Bül, bleb ve kist gibi içerisinde hapsedilmiş hava bulunduran kaviteler, doğal olarak (Boyle gaz kanunu gereği) tırmanışta yani basınç azalmalarında genişleme eğilimindedirler.
Bu tür kavitelerin öncelikle büyüklüğü ve solunum yolu ile hava bağlantılarının olup olmadığı değerlendirilmelidir. Hava bağlantısı bulunmayan kavitelerin uçak kabin basıncı altında ( seyir irtifasında yaklaşık 8000 feet eşdeğer) %30 civarında genişleyeceği tahmin edilmektedir. Büller, çapı 1 cm'nin üzerindeki akciğer dokusunun genişlemeleridir. Boyutu ufak ve hava bağlantısı bulunan bülleri olan uçucular (Yüksek performanslı uçak pilotları hariç) kısıtlamasız uçabilirler. Büyük ve hava bağlantısı bulunmayan büllerin yönetiminde uçuşa dönebilmek için rezeksiyon veya plörodez işlemleri önerilmektedir. Pnömotoraks sonrası hava yolculuğu için 6 hafta ve daha uzun süre rekürrens olmaması durumunda güvenle seyahat edilebileceği kabul edilmektedir.
Sonuç olarak bül, bleb ve geçirilmiş pnömotoraks durumları uçuş için bir miktar risk barındırmasına rağmen belli şartlarda güvenle hava seyahati yapılabilecek durumlardır. Kabin patlaması ya da kabin basınç kaybı gibi çok nadir rastlanabilecek bir durumun gerçekleşmesinde dahi bülü olan birisinde pnömotoraks gelişmesinin garantisi yoktur. Bu kadar düşük ihtimalli bir risk için hava yolu seyahatinin nimetlerinden uzak kalmaya değmeyeceği kanaatindeyiz.
Pnömotoraks ve uçuş
25 Kasım 2014
0
