Prostat kanseri tedavisinde yenilikler

Prof. Dr. Güven Aslan
Prof. Dr. Güven Aslan
12 Temmuz 2016383 görüntülenme
Randevu Al
Prostat kanseri tedavisinde  yenilikler

Metastatik evrede prostat kanseri sıklıkla kemik ve lenf bezlerine yayılım göstermektedir. Nadir de olsa akciğer, karaciğer, ve diğer organlara da metastaz yapabilir. Günümüze kadar ileri evre prostat kanseri tedavisinde ilk adım testosteron hormonunun baskılanmasıdır. Bu amaçla testisler operasyonla alınabilmekte veya testislerden testosteron hormonunun üretiminin durdurulması için aylık veya 3 aylık enjeksiyonlar şeklinde LHRH ilaçları kullanılmaktadır. Bir grup hastada ise bikalutamid adı verilen, hücrelerdeki testosteron reseptörlerine bağlanan ilaçlar eklenerek kombine tedavilerler uygulanmaktadır.  Hormon baskılamadaki amaç tümör hücrelerinin büyümesi için temel gereksinim olan testosteron üretiminin baskılanması ve sonuçta tümör büyümesinin durdurulması  ve geriletilmesidir.   

Hormon baskılaması ortalama 1-3 yıl süre ile hastalığı kontrol altına alabilmekte, fakat zaman içinde hormon baskılayıcı tedaviler yeterli olmamakta ve hastalık ilerlemeye başlamaktadır. Bu aşama hormon dirençli prostat kanseri olarak tanımlanmaktadır. Hormon dirençli prostat kanserinde temel tedavi dosetaksel kemoterapisi ve /veya  abirateron, enzalutamid gibi ikincil hormonal tedavilerdir. Hormon dirençli aşamaya geçen hastalarda bu tedaviler  yaşam süresini uzatmakla beraber istenildiği kadar yüz güldürücü sonuçlar verememektedir. İkincil hormonal tedavilerin bu aşamada zayıf kalmalarının en önemli nedeni; genetik bir varyasyon olan AR-V7 adı verilen androjen tedaviye genetik olarak daha başlangıçta dirençli hastalığa sahip bireylerin toplumda sık olarak görülmesidir.

Prostat kanserlerinde, bugüne kadar kemoterapi uygulamaları hormon tedavilerine direnç gelişmesinden sonrasına saklanmaktaydı. Ancak son yıllarda yapılan klinik çalışmalar sonucunda, (STAMPEDE ve CHAARTED çalışmaları) metastatik prostat kanserinde erken başlanılan dosetaksel kemoterapisinin hastaların sağ kalımına geç dönemde başlanılan kemoterapiye göre çok daha fazla katkıda bulunduğu gösterilmiştir. Bu çalışmaların sonuçları standart tedavi prosedürlerini baştan değiştirecek devrim niteliğinde kabul edilmektedir.

Bu çalışmalarda  tedavinin başında hormon baskılayıcı ilaçlarla birlikte uygulanan dosetaksel kemoterapisinin hastalarda  10  ila 17  aya ulaşan sağ kalım avantajı sağladığı gösterilmiştir.  Kemoterapi alan hastalarda PSA seviyelerinde yükselme en az 6 ay daha geç görülmektedir. Klinik ve radyolojik bulgularda ilerleme daha geç dönemde ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmalarda elde edilen sonuçlar, hastalığın daha hızlı seyrettiği olgularda ve tüm hasta gruplarında kemoterapiyi sona saklamak yerine hastalığın başında kullanmanın daha yararlı olacağını  göstermektedir. Bugün için metastatik prostat kanseri tedavisinde kemo-hormonal tedavi standart tekli hormon tedavisinin yerini almıştır. Kemo-hormonal tedavide Doseteaksel kemoterapisi  standart dozda ve 6 kür olarak uygulanmaktadır. Beraberinde hormon baskılama tedavisi de eş zamanlı olarak verilmektedir. 

Tıp bilimindeki gelişmelerin hızı baş döndürücü nitelikte olup prostat kanseri tedavisi de aynı hızda ilerlemektedir. Erken evre prostat kanserinde fokal tedavilerden robotik cerrahi tedavilere varan yenilikler son 10 yıla damgasını vururken metastatik hastalıkta uygulanacak tedavi seçenekleri de aynı hızda artmıştır. Burada önemli olan tedavi sıralamasının nasıl olacağıdır. Hormonal tedaviler halen önemini korurken sıralamada kemoterapi öne çekilerek daha güçlü etki sağlanabilmektedir. 

Etiketler

Prostat kanseri degerlendirmeProstat kanseri medikal tedavisiProstat kanseri tanısı nasıl konur?Prostat kanseri belirtileri nelerdirProstat kanseri iyileşir miProstat kanseri hakkında yanlış bilinenler

Yazar Hakkında

Prof. Dr. Güven Aslan

Prof. Dr. Güven Aslan

Prof. Dr. Güven ASLAN, tıp eğitimini 1994 yılında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde, ihtisasını ise 2000 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı'nda tamamlamıştır. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 2003 yılında Yardımcı Doçent, 2006 yılında Doçent, 2011 yılında ise Profesör unvanını almıştır.

Önemli Bilgilendirme

Site içerisinde bulunan bilgiler bilgilendirme amaçlıdır. Bu bilgilendirme kesinlikle hekimin hastasını tıbbi amaçla muayene etmesi veya tanı koyması yerine geçmez.

Benzer Makaleler

Bu uzmanın başka makalesi bulunmamaktadır