Pandemiye başetme becerimiz ne alemde

Pandemiye Başetme Becerimiz ne Alemde

Pandemiye başetme becerimiz ne alemde

Dünya olarak büyük bir kriz döneminin içerisinde olduğumuz herkes tarafından bilinen bir gerçek. Bu durum herkesi aynı şekilde etkilemiyor elbette. Bazılarımız evlerimizde durmak zorundayız, bazılarımız işe gitmek zorundayız. Fakat herkeste harekete geçen bir sistem var, o da baş etme mekanizmamız! Hepimiz bir şekilde bu süreçle baş etmeye çalışıyoruz. Peki bugüne kadar baş etme becerilerimizi ne kadar geliştirdik? Nasıl gelişiyor bu beceri? Hep beraber bakalım..

Öncelikle başetme becerilerinin gelişmesi için kişinin kendini olduğu gibi kabul etmesi, sosyal desteğin sağlanması, terapötik yardımın olması ve çevresel faktörlerin düzeltilmesi gerekir. Bir kriz döneminde, yani bu Korona salgınında, normal başetme kapasitemiz sorunu aşmamıza yetmez. Duygusal olarak bunalmış olabiliriz (muhtemelen) ve problem çözme ve diğer başa çıkma becerilerini kullanmakta zorlanmamız çok normaldir. 

Ayrıca kriz döneminde kişilerin kendileri (ben güvendeyim, kendimi güvende tutabilirim), diğerleri(insanlar genellikle iyidir ve hastalık barındırmaz) ve dünya (genellikle güvenli bir yerdir) hakkındaki temel inançları yıkılır. Bu saydığım temel inançlar biz farkında olmasak da, eğer güvenli ve sağlıklı bir gelişim dönemi geçirdiysek, hepimizde vardır.

Baş etme becerisi gelişiminde en önemli faktörlerden bir tanesi şu; kendimizi ifade etmek için çevresel desteğimizin olması. Eğer sosyal hayatta ilişki içerisindeysek ve güçlü ilişkiler kurduysak, kendimizi de güçlü hissederiz. Var olan sosyal desteğimizi kullanarak ve başkalarına sosyal destek olarak hem kedimize hem de çevremize iyi gelmiş oluruz. Sosyal mesafe değil, fiziksel mesafe! Sosyalleşmek için elimizde yeni yollar var, sevdiklerimizle iletişimi koparmamalıyız.

Rutin güvenlidir! Bu süreçte kendimize yeni rutinler oluşturmamız farkında olmadan baş etme becerimizi geliştirir. Kendimizi güvende hissettiğimiz alanlarda, hayatımız üzerinde kontrol sahibi olduğumuz inancını yitirmeden, sağlıklı rutinler oluşturmalıyız. Her gün aynı saatte kalkmak, aynı saatte yemek yemek, gün içinde yapılacakların az çok belli olması vb rutinler kendimizi güvende hissettirir, kendimize olan inancımızı tazeler ve baş etmemizi kolaylaştırır.

Bir diğer faktör ise; "an"da ve spontan olabilmek. Sürekli "eskiden ne güzeldi, şöyle yapmıştık, buraya gitmiştik" düşünceleri veya sürekli "İleride kesin daha kötü olacak" odaklı olumsuz düşüncelerin bize hiç bir faydası yok. Fakat kabul edelim ki bu düşüncelere kapıldığımız dönemler illaki oluyor. Böyle durumlarda en önemlisi bunu farketmek ve kendimize şu soruları sormak; "Şu an bu düşüncelerin bana bir faydası var mı? Şu anda benim gerçekte neye ihtiyacım var? Kendim için ne yapabilirim?" vb. Eğer bunu yapmakta çok zorlanıyorsak, sürekli bir panik halindeysek ve bir türlü anda kalamıyorsak, bu psikolojik destek almamız gerektiğinin bir göstergesi olabilir.

Aslında hepimiz hepimize hiç bu kadar ihtiyaç duymamıştık. Herkes için kendimize dikkat etmeliyiz ve herkes de bizim için kendine dikkat etmeli. Tek bir kişinin hastalığı, ani ve belirsiz şekilde en yakınından hiç tanımadığı insana kadar bir çok kişiyi etkileyebilir. Bir ötekini de düşünerek hareket etme sorumluluğunun her alanda hepimizde var olması gerekiyordu. Oysa hayat, hepimizi bunu şimdi öğrenmek zorunda bırakıyor. Sanırım bir yerlerde toplumsal bir varlık olduğumuz gerçeğini unuttuk. Her ne kadar kendi içimizde biricik olsak da, aslında başkalarıyla beraberken anlamlıyız. Sosyal ilişkilerimizle kedimizi ortaya koyuyoruz. Hepimiz topluma doğarız, toplumda öğreniriz, toplumda yaşarız, toplumda hastalanırız ve toplumda iyileşiriz. Toplum olarak iyileşme sürecimizi bir an önce tamamlamamızı diliyorum.

Yazımı önemli bir duyuru ile bitirmek istiyorum. Bağlı buluduğum ve öğrencisi olduğum İstanbul Psikodrama Enstitüsü, Pandemi nedeniyle sağlık çalışanlarına, belediye çalışanlarına ve polis teşkilatı çalışanlarına ücretsiz psikolojik destek sağlayan 100 kişilik uzman kadrosu oluşturdu ve çalışmalara başladı. En önde toplumu korumak için saf tutan görevli kitlesine elimizden geldiğince yardımda bulunmak bizi çok mutlu ediyor. Lütfen enstitüye ulaşmaktan çekinmeyiniz. Dediğim gibi, birimizin sağlığı hepimizi etkileyecek.  

Sağlıkla kalın, sevgiler.

 

Bu makale 17 Mayıs 2022 tarihinde güncellendi. 0 kez okundu.

Yazar
Psk. Dan. Begüm Danacı

   Begüm Danacı, Başkent Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümünden 2017 yılında mezun olmuştur. Lisans eğitimi sürecinde çeşitli psikolojik danışmanlık merkezlerinde ve özel eğitim merkezlerinde staj yapmıştır.  Meslek yaşamına özel bir kolejde okul psikolojik danışmanı olarak başlamıştır. Bu süreç içerisinde ergenler ve ailelerine yönelik çalışmalar yürütmüştür. Sonrasında özgül öğrenme güçlüğü olan özel eğitim öğrencileriyle de çalışmıştır. 2017-2021 yılları arasında İstanbul Psikodrama Enstitüsü eğitmenlerinden Uzman Psikolog Merih ÜNSAL’dan FEPTO (The Federation of European Psychodrama Training Organisations) onaylı Psikodrama Grup Terapisi üzerine temel düzeyde uzmanlık eğitimini almış, böylece Co-psikodramatist (yardımcı psikodramatist) ünvanını almaya hak kazanmıştır.        Kendisi aynı zamanda MEB Onaylı Aile ...

Etiketler
Psikolojik
Psk. Dan. Begüm Danacı
Psk. Dan. Begüm Danacı
İzmir - Psikolojik Danışman
Facebook Twitter Instagram Youtube