Trombositler, doku iyileşmesinde ve kan pıhtılaşmasında rol alan özel bir kan hücresidir. Hasarlı damardan dışarıya çıktılarında aktive olurlar, hasarlı bölgeye çökerler ve pıhtı oluştururlar. Bu aşamada pıhtılaştırma ve doku iyileşmesine katkı sağlayan 30’dan fazla biyolojik olarak aktif protein olan büyüme faktörleri salgılarlar ve böylece yara iyileşmesinde anahtar rol oynarlar. Aynı zamanda beyaz kan hücrelerini de aktive ederek ölü hücreleri dokudan uzaklaştırır.
Uygulama, kişiden alınan kanın özel bir tüpe konularak santrfüj işlemi ile bileşenlerine ayrıştırılmasını ve “trombositten zengin plazmanın” özel mezoterapi teknikleri ve iğne uçlarının yardımıyla yine aynı kişiye enjeksyon yoluyla geri verilmesini temel alır. Bu anlamda PRP tedavisi, bir otolog hücresel tedavi yöntemidir. Yapılan bilimsel araştırmalar PRP nin yaralanmış bölgeye zerk edilmesinin iyileşme sürecinin başlatan bir uyarı oluşturduğu göstermiştir.
Otolog hücresel yenilenme, biyoaktif trombositler yönünden zenginleştirilmiş plazmadan yani PRP den yararlanarak bir enzejksyon tekniği yardımıyla dermiş hücrelerinin biyolojik stimülasyonudur. Bu enzoksyonların amacı, yaşlı ve hasar görmüş deriyi ve supdermal dokuları sitümüle etmek suretiyle dermal tabakayı yenilemektir. Tam bu noktada PRP tedavisinin bir otolog hücresel tedavi yöntemi olduğunun ve gerçek bir kök hücre tedavisi olmadığını vurgulamakta fayda var.
PRP hangi alanlarda kullanılır ve hangi durumlarda etkilidir?
PRP tedavisinin dental ( diş ) implantlarla başlayan uygulama alanları, iyileşmeyen kronik yara tedavisi ve yüz estetiği dahil estetik, plastik ve rekonstrüktif cerrahi, ortopedi, kardiyovasküler cerahi, kolorektal cerrahi, oftalmoloji ve spor hekimliği gibi alanlarda hızla yayılmaktadır.
Estetik, plastik ve rekonstrüktif cerrahide PRP tedavisi, tüm cildin yapılanmasında, cildin parlak ve sağlıklı görünüm elde etmesi için; saç ekimi sonrası veya saç dökülmesi tedavisinde tek başında veya diğer tedavilere yardımcı olarak; yüz, boyun, dekolte ve ellerin estetik tedavisi; deride yıllarca ultra viole ışıklarına maruz kalmanın sonucunda oluşmuş kırışıkların ve elastikiyet kaybının giderilmesi için; oluşmuş yara ve çatlak izlerinin iyileşmesine destek olmak amacıyla; hiperpikmantasyon ve leke tedavisinde; lazer veya kimsayal peeling uygulama sonrası cildin yapılanmasına yardımcı olmak amacıyla güvenle kullanılmaktadır.
PRP tedavisinden beklentiler ne olmalıdır?
PRP tedavisi deriyi doğal yollardan yeniden canlandırır ve yapılandırır. Kolay ve güvenli bir şekilde uygulanır. Uzun etkilidir sadece yeni kolajen oluşumu değil derinin tüm yaşamsal işlevlerini destekler, kırışıklıkları ve çizgileri deriyi doldurarak değil, gençleştirerek giderir. Uygulamadan hemen sonra ortaya çıkan parlak ve sağlıklı cilt görünümü bir süre sonra hafifçe gerileye bilir; bunun için ardışık uygulamalar yapılmalı, kümülatif etkilerin oluşması sağlanmalıdır. 3 seans uygulamayı uygulamayı içeren tedavi kürü tamamlandıktan sonra kalıcı bir etki gözlenir. 3 uygulamadan oluşan kürleri, her 18-24 ayda bir tekrarlamak gerekir. Bu şekilde uygulanan kürlerin etkisi kalıcı sayılabilecek kadar uzun süreli olacaktır.
PRP tedavisinde hangi kiti/ürünü kullanılmaktadır ?
Ben uygulamalarımda İtalyan Promoltalia firmasının ürün TrayLife PRP sistemini kullanıyorum. Öncelikle dünyadaki tek estetik CE sertifikalı PRP sistemi önem arzettiğini düşünüyorum. Kiti 2 faklı sunumu var: Sıvı tüp veya jel tüp. Kitin içerisinde mevcut tüpler dahil tüm materyalin steril olması enjeksyona uygunluk ve uygulamada enjeksyon riskinden uzak durma adına ciddi bir avantaj sağlıyor. Bir de tabi dünyada eşdeğeri olmayan kitle beraber gelen DNA aktivatöründen ve uygulamanın etkinliğini arttıran içeriğinden bahsetmek lazım.
Sonuç
PRP tedavisinde amaç, yeni kolojen üretimini sağlayacak biyolojik bir stimülasyon gerçekleştirmek üzere, fibroblastları stimüle etmektir. PRP ile otolog hücresel tedavi hastaların etkin ve güvenilir bir biçimde tedavi edilmelerine olanak vermektedir. Plazmada mevcut hücreler ve bu hücrelerin içerdiği büyüme faktörleri aracılığı ile gerçekleştirilen otolog doku yenilenmesi, bu yüzyıl tıbbının geleceği olmaya adaydır.
