için ozonlanmış yağ
Ortopedik hastalıklarda ; intra artiküler ( eklem içi ) veya intervertebral ( omur aralıklarına ) uygulamalar
Prostat içi
Gıda Dezenfeksyonu
Major Otohemoterapi: Yetişkin bir hastadan kilosuna göre 100- 150 ml kan alınarak işleme başlanır. Daha sonra hastalığının cinsi ve ağırlığına göre hekimin uygun göreceği konsantrasyonda ozonla karıştırılarak tekrar kişiye geri gönderilir. Bu yöntem ozon tedavisinin en önemli komponentidir . Bu yöntem vücudun ana immun sistemlerini aktive eder.
Minör Otohemoterapi: Hastadan yaklaşık 10 ml kan alınır ve yine bellik konsantrasyonda ozonla karıştırıldıktan sonra kişiye kas içi olarak uygulanır . Kola ya da kaba ete yapılabilir. Bu yöntem majör uygulamanın destekçisidir. Immun sistemi daha da güçlendirir.
Kök Hücre ya da hücresel tedavi
Kök Hücre tedavisi ya da hücresel tedavi yenileyici tıp uygulamaları kapsamında gelişen önemli bir tedavi alanıdır. İki farklı şekilde elde edilebilir
1-Kemik iliği kaynaklı konsantre hücreler: Çoğunlukla leğen kemiğinden, daha az sıklıkla diz çevresi kemiğinden alınan aspirasyon şeklinde kullanılır. Doğrudan ya da kültürize edilerek te kullanılabilir. Son yıllarda santrüfüj edilerek kullanımı yaygındır.
2-Yağ dokusu kaynaklı kök hücre: Genellikle göbek bölgesindeki yağ dokusunun lokal veya genel anestezi ile alınıp santrüfüj edilerek süspansyon elde edilir. Bu süspansyon birçok doku ile birlikte kök hücre içerir (fibroblast, endotelyel hücreler, düz kas hücreleri, perisitler, kök hücreler). İşte buradaki kök hücreler sorunlu bölgelerin iyileştirilmesinde kullanılır. Kullanılacak bölgeye bağlı olarak 20 ile 300 cc ye kadar yağ dokusu alınabilir. Elde edilen yağ dokusu kaynaklı kök hücrenin etkinliğini artırmak için filtrasyon yöntemleri uygulanabilir.